
Esas No: 2012/14064
Karar No: 2013/662
Karar Tarihi: 18.01.2013
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/14064 Esas 2013/662 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 29/03/2011 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 08/06/2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_K A R A R_
Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının satış vaadinden kaynaklanan hakkını akidine karşı ileri sürebileceği, davalı ile davacı arasında satış vaadi sözleşmesi bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, 09.03.1995 tarihli 1134 yevmiye numaralı ... Noterliğince düzenlenen satış vaadi sözleşmesi ile davalı ... tarafından dava dışı..."a Tezekli Köyü 2 parsel sayılı taşınmazın 2087 m2 yere ilişkin bölümünün satışının vaadedildiği ve yine dava dışı... tarafından da ... Noterliğinin 05.02.2008 tarihli 896 yevmiye numaralı düzenleme şeklinde satış vaadi sözleşmesi ile kendisine satışı vaadedilen 2087 m2 yerin sadece 1100 m2 yere ilişkin bölümünün davacı ..."a satışının vaat edildiği konusunda bir uyuşmazlık yoktur. Ancak, gerek davalı ... ile dava dışı... arasında düzenlenen 09.03.1995 tarihli, gerekse dava dışı... ile davacı ... arasında düzenlenen 05.02.2008 tarihli satış vaadi sözleşmelerinde, satışı vaadedilen taşınmaz miktarı m2 olarak belirtilmiş ise de satışı vaadedilen
toplam 112.250,00 m2 yerin dava konusu taşınmazın neresine isabet edeceği taşınmazın çapı üzerinde m2 olarak işaretlenip gönderilmemiştir.
Sözleşme konusunun belirlenebilirliği ilkesine göre dava konusu taşınmazın satışı vaat edilen bölümünün belirlenebilir olması gerekir. Davacının dayandığı satış vaadi sözleşmesinde mevcut haliyle sözleşme konusu belirlenebilir olmadığından sözleşmenin ifa olanağı bulunmamaktadır. Dolayısıyla davacı, ademi ifası sebebiyle BK"nın 96. maddesine dayanarak davalıdan tazminat isteminde bulunabilirse de 05.02.2008 tarihli satış vaadi sözleşmesine dayanarak mülkiyet aktarımı talep edemez.
Davanın bu nedenle reddi gerekirken, taraflar arasında akdi ilişki olmadığından bahisle reddi doğru değil ise de hüküm sonucu esas bakımından usul ve kanuna uygun olduğundan HUMK’nın 438/son maddesi gereğince hükmün gerekçesinin değiştirilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün gerekçesinin yukarıdaki şekilde değiştirilerek düzeltilmiş bu gerekçe ile ONANMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 18.01.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.