17. Hukuk Dairesi 2014/14286 E. , 2015/11704 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; davalıya konut sigorta poliçesiyle sigortalı bulunan dairenin yaşanan sel felaketinde zarar gördüğünü, belediye encümen kararıyla binanın kullanımının sakıncalı olduğunun belirlendiğini, binanın kat maliklerinin güçlendirme çalışmalarına yanaşmadıklarını, davalının yapının değerinde %50 oranında eskime payı ile %2 poliçe muafiyet tutarı düşüldükten sonra 17.446,38 TL ödemeyi teklif ettiğini, ancak binanın pert olması sebebiyle poliçe bedelinin tamamının ödenmesi gerektiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 30.000,00 TL hasar bedelinin reeskont faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili; davacının sözleşme sırasında konuttaki ayıpları gizleyerek değerini fazla belirttiğini, dürüstlük kuralına uymadığını, davalının cayma hakkı olmasına rağmen bu hakkını kullanmadığını, evin gerçek değeri olan 17.446,38 TL"yi ödemeyi kabul ettiğini, aşkın sigortanın olduğunu, yapının ekonomik ömrünü doldurduğunu, sigorta teminatı altına alınmasının mümkün olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; bozma ilamına uyularak, iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kabulü ile 30.000,00 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava, konut sigorta poliçesinden kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Dava konusu poliçenin tanzim edildiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan değişiklikten önceki Yangın Sigortası Genel Şartları"nın B.5.1.5 maddesinde “Binalarda, rizikonun gerçekleştiği yer ve tarihte piyasa rayiçlerine göre bulunan yeni inşa bedelinin esas tutulacağı, ancak bu bedelden, eskime, yıpranma ve başka sebeplerden ileri gelen kıymet eksilmelerinin indirileceği, bina yeniden inşa edilmeyecekse, tazmin kıymetinin, binanın rizikonun gerçekleşmesinden bir gün önceki alım-satım değerinden arsa kıymeti düşülmek suretiyle bulunacağı” hüküm altına alınmıştır.
Somut olayda mahkemece, her ne kadar bilirkişi raporu alınmış ise de; zarar yukarıda belirtilen usule göre hesaplanmamıştır. Bu durumda mahkemece, binanın yeniden inşa edilip edilmeyeceği hususu ilgili kurum ve kuruluşlardan gerekli belgelerde celbedilerek bilirkişi marifetiyle belirlenip, elde edilecek sonuca göre poliçe genel şartları uyarınca tazminatın hesaplanması gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3-HUMK"nun 275. ve devamı (HMK"nın 266. ve devamı) maddeleri gereğince, çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınması gerektiği hükmüne yer verilmiştir. Konutlarda meydana gelen ve bariz bir şekilde belirlenebilir olmayan hasarların neden kaynaklandığı ve ne kadar zarar olduğu hususu teknik bilgi ve uzmanlığı gerektiren konulardandır.
Somut olayda, mahkemece sadece emlakçı bilirkişiden rapor alınmış olup raporda dava konusu konutun değerine ilişkin belirlemeler yapılmıştır. Ne var ki alınan bilirkişi raporu yukarıda izah edilen poliçe genel şartlarına göre hesaplama içermediğinden ve bilirkişinin bu konuda uzmanlığı olmadığından alınan rapor hüküm kurmaya yeterli değildir.
Bu durumda mahkemece, dava konusu binaya ve hasara ilişkin tüm belgeler ilgili yerlerden getirtilerek inşaat mühendisi bilirkişiden poliçe genel şartları doğrultusunda tarafların itiraz ve savunmalarını karşılayacak biçimde ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
4-Kabule göre de, davacı vekili tarafından dava dilekçesinde açık bir şekilde reeskont faiz talep edilmiştir. Mahkemece talep aşılarak hükmedilen tazminata avans faiz işletilmesine karar verilmiştir. Bu durumda mahkemece, hükmedilen tazminata reeskont faizi işletilmesine karar verilmesi gerekirken avans faiz işletilmesine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2), (3) ve (4) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde hükmü temyiz eden davalıya geri verilmesine, 05/11/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.