21. Hukuk Dairesi 2019/2995 E. , 2019/7926 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:İş Mahkemesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
Davacılar murisinin, iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle, 91.694,76TL maddi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi davalı vekilince istenilmesi ve de duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 06/12/2016 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı vekili Avukat ... geldi. Karşı taraf adına gelen olmadı. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü ve eksikliğin ikmali açısından geri çevrilmesine karar verilen dava dosyası yeniden Dairemize gelmiş ve esasa kaydedilmiş olmakla dosya üzerinde yeniden yapılan inceleme sonucunda aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava, iş kazası sonucu vefat eden sigortalının eş ve çocuğunun maddi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.Mahkemece davacı eş lehine 20.135,66 TL ve davacı çocuk lehine 71.559,10 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 26/08/2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak ayrı ayrı davacılara verilmesine ve manevi tazminat istemine dair talep haklarının saklı tutulmasına hükmedildiği; davalı vekilinin 15/01/2015 tarihinde süre tutum dilekçesini, 18/01/2016 tarihinde ise gerekçeli temyiz dilekçesini ibraz ettiği, 30/10/2017 tarihli ek karar ile eksik nispi temyiz harcı sebebi ile temyiz talebinin reddine karar verildiği, Dairemiz geri çevirme kararı uyarınca şirket tasfiye memuruna eksik harcın ikmali yönünde tebligat yapıldığı ve eksikliğin bu şekilde giderildiği anlaşılmıştır.Davalı vekilinin 15/01/2015 tarihinde süre tutum dilekçesini, 18/01/2016 tarihinde ise gerekçeli temyiz dilekçesini ibraz ettiği, eksik temyiz harcının davalı şirket tasfiye memuru tarafından tamamlandığı gözetilerek ve özellikle hak kaybı doğmaması amacı ile ... 3.İş Mahkemesi‘nin 30/10/2017 tarihli ek kararın KALDIRILMASI ile davalı vekilinin karara karşı temyiz itirazlarının incelenmesi gerekmiştir.Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; örme makinesi ustabaşısı olan müteveffanın 28/04/2006 tarihinde, gece vardiyası akabinde beyin kanaması geçirerek vefat ettiği; Kurumun açıklanan olayı iş kazası olarak kabul etmediği, sonrasında açılan davada olayın iş kazası olduğunun tespitine dair verilen kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği; Mahkemece 16/10/2012 tarihli heyet raporu doğrultusunda olayda % 50 oranında kaçınılmazlık, % 50 oranında da işveren kusuru bulunduğu kanaati ile bu kapsamda düzenlenen hesap raporuna göre karar verildiği, raporda bünyesel faktörlerin iş kazasının oluşumunda bir etkisinin olup olmadığının değerlendirilmediği, heyeti oluşturan bilirkişiler arasında kardiyoloji veya nöroloji alanında uzman bir tıp doktorunun bulunmadığı anlaşılmaktadır.İş kazalarından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davalarında zararlandırıcı olaya neden oldukları ileri sürülen kişi veya kişilerin kusur oranlarının kesin olarak tespiti hem maddi hem de manevi tazminat miktarını doğrudan etkilemesi bakımından önem taşımaktadır. Zira maddi tazminat davalarında sigortalının kazanç kaybının hesaplanmasında sigortalının kusuru oranında tespit olunan kazanç kaybından indirim yapılacağı gibi manevi tazminat davalarında hükmedilecek manevi tazminat miktarının takdirinde tarafların kusur durumu mahkemece öncelikle dikkate alınacaktır.İnsan yaşamının kutsallığı çevresinde işveren, işyerinde işçilerin sağlığını ve iş güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu olay tarihinde yürürlükte bulunan İş Kanununun 77.maddesinin açık buyruğudur.Oysa hükme dayanak alınan bilirkişi raporunda; bilirkişilerin İş Kanununun 77.maddesinin öngördüğü koşulları göz önünde tutarak ve özellikle işyerinin niteliğine göre, işyerinde uygulanması gereken işçi sağlığı ve iş güvenliği tüzüğünün ilgili maddelerini incelemek suretiyle, işverenin, işyerinde alması gerekli önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri aldığı, hangi önlemleri almadığı, alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelemek suretiyle kusurun aidiyeti ve oranını hiç bir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptamadıkları anlaşılmaktadır.Öte yandan olayın iş kazası olduğu tartışmasız olup, olayda kişinin yaşının, beslenme şekli ve kültürünün, genetik özelliklerinin ve bünyesel yatkınlığı gibi çeşitli faktörlerin etkisinin olabileceğinin kusur oranlarının değerlendirilmesinde dikkate alınması gerektiği ortadadır. Hal böyle olunca kusur raporunun, İş Kanununun 77. maddesinin öngördüğü koşulları içerdiği ve hükme dayanak alınacak nitelikte olduğu söylenemez.Yapılacak iş, sigortalının işe girişinden itibaren temin edilebilen tüm tıbbi belgeler ile işyeri şahsi sicil dosyası ve varsa periyodik sağlık raporları celp edildikten sonra yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, ölüm olayının beyin kanaması sonucu meydana geldiği gözetilerek, aralarında bir nöroloğun da bulunduğu, iş güvenliği uzmanlarından oluşan bilirkişi heyetinden, meydana gelen iş kazası olayında sigortalı veya davalının kusurunun bulunup bulunmadığını, kusuru bulunanlar varsa her bir taraf için ayrı ayrı açıklanmak suretiyle nedenlerini, iş kazasının meydana gelişinde işyeri koşullarının etkili olup olmadığını, yapılan işin ağır ve tehlikeli işlerden olup olmadığını, ölüm olayından önceki tarihlerde sigortalının bünyesini zorlayacak bir çalışma yaptırılıp yaptırılmadığı da belirlenmek suretiyle, çalışma koşullarının bünyesel nedenlerden dolayı beyin kanamasına etkisi olup olmadığı yönünde nörolog bilirkişisinin de bulunduğu, konusunda uzman bilirkişi heyetinden yeniden kusur raporu alınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesinden ibarettir.Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve temyiz itirazlarının sair yönleri bu aşamada incelenmeksizin hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle, sair yönleri bu aşamada incelenmeksizin BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen 1.350.00TL duruşma vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, temyiz harcının davalıya iadesine19/12/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.