13. Hukuk Dairesi 2019/701 E. , 2020/2908 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı, davalı avukatınca duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde duruşmalı temyiz eden davacı vekilleri avukat ..., avukat Saygın Şen ile temyiz eden davalı vekili avukat ...n gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı avukat ile 07.03.2012 tarihli “Avukatlık ve Hukuki Danışmanlık Ücret Sözleşmesi” imzaladıklarını, avukatlık ücreti olarak 1.000.000,00-TL belirlendiğini, ancak davalı avukatın sadece Asliye Ticaret Mahkemesinde genel kurul kararlarının iptali ve şirkete kayyum tayini konusunda dava açtığını, başkaca hukuki yardımda bulunmadığını, sözleşmede kararlaştırılan ücret ile hizmet arasında makul bir oranın söz konusu olmadığını, Borçlar Kanununun amir hükümleri dikkate alındığında iyiniyet ve ahlak kurallarına aykırı olan bu ücret sözleşmesinin geçersiz olduğunu, Avukatlık Kanunu"nun 164. maddesinin uygulanmasının gerektiğini, davalının takipten önce 35.000,00 TL"yi tahsil ettiğini, ... 16. İcra Müdürlüğü"nün 2013/1817 Esas sayılı dosyasında ücret sözleşmesine dayanarak bakiye 965.000,00-TL"nin tahsili için aleyhine icra takibi başlattığını ileri sürerek icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, fazla ödenen 33.680,00-TL"nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, sözleşmede belirtilen görevleri yerine getirdiğini, sunulan avukatlık ve danışmanlık hizmeti nedeniyle davacıya sağlanan faydanın çok yüksek olduğunu, davacı ve şirket ortakları arasındaki ihtilafın vermiş olduğu emek sonucunda anlaşma zeminine getirildiğini, ancak davacının bu aşamada kendisini berteraf ederek rızası dışında başka bir avukat vasıtası ile diğer ortaklarla anlaştığını ve şirket hissesini devrettiğini, bu şekilde işi takip etme olanağının elinden alındığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, Dairemizin 10.03.2016 tarih ve 2015/15072 Esas ve 2016/7431 Karar sayılı bozma ilamına uyularak davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ile davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu" nun 297. maddesinde hüküm fıkrasında nelerin yer alacağı açıklanmış; 297. maddenin 2. fıkrası ile "Hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir" hükmü getirilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, davacı, davalı avukatın sadece şirket genel kurul kararlarının iptali ve şirkete kayyum tayini için dava açtığını, başkaca hukuki yardımda bulunmadığını, verilen hizmet ile kararlaştırılan ücret arasında makul bir orantı olmadığını ileri sürerek bakiye vekalet ücretinin tahsili için davalı avukat tarafından aleyhine başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespitini ve fazla ödenen meblağın tahsilini istemiş, davalı ise sözleşmede belirtilen görevleri yerine getirdiğini, sunulan avukatlık ve danışmanlık hizmeti nedeniyle davacıya sağlanan faydanın çok yüksek olduğunu, davacı ve diğer ortaklar arasındaki ihtilafın vermiş olduğu emek sonucunda anlaşma zeminine getirildiğini, ancak davacının bu aşamada kendisini berteraf ederek rızası dışında başka bir avukat vasıtası ile diğer ortaklarla anlaşarak şirket hissesini devrettiğini savunarak davanın reddini ve davacı aleyhine kötüniyet tazminatını istemiştir. Mahkemece, Dairemizin 10.03.2016 tarih ve 2015/15072 Esas ve 2016/7431 Karar sayılı bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın reddine karar verilmiş, ancak tarafların tüm talepleri hakkında bir karar verilmemiştir. Zira davanın reddi halinde, davalı taraf, kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir. Yukarıda açıklanan yasal düzenleme gözetilmeksizin davalının kötüniyet tazminatı talebi ile ilgili olarak olumlu yada olumsuz bir hüküm kurulmadan mahkemece sadece davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
2-Bozma nedenine göre, davacının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 2. bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 2.540,00 TL duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, peşin alınan 35,90 TL harcın davacıya, 35,90 TL harcın davalıya iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27/02/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.