Abaküs Yazılım
4. Ceza Dairesi
Esas No: 2018/5043
Karar No: 2018/19097
Karar Tarihi: 30.05.2018

Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2018/5043 Esas 2018/19097 Karar Sayılı İlamı

4. Ceza Dairesi         2018/5043 E.  ,  2018/19097 K.

    "İçtihat Metni"




    Sanık ... hakkında tehdit ve hakaret suçlarından yapılan yargılama sonucunda mahkumiyetine dair Muş 2. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 05.09.2012 gün ve 2011/305 esas, 2012/521 karar sayılı hükmünün sanık tarafından temyizi üzerine,
    Dairemizin 30.05.2018 gün ve 2014/20378 esas, 2018/10802 sayılı kararıyla,
    Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
    Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
    Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
    Tehdit suçuna ilişkin hükümde TCK"nın 62. maddesi uygulanırken hesap hatası yapılması suretiyle sonuç cezanın 2 yıl 1 ay hapis yerine, 1 yıl 13 ay hapis cezası olarak eksik belirlenmiş ise de aleyhe temyiz olmadığından bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.
    Ancak;
    Sanığın adli sicil kaydındaki tekerrüre esas olabilecek ilamın, TCK"nın 106/1-1. cümle kapsamındaki suça ilişkin olması nedeniyle, hükümden sonra yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun"un 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK"nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaştırma kapsamına alındığının anlaşılması karşısında, anılan hükme ilişkin, uyarlama yargılaması yapılıp yapılmadığı araştırılarak sonucuna göre tekerrür hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu,
    Bozmayı gerektirmiş, sanık ..."in temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 30.05.2018 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
    I- İTİRAZ
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 21.07.2018 gün ve KD- 2018/11409 sayılı yazısı ile,
    "Yüksek Dairenizin, 30.05.2018 gün ve 2014/20378 esas, 2018/10802 sayılı kararının düzeltilmesi talep edilmektedir.
    ANLATIM VE TALEP: "Muş Cumhuriyet Savcılığının 27/05/2011 tarihli iddianamesiyle, sanık ..."in, katılan ..."ın kız kardeşinin eski eşi olduğu, yaklaşık 4 yıl önce sanık ... ile katılanın kız kardeşi olan Nurten Güler"in şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşandıkları, bu nedenlerle sanık ile katılan arasında husumet bulunduğu, sanığın kendi adına kayıtlı olan ve kendisinin kullandığı 0 534 262 37 05 numaralı cep telefonundan katılan ..."in kullanmakta olduğu 0 533 737 25 67 numaralı cep telefonuna tehdit ve hakaret içeren mesajlar gönderdiği, ayrıca katılana 14/05/2011 tarihinde gönderilen resimli mesajlarda pkk terör örgütü elebaşısı Abdullah Öcalan"ın resimlerinin gönderildiği tespit edildiği, sanık ... hakkında eylemine uyan TCK"nun 106/2.d, 43/1, 125/2, 43/1 53/1 maddeleri gereğince cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı,
    Muş 2 Asliye Ceza Mahkemesinin 05/09/2012 tarih ve 2011/305 esas ve 2012/ 521 Karar sayılı ilamıyla, 1- TCK 106/2-a, 43/1, 62 md 1 yıl 13 ay hapis ve TCK 53/1, 58/6 md mükerrirlere özgü infaz rejiminin tatbikine, 2- TCK 125/2, 43/1, 62 md 3 ay 3 gün hapis ve TCK 53/1 58/6 md mükerrirlere özgü infaz rejiminin tatbikine ilişkin mahkumiyet kararı verildiği,
    Hüküm yasal süresi içinde, sanık tarafından temyiz edildiği ve Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 30/05/2018 gün ve 2014/20378 Esas, 2018/10802 Karar sayılı kararıyla,
    Tehdit suçuna ilişkin hükümde TCK"nın 62. maddesi uygulanırken hesap hatası yapılması suretiyle sonuç cezanın 2 yıl 1 ay hapis yerine, 1 yıl 13 ay hapis cezası olarak eksik belirlenmiş ise de aleyhe temyiz olmadığından bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.
    Ancak;
    Sanığın adli sicil kaydındaki tekerrüre esas olabilecek ilamın, TCK"nın 106/1-1. cümle kapsamındaki suça ilişkin olması nedeniyle, hükümden sonra yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun"un 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK"nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaştırma kapsamına alındığının anlaşılması karşısında, anılan hükme ilişkin, uyarlama yargılaması yapılıp yapılmadığı araştırılarak sonucuna göre tekerrür hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu, usul ve yasaya aykırı görüldüğünden hükmün bozulmasına karar verildiği,
    Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 30/05/2018 gün ve 2014/20378 Esas, 2018/10802 Karar sayılı bozma kararının da, Muş 2. Asliye Ceza Mahkemesince sanık hakkında TCK"nın 62. maddesinin uygulanması sırasında 2 yıl 1 ay hapis cezası yerine yasaya aykırı olarak ve sanık lehine 1 yıl 13 ay eksik hapis cezasına hükmedilmesi hukuka aykırı nitelikte olduğu kabul edilerek, bu husus ilamda eleştiri yapılmak suretiyle; sanık aleyhine karşı temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır, şeklinde açıklama ile yetinildiği ve sonrasında sanık hakkında adli sicil kaydında yer alan tekerrüre esas olabilecek ilamın, TCK"nın 106/1-1. cümle kapsamındaki suça ilişkin olması nedeniyle, uzlaştırma hükümleri kapsamında değerlendirilmesi istemiyle hükmün bozulmasına karar verildiği,
    Yargıtay Ceza Genel Kurulunun ve pek çok Ceza Dairelerinin kararlarında görüldüğü üzere, hükmün bozulmasını gerektiren başka bir nedenin bulunması halinde ise, yerel mahkemece düzeltilmesi mümkün olabilecek nitelikteki hukuka aykırılıklar da eleştiri konusu yapılmakla yetinilmeyerek bozma nedenine eklenmesi gerektiğine ilişkin bozma kararları bulunmaktadır.
    Bu kapsamda sanık hakkında 2 yıl 1 ay hapis cezası yerine 1 yıl 13 ay hapis cezası verilmesi usul ve yasaya aykırı görüldüğünden hükmün 1412 sayılı CMUK"nun 326/son maddesinde yazılı kazanılmış haklar gözetilmek suretiyle bozulmasına ilişkin kararın, sanık hakkında uzlaştırma hükümlerinin uygulanmasına dair bozma kararına ilave edilmesi gerekmektedir.
    Bunun sonucunda, sanık hakkında verilen bozma kararı sonrasında, yeniden kurulan hükümde 2 yıl 1 ay hapis cezası adli sicil kaydına yansıyacaktır.
    Ancak ilamda eleştiri ile yetinilmesi durumunda; sanığın adli sicil kaydına 1 yıl 13 ay hapis cezası yansıtılacak ve buna bağlı olarak sanık hakkında iki kez lehe uygulama yapılacağı ve çifte atıfet müessesesinden yararlanmasının sağlanacağı açıkça görülmektedir.
    Bu itibarla, Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 30/05/2018 gün ve 2014/20378 Esas, 2018/10802 Karar sayılı ve sanığın adli sicil kaydındaki tekerrüre esas olabilecek ilamın, TCK"nın 106/1-1. cümle kapsamındaki suça ilişkin olması nedeniyle, hükümden sonra yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun"un 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK"nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaştırma kapsamına alındığının anlaşılması karşısında, anılan hükme ilişkin, uyarlama yargılaması yapılıp yapılmadığı araştırılarak sonucuna göre tekerrür hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu nedeniyle verilen bozma kararına ilave olarak,
    Sanık hakkında nitelikli tehdit suçundan hükmü kurulurken TCK"nın 62. maddesinin uygulanması sırasında 2 yıl 1 ay hapis cezası yerine yasaya aykırı olarak ve sanık lehine 1 yıl 13 ay eksik hapis cezasına hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı görüldüğünden, 1412 sayılı CMUK"nun 326/son maddesinde yazılı kazanılmış haklar gözetilmek suretiyle hükmün bu nedenle de bozulması istemiyle anılan karara itiraz edilmiştir.

    II-İTİRAZ NEDENLERİ
    İtiraza konu uyuşmazlık; sanık ... hakkında tehdit suçundan dolayı yanlış hesap sonucu eksik hapis cezası tayini, aleyhe temyiz olmaması durumunda, ilamda eleştiri yapılarak karşılanması ya da görülen eksik ceza tayinine ilişkin hususun başka bozma nedenlerinin bulunması durumunda kazanılmış haklar gözetilerek ilave bozma nedeni yapılıp yapılmayacağına ilişkindir.
    1412 sayılı CMUK"nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 320. maddesinde; “Yargıtay, temyiz dilekçesi ile layihasında irad olunan hususlar ile temyiz talebi usule ait noksanlardan dolayı olmuş ise temyiz dilekçesinde bu cihete dair beyan edilecek vakıalar hakkında tetkikler yapabileceği gibi hükme tesiri olacak derecede Kanuna muhalefet edilmiş olduğunu görürse talepte mevcut olmasa dahi bu hususu tetkik eder”, 321. maddesinde ise; “Yargıtay, aleyhine itiraz olunan hükmü hangi cihetten Kanuna muhalif görmüşse o cihetten bozar.
    Hükmün bozulmasına sebep olan Kanuna muhalefet keyfiyeti, bu hükme esas olarak tespit edilen vakıalarda olmuş ise bu muameleler dahi aynı zamanda bozulur” hükümleri yer almaktadır.
    Temyiz nedenini oluşturacak hukuka aykırılıklar Kanunun 307 ve 308. maddelerinde gösterilmiştir. CMUK"nun 307. maddesinin 1. fıkrasında, "Temyiz ancak hükmün Kanuna muhalif olması sebebine müstenit olur" denildikten sonra 2. fıkrasında, "Hukuki bir kaidenin tatbik edilmemesi yahut yanlış tatbik edilmesini" Kanuna muhalefet olarak belirtilmiş, 308. maddesinde ise sekiz bent halinde gösterilen hususlarda Kanuna "mutlaka muhalefet" edilmiş sayılacağı kabul edilmiştir.
    Maddi hukuka aykırılıkların nelerden ibaret oldukları kanunda gösterilmemiş ise de bunların, kurulacak hükmün niteliğini etkileyen ve sonuç doğuran maddi hukuka aykırılıklar olduğunda tereddüt bulunmamaktadır.
    Bu maddelere göre, Yargıtay temyiz nedenleriyle bağlı olmaksızın, temyiz dilekçesinde ileri sürülsün veya sürülmesin son karara etkili olan tüm hukuka aykırılıkları kendiliğinden inceleyip hükmü bozabilecektir. Yargıtay"ca yapılacak denetimde, mevcut delillerin yerel mahkemece yanlış değerlendirildiği ve bu nedenle somut olaya ilişkin hukuki nitelemenin yanlış yapıldığı sonucuna varılırsa, karar esastan bozulmakla birlikte, uygulanması gereken hukuki kurallar da gösterilmelidir.

    Lehe temyiz davasında ise, suç niteliğinin belirlenmesinde yanılgıya düşüldüğü belirlenirse, cezanın tür ve miktarı yönünden önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamayacağı şartı ile Kanuna aykırı olan hükmün bozulmasına karar verilmeli, suç niteliği dışındaki sair hallerde ise, yol göstermek ve uygulamada birliği sağlamak amacıyla eleştiri ile yetinilerek, aleyhe temyiz olmadığı vurgulanmak suretiyle hüküm onanmalıdır.
    Hükmün bozulmasını gerektiren başka bir nedenin bulunması halinde ise, yerel mahkemece düzeltilmesi mümkün olabilecek nitelikteki hukuka aykırılıklar da eleştiri konusu yapılmakla yetinilmeyerek bozma nedenine eklenmelidir. Böylece bozma üzerine kurulacak yeni hükümde cezanın tür ve miktarı yönünden kazanılmış hak gözetilerek hukuka aykırılıklar giderilmiş olunacaktır. Ancak, şartlarının oluşmasına karşın yerel mahkemece sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmaması gibi bazı hukuka aykırılıklar başka bozma nedeni bulunsa bile bozma nedenlerine eklenmemeli ve eleştiri ile yetinilmelidir. Zira bu halde, önceki hükmün sadece sanık lehine temyiz edilmiş olması nedeniyle, tespit edilen bu tür bir hukuka aykırılığın bozma üzerine verilecek hükümde 1412 sayılı CMUK"nun 326/son maddesi gözetildiğinde giderilmesi imkanı bulunmamaktadır.
    Bu açıklamalar çerçevesinde, yapılan incelemede,
    Sanığın adli sicil kaydındaki tekerrüre esas olabilecek ilamın, TCK"nın 106/1-1. cümle kapsamındaki suça ilişkin olması nedeniyle, hükümden sonra yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun"un 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK"nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaştırma kapsamına alındığının anlaşılması karşısında, anılan hükme ilişkin, uyarlama yargılaması yapılıp yapılmadığı araştırılarak sonucuna göre tekerrür hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu, bozmayı gerektirdiği nedenle hükmün bozulmuş olması karşısında,
    Sanık hakkında tehdit suçuna ilişkin kurulan hükümde TCK"nın 62. maddesi uygulanırken hesap hatası yapılması suretiyle sonuç cezanın 2 yıl 1 ay hapis yerine, 1 yıl 13 ay hapis cezası olarak eksik belirlenmiş olması karşısında, söz konusu hukuka aykırılığının da ceza miktarı bakımından kazanılmış haklar saklı kalmak kaydıyla bozma nedenlerine eklenmesine karar verilmeli, böylece yerel mahkemece yeniden kurulacak hükümde temyiz merciince tespit edilen bütün hukuka aykırılıkların giderilmesi sağlanmalıdır.
    Bu itibarla; Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 30/05/2018 gün ve 2014/20378 Esas, 2018/10802 Karar sayılı ilamında yer alan, "Tehdit suçuna ilişkin hükümde TCK"nın 62. maddesi uygulanırken hesap hatası yapılması suretiyle sonuç cezanın 2 yıl 1 ay hapis yerine, 1 yıl 13 ay hapis cezası olarak eksik belirlenmiş ise de aleyhe temyiz olmadığından bu husus bozma nedeni yapılmamıştır." şeklindeki eleştirinin, karardan çıkartılmak suretiyle sanık hakkında tehdit suçundan verilen eksik hapis cezasının bozma nedeni olarak karara eklenmesine ve kararın son bölümüne 1412 sayılı CMUK"nun 326/son maddesi uyarınca hakaret suçundan ceza miktarı bakımından kazanılmış hakkın saklı tutulduğu ifadesinin ilave edilmesine karar verilmesi istemiyle anılan karara itiraz edilmiştir."
    III- İTİRAZIN KAPSAMI
    İtiraz, sanık hakkında tehdit suçuna ilişkin olarak mahkumiyet kararının bozulmasına dair Dairemizin 30.05.2018 tarihli ilamına yönelik olup, ilamda yer alan TCK"nın 62. maddesi uygulanırken hesap hatası yapılması suretiyle sonuç cezanın 2 yıl 1 ay hapis yerine, 1 yıl 13 ay hapis cezası olarak eksik belirlenmiş ise de aleyhe temyiz olmadığından bu hususun bozma nedeni yapılmadığına dair eleştirinin bozma ilamına eklenmesine ve diğer bozma nedeni yanında bu hususunda bozma nedeni yapılması gerektiğine ilişkindir.
    IV- KARAR
    Anayasamızdaki düzenlemelere göre, Yasa yoluna başvurma (Anayasa, m. 40/2) ve hak arama ( Anayasa, m. 36) Anayasal temel haklar arasındadır.
    Yasakoyucu da Kanun yoluna başvurmayı hak olarak düzenlemiş (5271 sayılı CMK. m 260); ayrıca hüküm sadece sanık lehine temyiz edilmiş ise, yeniden verilen hükmün önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamayacağını (5271 sayılı CMK, m. 307/4 ve 283/1 ) kabul etmiştir.
    Sanık hakkında verilen "cezanın aleyhe değiştirememe yasağı"; öğreti ve uygulamada; "temyiz davası yalnızca sanık veya müdafii ya da sanık lehine Cumhuriyet savcısı veya sanığın eşi ya da yasal temsilcisi tarafından açıldığında, hükümde yaptırımın türü ve ağırlığı bakımından sonucu sanığın aleyhine ağırlaştırıcı, diğer bir anlatımla aleyhe sonuç verici düzeltmelerin yapılamaması veya kurulacak yeni hükümdeki cezanın sanığın aleyhine olarak ilk hükümden daha ağır olamaması" şeklinde tanımlanmaktadır.
    Yasada yer alan ""yeniden verilen hüküm önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamaz"" şeklindeki düzenlemede yer alan ""ceza "" kavramının sanık hakkında hükmolunan sonuç cezayı da kapsadığında tereddüt bulunmamaktadır.
    Kanundaki açık düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere; yaptırımı ve sonuçlarını aleyhe değiştirme yasağının kapsamı yalnızca ceza miktarı ile sınırlı olup, sanık veya onun lehine ilgililer tarafından temyiz davası açıldığında, lehe bozma üzerine yeniden kurulan hükümle belirlenen ceza ve sonuç önceki hükümle belirlenen ceza ve sonuçtan daha ağır olamayacaktır.
    Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 09.02.2016 tarihli ve 2014/8-71 Esas, 2016/42 sayılı kararında belirtildiği üzere, kurulan hükmün hukuki sonuç doğurmamasını ifade eden hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesinin ve sanık lehine hükmün temyiz edilmesi durumunda daha sonra kurulacak hüküm ya da hükümlerdeki cezanın sanığın aleyhine olarak ilk hükümdeki cezadan daha ağır olmamasını ifade eden "cezayı aleyhe değiştirmeme" kuralının sanık lehine getirilen düzenlemeler olduğu açıktır.
    Aksi uygulama, yukarıda belirttiğimiz Anayasa ve Yasa hükümlerinde yer alan hak arama, Yasa yoluna başvurma ve aleyhe bozma yasağı gibi temel hukuk ilkelerinin askıya alınması sonucunu doğurur.
    Ayrıca Yargıtay temyiz nedenleriyle bağlı olmaksızın, temyiz dilekçesinde ileri sürülsün veya sürülmesin son karara etkili olan tüm hukuka aykırılıkları kendiliğinden inceleyip hükmü bozabilmektedir. Yargıtay"ca yapılacak denetimde, mevcut delillerin yerel mahkemece yanlış değerlendirildiği ve bu nedenle somut olaya ilişkin hukuki nitelemenin yanlış yapıldığı sonucuna varılırsa, karar esastan bozulmakla birlikte, uygulanması gereken hukuk kurallarınıda gösterilmektedir. Lehe temyiz davasında; suç niteliğinin belirlenmesinde yanılgıya düşüldüğü belirlenirse, cezanın tür ve miktarı yönünden önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamayacağı şartı ile Kanuna aykırı olan hükmün bozulmasına karar verilmeli, suç niteliği dışındaki sair hallerde ise, yol göstermek ve uygulamada birliği sağlamak amacıyla eleştiri ile yetinilerek, aleyhe temyiz olmadığı vurgulanmak suretiyle hüküm onanmalıdır.

    Somut olayımızda; aleyhe temyiz davası bulunmadığı, başkaca temyiz nedenlerinin yerinde olmadığının belirlenmesi karşısında, eğer tekerrüre esas alınan ilamın TCK"nın 106/1-1.cümlesi kapsamında olmaması ve 6763 sayılı Kanun"un 34. maddesi ile CMK"nın 253. maddesine ekleme yapılmasaydı, ilk derece mahkemesi kararı eleştirilerek onanacaktı.
    Kuşkusuz ilk derece mahkemesi kararının bozulmasını gerektiren başka neden/nedenler varsa, indirim uygulanırken yapılan yanlış hesap nedeniyle bozma kararı verilecekti. Ancak, tüm bozma nedenlerinin ilamda yer alması zorunluluğu, bozmanın niteliğine göre, örneğin yaştan indirim (TCK m.31), tahrik hükmünden indirim (TCK m.29, m.129), akıl hastalığından indirim (TCK m.32/2) veya suçun birlikte işlenmemesi nedeniyle daha az cezayı gerektiren haller (örneğin, TCK"nın 106/2-c maddesi yerine TCK"nın 106/1-1. maddesinin uygulanması zorunluluğu gibi) yahut fiilin nitelikli hallerden olmadığına olmadığına ilişkin tespit, ceza miktarında değişiklik gerektiren diğer bozma neden/nedenleri olursa tüm bozma nedenlerinin ilamda yer alması gerekir.
    Oysa somut olayımızda, Dairemiz bozmasında sair temyiz itirazları reddedildiği için, bozma sonrası yerel mahkeme sadece tekerrürle ilgili olarak yasa bozmasına konu TCK"nın 106/1-1. maddesinden uzlaşma işlemlerini tamamlayacak ve uzlaşmaya varılırsa sanık hakkında tekerrür hükmünü uygulamayacak; eğer uzlaşmaya varılamazsa eleştiri doğrultusunda ve kazanılmış hakkı gözeterek aynı cezayı verecektir. Bu yeni hükümde, temyiz öncesi ceza üzerinden indirim ve artırım söz konusu olamayacağı için, aleyhe temyiz davası bulunmaması nedeniyle, aynı cezaya hükmolunacaktır.
    Eğer Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın itirazı, örneğin tahrik indirimi, yaş indirimi, akıl hastalığı indirimi veya suç vasfında değişiklik, yahut nitelikli suç olmaktan çıkan bir durumla ilgili olsaydı ve Dairemiz bunlardaki hatayı gözden kaçırmış olsaydı, o zaman yanlış hesap sonucu eksik ceza verilmesi eleştiri değil, bozma nedeni olabilecekti.
    Şimdiki duruma göre; Başsavcılık ile Dairemiz arasında yerel mahkemenin indirim uygulamasındaki hata dışında anlaşmazlık bulunmamaktadır. Kaldı ki Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 14.04.2014 tarihli onama talep eden tebliğnamesinde de aleyhe temyiz olmadığından bahisle sanık hakkında eksik ceza tayininin bozma nedeni yapılmadığı belirtilmektedir. Bu durumda sadece tekerrürle ilgili yasa bozması, yukarıda açıkladığımız gibi, ceza miktarını değiştirmeye sebebiyet vermeyecektir.
    Kaldı ki Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da; Dairemizin 06.06.2018 tarih ve 2017/12516 Esas, 2018/11410 Karar sayılı ilamına yönelik itirazında (23.07.2018 esas ve KD-2015/378135 sayılı yazısı),
    "Şartların oluşmasına karşın yerel mahkemece sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmaması gibi bazı hukuka aykırılıklar başka bozma nedeni bulunsa bile bozma nedenlerine eklenmemeli ve eleştiri ile yetinilmelidir" denilerek, sonucu değiştirmeyecek hususların bozma nedeni yapılmaması gerektiğine işaretle Dairemizle aynı düşünceyi paylaşmaktadır. Somut olayımızda da, sonuca etkili olmayacak bir husustan da bozma istenmesi yönündeki görüşe iştirak edilmemektedir.

    Bu nedenlerle;
    Dairemizin 30.05.2018 gün ve 2014/20378 esas, 2018/10802 karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunmakla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazları yerinde görülmediğinden REDDİNE, 6352 sayılı Kanun ile değişik 5271 sayılı Kanunun 308. maddesinin 3. fıkrası gereğince itirazı incelemek üzere dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kurulu"na GÖNDERİLMESİNE, 07.11.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi