Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/320
Karar No: 2020/5514
Karar Tarihi: 28.09.2020

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2020/320 Esas 2020/5514 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2020/320 E.  ,  2020/5514 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 16.01.2013 gününde verilen dilekçe ile komşuluk hukukuna dayalı elatmanın önlenmesi talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın konusuz kalması sebebiyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair verilen 26.11.2019 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Dava, komşuluk hukukuna dayalı elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.
    Davacı vekili, müvekkilinin 20 parseldeki 6 nolu dairenin maliki olduğunu, dairesinde şuan kiracısının bulunduğunu, apartmana bitişik parselin hissedarlarından biri olan davalılardan Muhammet Mutlu’nun ruhsatsız otopark işlettiğini, ayrıca aynı yerde halı yıkama işiyle uğraştığını, belediyenin ruhsat vermemesi sebebiyle işyerini diğer davalı ...’ya devrettiğini, yıkama makinaları ve otopark sahasındaki mevcut su kuyusundaki pompa motorlarının çıkardığı gürültü sebebiyle apartmandakilerin rahatsız olduğunu, kendi dairesinde yaşayanların yaşamını etkilediğini belirterek gürültünün önlenmesini makine ve teçhizatların sökülmesini talep etmiştir.
    Davalılardan ... Büyükşehir Belediyesi vekili ve Vakıflar Genel Müdürlüğü vekili davanın kendileri açısından husumet yönünden reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece ilk olarak davanın kısmen kabulü ile “davalı Mehmet Mutlu hakkında açılan davanın feragat nedeniyle reddine; davalılar... Karaaslan dışındaki davalılar hakkında açılan davanın reddine; davanın kabulü ile, ... Kasap Mahallesi, 1989 ada, 11 parsel, ... Sokak, No: 6"daki taşınmazda bulunan halı yıkama işyerinin faaliyetinin sonlandırılması suretiyle muarazanın men"ine” dair verilen hükmün, Dairemizin 03.10.2018 tarih ve 2016/2839 esas; 2018/6305 karar sayılı ilamıyla bozulmasına karar verilmiştir. Bozma sonrası yapılan yargılama sonrasında mahkemece, “davacının davası konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmiştir.
    Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
    1- Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
    2- 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m. 683 deki "Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.
    Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü 4721 sayılı TMK’nın "komşu hakkı" başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir.
    Taşınmaz malikinin katlanma yükümlülüğü tamamen mülkiyetin içeriğinden doğmaktadır. Mülkiyet geniş haklar, buna bağlı yetkilerin yanında, söz konusu ödevlerle birlikte bir bütündür. Anayasanın 35. maddesinde de mülkiyet hakkının kamu yararına sınırlandırılabileceği ve mülkiyet hakkının toplum yararına aykırı kullanılamayacağı öngörülmüştür.
    Mahkemece yapılacak araştırmalarda somut olayın özelliği, komşu taşınmazların yerleri, nitelikleri, konumları, kullanma amaçları göz önünde tutularak, normal bir insanın hoşgörü ve tahammül sınırlarını aşan bir elatmanın bulunup bulunmadığı tespit edilmelidir. Davacının sübjektif ve aşırı duyarlılığı ile değil, objektif her normal insanın duyarlılığına göre elatmaya katlanıp katlanamayacağı araştırılmalı; sonuçta katlanılabilir, hoşgörü sınırlarını aşan bir zarar veya elatmanın varlığı tespit edildiği takdirde mülkiyet hakkının taşkın olarak kullanıldığı sonucuna varılmalıdır.
    Yukarıda değinilen ölçütler kullanılırken çok titiz davranılmalı, olayın özelliği gerektiriyor ise yöresel örf ve adetin mevcut olup olmadığı da araştırılmalıdır. Yöresel bir örf ve adetin mevcudiyetinden söz edilebilmesi için, o yörenin doğal ve ekonomik koşullarına, toplumun kültür seviyesine, telakkilerine, gelenek ve göreneklerine göre oluşan ve uzun süredir devam eden, pek çok kimse tarafından kabul edilen bir durumun söz konusu olması gerekir. Münferit ve devamlı olmayan olaylar örf ve adetin mevcudiyetini göstermez. Hakim örf ve adetin tespitinde, yerel bilirkişi ve tanıkların bilgilerinden, gerektiğinde uzman bilirkişi görüş ve raporundan yararlanacak, hak ve nesafet kuralını göz önünde tutacaktır.
    Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi davalarında davalının kusurlu olması aranmaz. Davalının kusurlu olup olmaması, kasıtlı hareket edip etmemesi, elatmanın önlenmesi davasına etkili değildir. Yeter ki, davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunsun. Davalının hiçbir kusuru olmasa dahi, elatmanın önlenmesine, eski hale getirme ve tazminata hükmedilebilir.
    Elatmanın önlenmesi davası açılabilmesi için kural olarak zararın doğmuş olması gerekir. İleride zarar doğacağından bahisle dava açılamayacağından bu şekilde açılan davalar reddedilmelidir. Ancak, istisnai durumlarda, henüz zarar doğmadığı halde, yakın gelecekte zarar doğacağı pek muhtemel veya muhakkak ise, davacıya zarar tehlikesinin önlenmesi davasını açma hakkı tanınmalı, zararın doğması beklenmemelidir.
    Öte yandan, kural olarak davacının zararının doğmaması için bir önlem almaması da elatmanın önlenmesi davasını etkilemez. Ne var ki, davacının önlem alması örf ve adet gereği ise, olayın özelliğine göre önlem almaması hakkın kötüye kullanılması niteliği taşıyorsa, elatmanın önlenmesine karar verilemez.
    Tarafların zorunlu çıkar dengeleri göz önünde tutularak, gerektiğinde uzman bilirkişilerin görüşleri alınarak, en uygun önlemin alınmasına karar verilmeli, muhtemel zarar söz konusu olduğunda “men ve yasaklama” yönünde hüküm kurulmalıdır.
    Bilirkişi raporlarında, bir elatma bulunup bulunmadığı, bu elatmanın katlanılabilir sınırlar içerisinde mi kaldığı, yoksa taşkın kullanmanın mı söz konusu olduğu tüm detayları ile açıklanmalı, taraflar arasındaki zorunlu çıkar çatışmalarını denkleştirecek, en adil çözüm yolu veya yolları gerekçeli olarak gösterilmelidir. Davacının zararının önlenmesi esas olmakla birlikte, davalıya da en az zarar verecek veya külfet yükleyecek önlem veya önlemler belirtilmeli, davalının yaptığı veya diktiği şeylerin yıkılması veya sökülmesi, yaptığı tesis ve işletmelerin kapatılması, yasaklanması veya başka yere taşınması son çare olarak düşünülmelidir.
    Davanın kabulüne karar verilebilmesi için, elatmanın mülkiyet hakkının aşırı ve taşkın kullanılması niteliği taşıması gerekir. Elatma objektif ölçütlere göre hoşgörü ve tahammül sınırları içerisinde kalmakta ise elatmanın önlenmesine karar verilemez. Başka bir anlatımla, taşkın kullanma yoksa hakimin olaya müdahalesi gerekmeyeceğinden davanın reddi gerekir.
    Taşkın kullanma belirlendiği takdirde takdirde elatmanın tamamen ortadan kaldırması veya tahammül sınırları içerisine çekilebilmesi için ne gibi önlemlerin alınması gerektiği bilirkişiler aracılığı ile tespit edilerek, tarafların yarar ve çıkar dengelerini gözetilerek bunların en uygununa karar verilmelidir.
    Şu husus hemen belirtilmelidir ki, asıl olan, davacının mülkiyet hakkının korunması ve zararına sebebiyet veren durumun ortadan kaldırılmasıdır. Davacının katlanılabilme sınırlarını aşan bir zararı varsa, buna son vermek için davalının yapması gereken masraf davacının zararından daha fazla olsa bile, elatmanın önlenmesine ve eski hale getirmeye karar verilmelidir.
    Mahkemece, yapılan araştırma ve inceleme sonucunda davalının kendi taşınmazı içerisine yapmış olduğu yapı nedeniyle bir zararın doğmuş olduğu belirlendiği takdirde davanın kabulüne, aksi halde reddine karar verilmelidir.
    Komşuluk hukukunun öngördüğü sınırları aşan kullanım halinin saptanması halinde ise, mahkemece kurulacak hükümde zararlı davranışın giderim şeklinin ve taraf yükümlülüklerinin açıkça gösterilmesi zorunludur.
    Somut olaya gelince; yargılamaya dair mahkemece verilen 23.06.2015 tarihli ilk karara karşı davalılardan ... Büyükşehir Belediyesi vekili temyiz yoluna başvurmuş ve karar, Dairemizin 03.10.2018 tarih ve 2016/2839 esas; 2018/6305 karar sayılı ilamında belirtilen “...Kararda ruhsatsız işyerinin kapatılmasına karar verilmişse de bilirkişi raporunun yetersiz olduğu, bu nedenle tekrar keşif yapılıp motorun da çalıştırılması sağlanarak ses ölçümünün yapılması ve gürültünün davacıya zarar verip vermediğinin tespit edilmesi...” gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece, 11.01.2019 tarihinde Dairemiz bozma ilamına uyulmuştur. Bozma sonrası yapılan yargılamanın 16.05.2019 tarihli 1. celsesinde, davacı vekili, davaya konu taşınmazı davalılardan ...’nun boşalttığını, işletme içerisindeki makinaların buradan taşındığını ve önceki mahkeme kararını temyiz etmeyen davalılar yönünden davanın kesinleştirilmesini talep etmiş, mahkeme aynı celsedeki (1) nolu ara kararı ile “davacı vekilinin dosyayı temyiz etmeyen davalılar yönünden kesinleştirilme talebinin ilamı bölünemeyeceğinden reddine”, (2) nolu ara kararı ile de “davalıların vekillerine davacı vekilinin beyanları doğrultusunda davanın konusuz kalıp kalmadığı, makinaların tahliye edilip edilmediği, hususunda beyanda bulunmak üzere 2 haftalık kesin süre verilmesine, kesin süreye uyulmadığı takdirde makinaların tahliye edilerek davanın konusuz kalacağının ihtarına” karar vermiştir. Celse arasında, dosyaya sunulan ... Büyükşehir Belediyesi Hukuk Müşavirliğinin 26.10.2019 tarihli yazısında, “davaya konu mahalde yapılan kontrolde söz konusu alanda otopark ve halı yıkama faaliyetine rastlanılmadığı hali hazırda ... tarafından seccade, eşarp, çanta vb. eşyaların satışı konusunda ticari faaliyette bulunduğunun fotoğraflanarak tespit edildiği” belirtilmiştir. 26.11.2019 tarihli sonraki celsede, davacı vekili ara kararın yerine getirilmediğini, davanın konusuz kaldığını, dava açmaya sebebiyet vermediklerinden yargılama giderlerinin davalılar üzerine bırakılmasını talep etmiştir ve mahkemece aynı celsede davacının davası konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmiştir. Hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
    Aleyhlerine verilen 23.06.2015 tarihli ilk hüküm davalılardan ..., tarafından temyiz edilmediğinden bu kararın kendileri yönünden usulen kesinleştiği açıktır. Tüm bu nedenlerle, mahkemece, 26.11.2019 tarihli son kararında yargılama giderlerinin davalılar üzerine bırakılmamış olması doğru görülmemiş; hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatıranlara iadesine, 28.09.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildBaşkan

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi