Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/16901
Karar No: 2022/3066
Karar Tarihi: 30.03.2022

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/16901 Esas 2022/3066 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2021/16901 E.  ,  2022/3066 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil

    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonucunda Mahkemece verilen davanın reddine dair kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 02.03.2021 tarihli ve 2018/12417 Esas, 2021/1807 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmiştir. Davacı Hazine vekili tarafından süresinde kararın düzeltilmesi istenmiş olmakla; dosya incelendi,gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı Hazine vekili, öncesi harman yeri olan davalı adına kayıtlı 2922 parsel sayılı taşınmazın özel mülkiyete konu olamayacağından bahisle tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece davanın reddine dair verilen kararın davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 02.03.2021 tarihli ve 2018/12417 Esas, 2021/1807 Karar sayılı kararıyla hükmün onanmasına karar verilmiş, davacı Hazine vekili tarafından kararın düzeltilmesi talep edilmiştir.
    Dava, öncesi harman yeri olan 2922 parsel sayılı taşınmazın tapusunun iptali ve tescili isteğine ilişkindir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillere göre dava konusu yer 05.11.1969 tarihinde tapulama tespiti sırasında 61.800 m2 yüzölçümünde ve harman yeri vasfı ile 1578 parsel olarak sınırlandırılmıştır. ... Belediye Encümeninin 29.07.1983 tarihinde aldığı karar ile 2805 sayılı Kanun’un 13/b-1 maddesi uyarınca harman yeri vasfı değiştirilerek arsa vasfı ile ... Belediyesi adına 26.08.1983 tarihinde tapuya tescil edilmiştir. Daha sonra 01.04.1986 tarihinde belediye tarafından ifraza tabi tutulmuş ve ifraz sonucu oluşan 2922 sayılı parsel 21.11.1986 tarihinde yapılan ihale ile dava dışı ... ’a satılmış, 12.08.1987 tarihinde de satış nedeniyle davalı adına tescil edilmiştir. Davacı Hazine vekili, 2609 ve 2612 tahrir numaralı vergi kaydı kapsamında kalan harman yerinin vasfının değiştirilerek özel mülk olarak tescilinin yolsuz olduğunu belirterek iptal ve tescil istemektedir. Uyuşmazlığın çözümlenmesi için bu konudaki yasal düzenlemelerin incelenmesi gerekir.
    5393 sayılı Kanun'un yürürlükten kaldırdığı 5272 sayılı Kanun ile iptal edilen 1580 sayılı Kanun'un 159. maddesinde aynen "Belediye sınırı içinde sahipsiz arazi mahiyetindeki seyrangah, harman yeri, çayır, mera, koruluk ve bataklıkların ve belediye marifetiyle deniz, nehir ve gölden doldurulmuş olan yerlerin ve yıkılmış kale ve kulelerin metruk arsaları ve enkazının tasarruf, idare ve nezareti kaffei hukuk ve vecaibi ve varidatı ile beraber belediyelere devrolunur." şeklindeki düzenleme ile nitelikleri belirtilen taşınmazların sadece tasarruf, idare ve nezaretinin belediyelere intikal edeceği öngörülmüş olup anılan düzenlemede mülkiyetinin devrine dair bir hükme yer verilmemiştir.
    Öte yandan 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 11. maddesi hükmü ile de istisnaları ayrık tutularak nitelikleri madde metninde sayılan Vakıflar Genel Müdürlüğünün, özel idarenin ve Hazinenin mülkiyetindeki arsa ve arazilerin hangi esas ve usullerle belediyeye devredileceği gösterildikten sonra devrin ancak, valiliğin teklifi, Maliye ve Gümrük Bakanlığının onayı ile gerçekleştirilebileceği hükme bağlanmıştır. Buna göre, değinilen yasal düzenlemeler karşısında çekişmeli taşınmazların mülkiyetinin kendiliğinden belediyeye geçtiğinin kabulüne olanak bulunmamaktadır.
    Ayrıca, 20.07.1966 tarihinde yürürlüğe giren 775 sayılı Gecekondu Kanunu’nun “Belediyelere Arsa Sağlanması” başlıklı 3. maddesi, yasadaki istisna halleri ayrık ve yine yasada belirtilen koşulları mevcut olmak kaydı ile Hazinenin özel mülkiyetindeki ve devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşınmazların bedelsiz olarak ilgili belediyelerin mülkiyetine geçeceğini öngörmüştür. Ancak, anılan yasal hüküm, 4916 sayılı Kanun'un 38. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.
    18.03.1983 tarihli ve 2085 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına aykırı yapılan yapılara uygulanacak işlemler ve 6785 sayılı İmar Kanunu’nun bir maddesinin değiştirilmesi hakkındaki kanunun yayımı tarihinde yürürlüğe girmiş ve 1. maddesinde kanunun amacı "yürürlüğe giriş tarihinden önce imar ve gecekondu mevzuatına aykırı olarak inşa edilmiş ve inşa halindeki bütün yapılar hakkında uygulanacak işlemleri düzenlemek ve bu işlemlere ilişkin başvuru, tespit, değerlendirme, uygulama ve duyuru esaslarını ve ilgili diğer hususları belirlemek" olarak belirlenmiştir. Dava konusu taşınmazın ifrazen geldiği 1578 parsel bu Kanun'un 13/b-1 maddesinde yer alan "... Belediye ve mücavir alan sınırları içinde; Hazine ve Belediyelere ait olanlar ile Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler (sahil şeridi, kıyı ve 18.madde f fıkrasındaki arsa ve araziler hariç) belediyelerin mülkiyetine" geçmiş sayılır hükmü gereği cins tashihi yapılarak Belediye adına tescil edilmiştir. Bu Kanun da 2981 sayılı Kanun’un 23/a maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.
    Diğer taraftan, 24.12.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5272 sayılı Belediye Kanunu’nun geçici 1. maddesi ile de istisna kuralları getirilerek, bu ayrıcalıklar dışında kalan Hazineye ait taşınmaz malların yasada belirtilen koşulların gerçekleşmesi halinde ilgili belediyelere bedelsiz devredileceğine ilişkin düzenlemenin 5281 sayılı 31.12.2004 tarihli, 25687 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak 45/10. maddesi ile 24.12.2004 tarihinde yürürlüğe giren Kanun'un 44/7. maddesi hükmü ile yürürlükten kaldırıldığı sözü edilen düzenlemenin ise Anayasa Mahkemesinin 18.01.2005 tarihli ve 2004/118 Esas, 2005/8 Karar sayılı kararı ile iptali sonucu yürürlükten kalktığı, sonradan yürürlüğe giren 5393 sayılı Belediye Kanunu’nda ise benzer bir hükme yer verilmediği bilinmektedir.
    Bu durumda Mahkemece, hükme esas alınan yasal düzenlemelerin hüküm tarihinde mer’i olmadığı açıktır. Buna karşın anılan kanunların yürürlükte bulundukları zaman içerisinde davaya konu edilen taşınmazların mülkiyetinin nakli bakımından, davanın tarafları yararına bir hakkın kazanılmasının dayanağını teşkil etmeleri halinde bu kazanmaya “kazanılmış hak” kuralı gereği değer verileceğinde kuşku yoktur. Öyle ise “kazanılmış hak” kavramı üzerinde de durmak gereklidir. Hemen belirtmelidir ki; bir hukuk kuralının yürürlüğü sırasında, bu kurala uygun biçimde tüm sonuçları ile kesin olarak edinilmiş hakların korunması hukuk devletinin bir gereğidir.
    Somut olayda 2805 sayılı Kanun ve 775 sayılı Kanun’un 3. maddeleri yürürlükte iken tescil işlemi yapılmıştır. Kazanılmış hakkın oluşması için bu tescilin uygulanan kanun hükümlerine uygun bir şekilde yapılmış olması gerekir. Diğer bir deyişle taşınmazın (bölgenin) vasfının kanunun uygulanma amacına uygun olması gerekir. Yukarıda da belirtildiği gibi 2805 sayılı Kanun, imar ve gecekondu mevzuatına aykırı olarak inşa edilmiş ve inşa halindeki bütün yapılar hakkında uygulanmak üzere düzenlenmiştir. Dosya içinde bulunan delillere göre dava konusu yer 1983 yılında harman yeri vasfında iken işleme tabi tutulmuş ve vasfı arsa olarak değiştirilmiştir. Buna göre anılan Kanun'un uygulanmasını gerektirir bir gecekondulaşma bulunmadığı ve dolayısıyla belediyeye devri gereken bir yer olmadığı ve tescilin yolsuz olduğu anlaşılmaktadır.
    Diğer taraftan, 4342 sayılı Mera Kanunu’nun geçici 3. maddesinin uygulanacağı taşınmazlar, öncesi mera, yaylak ve kışlak iken yasanın öngördüğü koşulların gerçekleşmesi sebebiyle aslında Hazine adına tescili gereken veya Hazine adına tescili gerekirken gerçek veya tüzel kişiler adına tescil edilecek taşınmazlardır. Bu taşınmazlar arasında “harman yeri” sayılmamıştır. Anılan hükmün genişletilmiş yorumla mera dışındaki harman yerlerine uygulanma imkanı yoktur.
    Burada üzerinde durulması gereken diğer bir sorun da 4342 sayılı Mera Kanunu’nun 14. maddesi son fıkrasının olaya uygulanıp uygulanamayacağıdır. Anılan maddenin başlığı "tahsis amacının değiştirilmesi" şeklindedir. Kanun'un daha önceki hükümlerine bakılırsa bu maddenin mera komisyonlarının çalışmaları sırasında ve ancak mera komisyonlarınca yapılan idari ... ve işlemlerde uygulanabileceği açıkça görülür. Başka bir deyişle yargı önüne getirilen bu gibi uyuşmazlıklarda harman yeri vasfının yargı yerinde değiştirilebileceği düşünülemez. Ne var ki; somut olayda, öncesi harman yeri olan 106 ada 1 parsel sayılı taşınmaz arsa vasfına dönüştürülerek belediye adına tescil edilmiş ise de, belediyenin idari kararla doğrudan yaptığı bu tescil işlemi yasadaki deyimiyle "yolsuz tescil" niteliğindedir. Bu gibi durumlarda hukuken yokluk ifade eden tapu üzerindeki hak korunamaz. Ancak; öncesi harman yeri olan ve kamunun genelinin yararlandığı bu yer imar uygulamasında yine kamunun genelinin yararlandığı bir yer olarak bırakılmak koşuluyla imar planına alınabileceğinden (örneğin meydan, yol, park, yeşil alan, otopark, toplu taşıma istasyonu, terminal gibi) bu yerin kamunun yararlanmasına tahsis edilmek üzere ve bu koşulla Hazine adına tescili gerekir.
    Mahkemece bütün bu yönler düşünülmeden davanın yazılı olduğu şekilde kabulü doğru olmamıştır.
    Mahkeme kararının, yukarıdaki gerekçeyle bozulmasına karar verilmesi gerekirken, onanmasına karar verilmesi doğru olmadığından davacı Hazine vekilinin karar düzeltme talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davacı Hazine vekilinin karar düzeltme talebi yerinden görüldüğünden, kabulüyle, Dairenin 02.03.2021 tarihli ve 2018/12417 Esas, 2021/1807 Karar sayılı onama kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, Yerel Mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA 30.03.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi