1. Hukuk Dairesi 2016/17879 E. , 2020/1641 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen tapu iptal ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ..."ın düzenlemiş olduğu rapor okundu, açıklamaları dinlendi, dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
KARAR
Dava, ölünceye kadar bakım akdine aykırılık hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, 114, 280, 296 ve 72 parsel sayılı taşınmazlarını ölünceye kadar bakma akdi ile davalı torununa temlik ettiğini, ayrıca 919 ada 24 parsel 2 nolu bağımsız bölümü de davalı adına satın aldığını, davalının kendisine bir süre baktığını, daha sonra köye göndererek ilgilenmediğini ileri sürerek akdinin feshine, taşınmazların tapusunun iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacıya baktığını, davacının kendisini dinlemeyerek köye gittiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, 919 ada 24 parsel 2 nolu bağımsız bölümün davacı tarafından devredilmediği, diğer taşınmazlar yönünden ise davalının herhangi bir kusuru veya ihmalinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1934 doğumlu davacı ..."in, 28.08.2012 tarihinde 114, 280, 296, 72 parsel sayılı taşınmazlarını, 1973 doğumlu davalı torununa ölünceye kadar bakım akdi ile temlik ettiği, 919 ada 24 parsel 2 nolu bağımsız bölümün ise davacı tarafından devredilmediği anlaşılmaktadır.
Ölünceye kadar bakıp gözetmek sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen, bazı yönleri itibarıyla talih ve tesadüfe, ayrıca şekle bağlı bir sözleşme şeklinde tanımlanabilir. Nitekim, söz konusu sözleşme 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 611. 818 s. Borçlar Kanununun (BK) 511.) maddesinde, “Ölünceye kadar bakma sözleşmesi, bakım borçlusunun bakım alacaklısını ölünceye kadar bakıp gözetmeyi, bakım alacaklısının da bir malvarlığını veya bazı malvarlığı değerlerini ona devretme borcunu üstlendiği sözleşmedir.” olarak tarif edilmiştir.
Anılan yasanın bu ve devamı maddelerinin açık hükümlerin de belirtildiği gibi ölünceye kadar bakım sözleşmesi ile, bakım alacaklısı sözleşmeye konu olan mamelek veya bazı mallarının mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme, bakım borçlusu da kural olarak bakım alacaklısını kendi ailesi içerisine alıp, ona özenle ölünceye kadar bakıp gözetmek yükümlülüğü altına girer. Hemen belirtmek gerekir ki, bakım borçlusunun bakıp gözetmek yükümlülüğü, aksi kararlaştırılmadığı sürece bakım alacaklısını ailesi içerisine alıp, ikametini temin etme yanında, besleme giydirme hastalığında hekime götürüp, gerekli ihtimamı gösterme, manevi yönden her türlü yardım ve desteği sağlama gibi ödevleri de içerisine alır. Kuşkusuz bakım borçlusu yükümlülüklerini yerine getirirken, aldığı malların kıymetine, bakım alacaklısının önceden sahip olduğu sosyal konumuna ve hakkaniyet kurallarına göre hareket etmek zorundadır. Öte yandan, yükümlülüklerin yerine getirilmemesinin sonuçları TBK"nin 617 (BK"nin 517.) maddesinde açıklanmış sözleşmeden doğan ödevlere aykırılık yüzünden ilişki çekilmez olmuşsa, ya da başka önemli nedenlerle ilişkinin sürdürülmesi aşırı ölçüde güçleşmiş veya olanaksız hale gelmişse taraflardan her birinin tek yanlı olarak sözleşmeyi fesh etme, verdiği şeyi geri alma hatta karşı tarafın kusurlu olması halinde tazminat isteme hakkı tanınmıştır. O halde, yükümlülüklerini yerine getirmeyen bakım borçlusuna karşı bakım alacaklısı her zaman fesih hakkını kullanabilmekte, fesih geçmişe etkili (makable şamil) olmak üzere sözleşmeyi sona erdirdiğinden verdiği şeyi de geri isteyebilmektedir.
Öte yandan, TBK"nin 617/son (BK"nin 517/son) maddesi hükmüne göre; “Hâkim, sözleşmenin önel verilmeksizin feshini yerinde bulabileceği gibi, taraflardan birinin istemiyle veya kendiliğinden, aile topluluğu içinde yaşamalarına son vererek, bakım alacaklısına ömür boyu gelir bağlayabilir.”
Uyuşmazlığın değinilen TBK"nin 617/son (BK"nin 517/son) maddesi uyarınca çözüme bağlanması, bakım yükümlülüğünün bir arada yaşamak suretiyle yerine getirilmesi imkanlarının ortadan kalktığı yada büyük ölçüde sınırlandığı haller için düşünülmelidir. Bunun yanı sıra, takdir edilecek irat, yanların özel ve ekonomik durumlarına uygun ve adil olmalıdır.
Mahkemece, dava konusu 919 ada 24 parsel 2 nolu bağımsız bölüm yönünden, taşınmazın davacı tarafından devredilmediği gözetilerek davanın reddedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığına göre bu parsel yönünden hükmün ONANMASINA, davacının temyiz itirazının reddi ile diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava konusu 114, 280, 296 ve 72 parsel sayılı taşınmazlar yönünden somut olaya gelince; dinlenen tanık beyanlarından ve dosya içerisindeki evde bakım ücretinin kesilmesine ilişkin Kaymakamlık yazısından davalının davacıya bakmadığı, bakım akdinin yapıldığı ilk dönemde annesinin yanında bir müddet baktığı, annesi sağ iken dahi ölünceye kadar bakma akdinden doğan sorumluluklarını yerine getirmediği anlaşılmakla kusurun davalıya ait olduğu kuşkusuzdur.
Hâl böyle olunca, dava konusu 114, 280, 296 ve 72 parsel sayılı taşınmazlar yönünden iptal tescil isteği bakımından davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
Davacı vekilinin bu yöne ilişkin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 09.03.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.