
Esas No: 2012/14074
Karar No: 2013/664
Karar Tarihi: 18.01.2013
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/14074 Esas 2013/664 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı tarafından, davalılar aleyhine 04.07.2011 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 19.07.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ölünceye kadar bakım sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Bakım alacaklısının mirasçıları olan davalılar ... ve ..., bakım borçlusu davacının edimini yerine getirmediğini ve sözleşmenin muvazaalı şekilde düzenlendiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Davalı ..., ..., ... açılan davayı kabul etmişler, diğer davalılar ise davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ... temyiz etmiştir.
Ölünceye kadar bakım sözleşmeleri taraflara hak ve borçlar yükleyen sözleşmelerden olup, bakım borcuna karşılık bir taşınmazın devri kararlaştırıldığında, bakım alacaklısının ölümünden sonra onun mirasçıları mülkiyeti geçirme borcu ile yükümlüdürler. Bu yükümlülüklerini yerine getirmemeleri halinde, sözleşmeye dayanılarak tapu iptali ve tescil istemi ile dava açılabilir.
Bakım borçlusunun bakıp gözetme yükümlülüğü aksi kararlaştırılmadığı sürece, bakım alacaklısını ailesi içerisine alıp konut temini, besleme-giydirme, hastalığında tedavi, manevi yönden de her türlü yardım ve desteği sağlama gibi ödevleri kapsar. Bu görevlerin yerine getirilmesi halinde ölünceye kadar bakım sözleşmeleri taraflarına kişisel hak sağladığı için tapu iptali ve tescil davasını bakım borçlusu ya da onun külli halefleri bakım alacaklısının mirasçılarına karşı açabilirler.
Kuşkusuz, ölünceye kadar bakım sözleşmesinin muvazaalı olarak yapıldığı her zaman ileri sürülebilir.
Kısaca ifade etmek gerekirse, muvazaa irade ile beyan arasında kasten yaratılmış aykırılıktır. Böyle bir savunma ileri sürülmüşse, mahkemece dayanılan sözleşmedeki tarafların gerçek ve müşterek amaçlarının Borçlar Kanununun 18. maddesi hükmünden yararlanarak açıklığa kavuşturulması gerekir. Zira bu gibi durumlarda ölünceye kadar bakım sözleşmesinin ivazlı olarak (bedel karşılığı) değil de bağış amaçlı veya mirasçıların bazılarından mal kaçırmak amacı ile yapıldığı kabul edilmelidir
O halde mahkemece yapılması gereken iş, tarafların gerçek iradelerinin açıklığa kavuşturulması bakımından bakım alacaklısı ...nin tüm mal varlığını araştırmak, mal varlığının tümünün bakım sözleşmesine konu edilip edilmediğini saptamak, bunun dışında mal varlığı bulunmakta ise değerlerini takdir ederek bakıp gözetmeye karşılık davacıya bırakılanı orantılamak, diğer delillerden de yararlanarak yönteme uygun inceleme ve araştırma yapmak, bakım sözleşmesinin gerçeği yansıtıp yansıtmadığını veya diğer mirasçılardan mal kaçırmak kastıyla yapılıp yapılmadığını, dolayısıyla gerçek iradenin ne olduğunu tespit ederek oluşacak sonuç doğrultusunda bir hüküm kurmak olmalıdır.
Mahkemece eksik araştırma ve incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de; 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesinde hükmün kapsamında, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi öngörülmüş olup kurulan hükümde davacı adına pay tescil edildikten sonra davalılar adına ipkasına karar verilecek paylar belirlenmediğinden mahkemece gerekirse bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle ölünceye kadar bakım sözleşmesi gereğince davacı adına tesciline karar verilecek paylar açıkça belirlendikten sonra davalılar adına ipka edilmesine karar verilecek payların da ayrı ayrı belirlenmesi suretiyle hükmün infazında tereddüte neden olmayacak şekilde bir karar verilmesi gerekirken bu hususun gözetilmemiş olması da yerinde değildir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 18.01.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.