10. Hukuk Dairesi 2020/11600 E. , 2021/10914 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi
İlk Derece Mahkemesi : Bakırköy 4. İş Mahkemesi
Dava, prime esas kazanç tutarlarının tespiti ile bu tutarlara göre yaşlılık aylığı miktarının belirlenmesi istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesince davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi kararının davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili,davacının davalı ... Tekstil Konfeksiyon San ve Paz A.Ş.nde 05.01.1995-20.01.2008 tarihleri arasında modelist olarak çalıştığını, Üsküdar 1. İş Mahkemesinde açtıkları işçilik alacakları davasında net maaşının 1.650,00-TL olarak tespit edildiğini, davacıya 01.04.2012 tarihinden beri 917,42-TL emekli aylığı bağlandığını belirterek emekliliğe hak kazandığı tarihten itibaren emekli maaşının aylık net 1.200,00-TL olarak tespitini istemiştir.
II-CEVAP:
Davalı vekili; davacının prime esas ücretlerinin gösterildiği bilgisayar gün dökümü tablosunda yer aldığı ve davacının bu durumu bildiğinin açık olduğunu, Kurumun işveren tarafından verilen bordrolara göre işlem yaptığını, davacının aşmış olduğu işçilik alacakları davasındaki ücret tespitlerinin Kurumu bağlamadığını, çünkü Kurumun anılan davada taraf olmadığını, kaldı ki işçilik davalarında yapılan ücret tespitlerinin tanık anlatımlarına dayalı olarak yapılabildiği halde hizmet tespiti ve ücret tespiti davalarındaki gerçek ücretin tespitinin HMK ilgili maddelerine göre yalnız resmi belge ve kayıtlarla mümkün olduğunu belirterek açılan davanın reddini istemiştir.
Davalı işverene davaya cevap sunmamıştır.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece, davanın kabulü ile;-... TC Kimlik nolu ..."nin prime esas son ücretinin 1.650 TL net (2.203 TL brüt) olarak tespitine,
-Tespit edilen prime esas son ücretinin kesinleşmesi halinde Kurumca yapılacak idari işlemle aylık belirleneceğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Dosyada bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesinden; davacının dava açmadan önce işçilik alacakları davasında verilen kararı alarak prime esas kazanç tespiti talebi ile kuruma başvurduğu, kurum tarafından; "kurumun bu davada taraf olmadığı ve dava konusunun kurum mevzuatıyla ilgisi olmadığı, iş hukukundan kaynaklandığı için yapılacak işlem olmadığı" bildirerek 10.03.2014 tarihinde davacının talebinin reddedildiği, davacının davalı şirkete karşı açmış olduğu (Üsküdar 1. İş Mahkemesinin 2008/591 Esas, 2009/305 Karar sayılı) işçilik alacakları talepli davanın yapılan yargılaması sonucunda; o dosyada alınan bilirkişi raporunda davacının fesih tarihindeki aylık ücretin net 1.650,00-TL, brüt 2.203,00-TL üzerinden yapılan hesaplamaya göre kıdem tazminatı ve diğer alacaklarının kabulüne karar verildiği, kararın 20.12.2010 tarihinde temyiz edilmeksizin kesinleştiği, istinafa konu prime esas kazanç tespiti davasında ise; kesinleşen işçilik alacakları dava dosyasında fesih tarihi itibariyle tespit edilen aylık ücretin, davacının prime esas son ücreti olarak tespitine karar verilmesinde istinaf eden tarafın sıfatına göre yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, kesinleşen mahkeme kararına uygun olduğu anlaşıldığı belirtilerek davalı kurumun istinaf başvurusunun reddine, dair karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı Kurum vekili, davacının prime esas ücretlerinin gösterildiği bilgisayar gün dökümü tablosunda yer aldığı ve davacının bu durumu bildiğinin açık olduğunu, Kurumun işveren tarafından verilen bordrolara göre işlem yaptığını, davacının aşmış olduğu işçilik alacakları davasındaki ücret tespitlerinin Kurumu bağlamadığını, çünkü Kurumun anılan davada taraf olmadığını, kaldı ki işçilik davalarında yapılan ücret tespitlerinin tanık anlatımlarına dayalı olarak yapılabildiği halde hizmet tespiti ve ücret tespiti davalarındaki gerçek ücretin tespitinin HMK ilgili maddelerine göre yalnız resmi belge ve kayıtlarla mümkün olduğunu, alacak dosyasındaki ücret tespitinin anılan davada taraf olmadığından kuruma bağlamayacağını, kurum aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesinin 6552 sayılı yasaya aykırı olduğunu, kurumun feri müdahilliğine karar verilmesi gerektiğini belirterek kararının bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Somut uyuşmazlıkta, davacının, davalı ... Tekstil Konfeksiyon San ve Paz A.Ş.nde 05.01.1995-20.01.2008 tarihleri arasında modelist olarak çalıştığını, Üsküdar 1. İş Mahkemesinde açtıkları işçilik alacakları davasında net maaşının 1.650,00-TL olarak tespit edildiğini, davacıya 01.04.2012 tarihinden beri 917,42-TL emekli aylığı bağlandığını belirterek emekliliğe hak kazandığı tarihten itibaren emekli maaşının aylık net 1.200,00-TL olarak tespitini talep ettiği, davacının davalı şirkete karşı açmış olduğu (Üsküdar 1. İş Mahkemesinin 2008/591 Esas, 2009/305 Karar sayılı) işçilik alacakları talepli davanın yapılan yargılaması sonucunda; o dosyada alınan bilirkişi raporunda davacının fesih tarihindeki aylık ücretin net 1.650,00-TL, brüt 2.203,00-TL üzerinden yapılan hesaplamaya göre kıdem tazminatı ve diğer alacaklarının kabulüne karar verildiği, kararın 20.12.2010 tarihinde temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanun"un 77. maddesi ile 5510 sayılı Yasa"nın 80. maddesidir. Söz konusu maddelerde prime esas kazançların nasıl belirleneceği düzenlenmiş olup, “ücretler” kavramı içine asıl ücretle birlikte fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücretleri gibi unsurlar da girmektedir. İdare veya yargı makamları tarafından belirlenen ücretlerin prim hesabına esas alınabilmesi için bu tür kazançlara hak kazanmak yeterli olmamakta, işçilik alacaklarına ilişkin taraflar arasında çıkan uyuşmazlıkta mahkemece verilen karar sonrasında işçiye (sigortalıya) ödeme yapılmış olması aranmakta, bu durumda, yargı kararı ile hak kazanılan ücret niteliğindeki kazançların primlerinin sigortalı payının infaz sırasında sigortalıya yapılan ödemeden düşülmesi işverenin Kuruma karşı prim yükümlülüğünü kaldırmadığı da dikkate alınmak suretiyle, ödemenin yapıldığı ayın prime esas kazanç matrahına dâhil edilmesi, hizmet akdi daha önceki bir tarihte sona erdiği takdirde ise yapılan ödemelerin çalışmanın geçtiği son ayın prime esas kazancında gözetilmesi gerekmektedir.
Diğer taraftan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun; 288. maddesinde, bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri belir bir tutarı geçtiği takdirde senetle kanıtlanması gerektiği, bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri, ödeme veya borçtan kurtarma (ibra) gibi herhangi bir sebeple belir bir tutardan aşağı düşse bile senetsiz kanıtlanamayacağı bildirilmiş, 289. maddesinde, 288. madde uyarınca senetle kanıtlanması gereken konularda yukarıdaki hükümler hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati durumunda tanık dinlenebileceği, 292. maddesinde de, senetle kanıtlanması zorunlu konularda yazılı bir delil başlangıcı varsa tanık dinlenebileceği açıklanarak delil başlangıcının, dava konusunun tamamen kanıtlanmasına yeterli olmamakla birlikte, bunun var olduğunu gösteren ve aleyhine sunulmuş olan tarafça verilen kağıt ve belgeler olduğu belirtilmiştir. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 200. ve 202. maddelerinde de bu düzenlemeler korunmuştur.
Kuruma ödenmesi gereken sigorta primlerinin hesabında gerçek ücretin/kazancın esas alınması gerekmekte olup hizmet tespiti davalarının kamusal niteliği gereği, çalışma olgusu her türlü kanıtla ispatlanabilmesine karşın ücret konusunda aynı genişlikte ispat serbestliği söz konusu değildir ve değinilen maddelerde yazılı sınırları aşan ücret alma iddialarının yazılı delille kanıtlanması zorunluluğu bulunmaktadır. Ücret tutarı maddede belirtilen sınırları aştığı takdirde, tespiti gereken gerçek ücretin; hukuksal geçerliliğe sahip olarak düzenlenmiş bulunmaları kaydıyla, sigortalının imzasını içeren aylık ücreti gösteren para makbuzları, banka kayıtları, ticari defter kayıtları, ücret bordroları gibi belgelerle kanıtlanması olanaklıdır. Yazılı delille ispat sınırının altında kalan miktar için tanık dinlenebileceği gibi, tespiti istenen miktar sınırı aşsa dahi varlığı iddia edilen çalışmanın öncesine ve sonrasına ait yazılı delil başlangıcı sayılabilecek belgeler bulunuyorsa tanık dinlenmesi mümkündür. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 20.10.2010 gün ve 2010/10-480 Esas - 2010/523 Karar, 20.10.2010 gün ve 2010/10-481 Esas-2010/524 Karar, 20.10.2010 gün ve 2010/10-482 Esas - 2010/525 Karar, 19.10.2011 gün ve 2011/10-608 Esas - 2011/649 Karar, 19.06.2013 gün ve 2012/10-1617 Esas-2013/850 Karar sayılı ilamlarında da aynı görüş ve yaklaşım benimsenmiştir.
Diğer taraftan, 5510 sayılı Yasa dönemi açısından;
5510 sayılı Kanunun 80/1-d maddesinde de; "4"üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalıların prime esas kazançları aşağıdaki şekilde belirlenir.
... d)Ücretler hak edildikleri aya mal edilmek suretiyle prime tabi tutulur. Diğer ödemeler ise öncelikle ödendiği ayın kazancına dahil edilir ve ücret dışındaki bu ödemelerin yapıldığı ayda üst sınırın aşılması nedeniyle prime tabi tutulamayan kısmı, ödemenin yapıldığı ayı takip eden aydan başlanarak iki ayı geçmemek üzere üst sınırın altında kalan sonraki ayların prime esas kazançlarına ilave edilir. Toplu iş sözleşmelerine tabi işyerleri işverenlerince veya kamu idareleri veya yargı mercilerince verilen kararlara istinaden, sonradan ödenen ücret dışındaki ödemelerin hizmet akdinin mevcut olmadığı veya askıda olduğu bir tarihte ödenmesi durumunda, 82"nci madde hükmü de nazara alınmak suretiyle prime esas kazancın tabi olduğu en son ayın kazancına dahil edilir. Bu durumlarda sigorta primlerinin, yukarıda belirtilen mercilerin kararlarının kesinleşme tarihini izleyen ayın sonuna kadar ödenmesi halinde, gecikme cezası ve gecikme zammı alınmazı ve 102"nci madde hükümleri uygulanmaz." denilmiştir.
Yukarıdaki yasal düzenlemeler ve açıklamalar ışığında dava değerlendirildiğinde, Mahkemece, işçilik alacaklarına yönelik kesinleşen davada verilen karar sonrasında davacıya işverence ödeme yapılıp yapılmadığı belirlenip öngörülen yöntem izlenmeli, buna göre ödemenin yalnızca hizmetin gerçekleştiği son ayın prime esas kazancına dahil edilebileceği dikkate alınarak, toplanan kanıtlardan elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesinin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi kararının HMK"nın 373/1. maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 23.09.2021 gününde oybirliği ile karar verildi.