Esas No: 2021/12528
Karar No: 2022/3049
Karar Tarihi: 29.03.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/12528 Esas 2022/3049 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen orman tahdidine itiraz davasında, davacı İdare, orman niteliğinde olan 299 parsel sayılı taşınmazın orman tahdit sınırı dışında bırakıldığını ileri sürerek taşınmazın orman sınırları içerisine alınması istemiyle dava açmıştır. Mahkeme, yapılan yargılama sonucu davanın kabulüne karar verdi ve orman sınırları ile çevrili kısmın devlet ormanı sınırları içerisine alınmasına hükmetti. Hüküm, gerekçeli karar davalıya tebliğ edildi fakat temyiz kanun yoluna başvurulmadığı gerekçesiyle 25.07.1985 tarihinde kesinleşti. Davalı taraf, hüküm kesinleşmeden önce tebligatların usulsüz yapıldığını iddia ederek hükmü temyiz etti fakat yapılan incelemede tebligatların usulsüzlüğüne dair yeterli delil bulunmadığı sonucuna varıldı. Bu nedenle temyiz inceleme istemine süre geçtiği için reddedildi. Kararda, 1086 Sayılı HUMK'un 432. maddesinde düzenlenen 15 günlük temyiz süresinin geçtiği ve davalı tarafça yasal süresi içerisinde temyiz talebinde bulunulmadığı belirtildi. Kar
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Orman Tahdidine İtiraz
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş olup, hükmün Yargıtayca duruşma yapılmak suretiyle incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 29.03.2022 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmiştir. Duruşma günü, temyiz eden davalı vekili Av. ... ile karşı taraftan davacı vekili Av. ...' un katılımlarıyla duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... İdaresi vekili dava dilekçesiyle, ... ilçesi ... / ... Mevkiinde bulunan etrafı ormanla çevrili 204.300 m2 yüzölçümündeki 299 parsel sayılı taşınmazın, orman niteliğinde olmasına karşın orman tahdit sınırı dışında bırakıldığını ileri sürerek, taşınmazın orman sınırları içerisine alınması istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davanın kabulüne, karar ekindeki 32 ile 6111 orman sınır noktaları ile çevrili kısmın ... devlet ormanı sınırları içerisine alınmasına karar verilmiş; hüküm, gerekçeli karar davalı ...Ş. vekiline 18.06.1985 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen süresi içinde temyiz kanun yoluna başvurulmadığı gerekçesiyle 25.07.1985 tarihinde kesinleştirilmiştir.
Bilahare davalı taraf, gerekçeli kararın tebliğ edildiği vekil ile aralarında hukuki bir ilişkinin mevcut olmadığını, yargılama sırasında yapılan tebliğlerin usulsüz olduğunu ve bu sebeple hükmün kesinleşmediğini ileri sürerek 20.11.2019 tarihinde hükmü temyiz etmiş ise de, dosyanın incelenmesinden; dava dilekçesi ve duruşma gününün davalı şirketin Genel Müdürü...’e bizzat tebliğ edildiği, yargılama sürecindeki diğer tebligatların ve gerekçeli kararın davalı şirket vekili Av. ...’a yapıldığı anlaşılmaktadır. Bunun yanında, davaya konu taşınmazla ilgili yapılan orman sınırlandırmasına ilişkin tutanakların incelenmesinde, dava konusu taşınmazın orman sınırları içerisine alınması üzerine davalı şirket vekili olarak Av. ...’un bu orman sınırlandırmasına itiraz ettiği ve itiraz yerinde bulunarak taşınmazın orman sınırları dışında bırakıldığı, bunun üzerine eldeki davanın açıldığı görülmektedir. Öte yandan duruşma tutanakları incelendiğinde ise; 26.03.1984 tarihli duruşmaya davalı vekilinin mazeret dilekçesi verdiğinin, 04.06.1984 ve 24.09.1984 tarihli duruşmalara davalı vekilinin katıldığının yazıldığı, gerekçeli karar başlığında da davalı vekili olarak Av. ...’un gösterildiği ve gerekçeli karar tebliğinin de adı geçen vekile yapılarak hükmün 25.07.1985 tarihinde kesinleştirildiği anlaşılmaktadır.
Buna göre, aradan 34 yıla aşkın bir zaman geçtikten sonra davalı tarafça hükmün yukarıda açıklanan gerekçelerle temyiz edildiği, davalı adına tebligatları alan vekil hakkında, gerçekte vekil olmadığı halde, temyiz isteminde bulunan vekili olarak idari makamlar ve mahkemeler önünde vekilmiş gibi görev almak suretiyle davalıyı zarara uğrattığına ilişkin yetkili adli ve idari mercilere yapılmış bir şikayetin de bulunmadığı anlaşılmakla, adı geçen vekile yapılan tebligatların usulüne uygun şekilde yapıldığı sonucuna ulaşılmıştır.
Hal böyle olunca; gerekçeli kararın tebliğ edildiği tarih ile temyiz tarihi arasında 6100 sayılı HMK'nin geçici 3/1. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 432. maddesinde düzenlenen 15 günlük temyiz süresinin geçtiği ve davalı tarafça yasal süresi içerisinde temyiz talebinde bulunulmadığı anlaşıldığından, temyiz inceleme isteminin süreden reddine karar vermek gerekmiştir
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalının temyiz dilekçesinin süre yönünden REDDİNE, ... duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 3.815,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak ... duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davacı ... İdaresine verilmesine, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince ... ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 29.03.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.