14. Hukuk Dairesi 2020/2680 E. , 2020/5516 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 23/02/2007 gününde verilen dilekçe ile komşuluk hukukundan doğan yıkım talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 31/12/2008 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalılardan ... vekili tarafından ayrı ayrı istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, komşuluk hukukuna dayalı elatmanın önlenmesi ve kal istemlerine ilişkindir.
Davacı vekili; müvekkilinin parselinin 1063 davalıların parselinin ise 1882, 1883 ve 1884 parsel sayılı taşınmazlar olduğunu; müvekkiline ait parsel ile davalılara ait parsellerin birbirlerinin sınır komşusu olduğunu, davalıların müvekkilinin parseline bakan kısmına 30 metre yüksekliğinde yarım metre eninde duvar ördüklerini, zeminin gevşek olduğunu, taban genişliğinin de dar olduğunu ve bu nedenle kendiliğinden yıkılabileceğini belirterek elatmanın önlenmesini ve duvarın yıkılmasını talep etmiştir.
Davalılar vekili, davacının duvar inşaatına zamanında itiraz etmediğini, kötüniyetli olduğunu, davacının duvarın dibine su kanalı açtığını, duvarın 19,70 metrelik kısmının çökmesine neden olduğunu, ... Sulh Hukuk Mahkemesince tespit yaptırıldığını ve duvarın eski hale getirilmesi için 4.945,00YTL masraf yapılması gerektiğinin belirtildiğini, tazminat davası açtıklarını ve Yargıtay’dan onanarak kesinleştiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, ilk olarak davanın kabulü ile “davalılara ait bulunan taş duvarın davacının parseline yaptığı tecavüzden dolayı kal’ine” dair verilen hüküm, Dairemizin 18.10.2007 tarih ve 2007/10478 Esas; 2007/12161 Karar sayılı ilamıyla bozulmuştur. Bozma sonrası yapılan yargılama sonunda mahkemece davanın kabulü ile “Davalılar tarafından davacıya ait ... 1063 nolu parsele komşu olan, davalılara ait 1882,1883 ve 1884 No"lu parsellere yapılan taş duvarın hayati tehlike ve tecavüz oluşturulacak şekilde inşa edilmiş olduğundan Fen Teknik Bilirkişi tarafından mahkememize ibraz edilen 18.04.2007 tarihli raporunda gösterilen taş duvarın tümünün yıkılmak suretiyle kaldırılmasına ve Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğü Veznesine depo edilmesine karar verilen ancak kesin mehile göre davacı tarafça yatırılmayan 2.430,03YTL"nin duvarın tarafların can ve mal güvenliği açısından tehlike arz ettiğinden bu husus dikkate alınarak 2.430,03YTL’nin davalıların zararına karşılık davacıdan alınarak davalıya verilmesine” karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili ve davalılardan ... vekili ayrı ayrı temyiz etmişlerdir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m. 683"deki "Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.
Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü 4721 sayılı TMK’nın "Komşu hakkı" başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir.
Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi davalarında davalının kusurlu olması aranmaz. Davalının kusurlu olup olmaması, kasıtlı hareket edip etmemesi, elatmanın önlenmesi davasına etkili değildir. Yeter ki, davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunsun. Davalının hiçbir kusuru olmasa dahi, elatmanın önlenmesine, eski hale getirme ve tazminata hükmedilebilir. Kural olarak davacının zararının doğmaması için bir önlem almaması da elatmanın önlenmesi davasını etkilemez.
Mahkemece yapılacak araştırmalarda somut olayın özelliği, komşu taşınmazların yerleri, nitelikleri, konumları, kullanma amaçları göz önünde tutularak, normal bir insanın hoşgörü ve tahammül sınırlarını aşan bir elatmanın bulunup bulunmadığı tespit edilmelidir. Davacının sübjektif ve aşırı duyarlılığı ile değil, objektif her normal insanın duyarlılığına göre elatmaya katlanıp katlanamayacağı araştırılmalı; sonuçta katlanılabilir, hoşgörü sınırlarını aşan bir zarar veya elatmanın varlığı tespit edildiği takdirde mülkiyet hakkının taşkın olarak kullanıldığı sonucuna varılmalıdır.
Taşkın kullanma belirlendiği takdirde elatmanın tamamen ortadan kaldırması veya tahammül sınırları içerisine çekilebilmesi için ne gibi önlemlerin alınması gerektiği bilirkişiler aracılığı ile tespit edilerek, tarafların yarar ve çıkar dengelerini gözetilerek bunların en uygununa karar verilmelidir.
Somut olaya gelince; davalı vekili, dosyaya sunduğu cevap dilekçesinde, ... Sulh Hukuk Mahkemesince tespit yaptırıldığını ve duvarın eski hale getirilmesi için 4.945,00YTL masraf yapılmasının gerektiğini, tazminat davası açtıklarını ve Yargıtay’dan onanarak kesinleştiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı vekilinin bu açıklamalarına göre dosyada yapılan incelemede eldeki dosyaya ekli 13.05.2005 tarihli “tespit dosyasında” tespit isteyen davacı ..., maliki olduğu 1883 parselin sınırına 4 yıl evvel yaptırdığı 4 metre boyunda ve 20 metre uzunluğundaki beton taş duvarın davalılar tarafından haksız yere dibinin kazılarak oyulduğunu ve büyük bir bölümünün yıkılmaya başlandığını belirterek zararının tespitini istemiştir.
23.05.2005 tarihli tespit raporunda davaya konu yerde 30.80 metre uzunluğunda ve 4 metre yüksekliğindeki taş duvarın dibinden hafriyat alındığı ayrıca kanal açıldığı, taş duvarın 19.70 metrelik kısmının hem kaydığı hem de yer yer çöktüğü belirtilmiş ve zararın 4.945,00YTL olduğu belirtilmiştir. Eldeki dosyaya ekli “Tazminat” başlıklı dosyada ise eldeki davanın davalılarının davacıya karşı tespit dosyasındaki bedelin tazmini için 15.09.2006 tarihinde ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2005/1097 Esas sayılı dava dosyasıyla “haksız fiilden kaynaklanan tazminat davası” açtıkları anlaşılmış olup 01.02.2006 tarihinde davanın kabulü ile 4.945,00YTL’nin tahsiline karar verilmiş ve hüküm Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 04.07.2006 tarih ve 2006/8286 Esas; 2006/8975 Karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleşmiştir.
Hal böyleyken; mahkemece, hüküm fıkrasında belirtilen 1. bentteki “Davalılar tarafından davacıya ait ... 1063 No"lu parsele komşu olan, davalılara ait 1882,1883 ve 1884 No"lu parsellere yapılan taş duvarın hayati tehlike ve tecavüz oluşturulacak şekilde inşa edilmiş olduğundan Fen Teknik Bilirkişi tarafından mahkememize ibraz edilen 18.04.2007 tarihli raporunda gösterilen taş duvarın tümünün yıkılmak suretiyle kaldırılmasına” kararıyla yetinilmesi gerekirken 2. bentte belirtilen “Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğü Veznesine depo edilmesine karar verilen ancak kesin mehile göre davacı tarafça yatırılmayan 2.430,03YTL"nin duvarın tarafların can ve mal güvenliği açısından tehlike arz ettiğinden bu husus dikkate alınarak 2.430,03YTL’nin davalıların zararına karşılık davacıdan alınarak davalıya verilmesi” şeklindeki yıkım bedeline karar verilmesi doğru görülmemiş ve hükmün, bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekili ve davalılardan ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.09.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.