14. Hukuk Dairesi 2012/15101 E. , 2013/583 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve yayla olarak sınırlandırma davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 21.06.2012 gün ve 2012/6193-8837 sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... dava konusu taşınmazın yayla olduğu iddiasıyla tapu kaydının iptali ile yayla olarak sınırlandırılması istenmiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü davacı ... temyiz etmiş, karar Dairemizin 21.06.2012 tarihli ve 2012/6193-8837 esas ve karar sayılı ilamı ile 4342 sayılı Mera Kanununun 5685 sayılı yasa ile değiştirilen geçici 3. maddesi yönünden gerekli araştırmanın yapılmadığı gerekçesiyle bozulmuştur.
Davacı ... karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Dava ehliyeti davada taraf olma ehliyetidir. 6100 sayılı HMK’nun 50.maddesinde medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanların, davada taraf ehliyetine de sahip olacağı hüküm altına alınmıştır. Yasa hükmünde belirtildiği üzere taraf ehliyeti, medeni hukuktaki hak ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekildir. Maddede gerçek ve tüzel kişi ayırımı yapılmaksızın, medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanların davada taraf ehliyetine de sahip olacağı belirtilmiştir.
6100 sayılı HMK’nun “Tarafta iradî değişiklik” başlıklı 124. maddesi gereğince; Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür. Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir. Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir.
Türk Medeni Kanununun 28. maddesinde ise; gerçek kişinin ölümüyle medeni haklardan yararlanma ehliyeti ve buna bağlı olarak da taraf ehliyetinin sona ereceği belirtilmiştir. Dava tarihinden önce ölüm nedeniyle şahsiyeti son bulan kişi taraf ehliyetini yitireceğinden aleyhine dava açılamaz ise de; yukarıda belirtildiği üzere maddi hatadan dolayı muhatabın yanlış gösterilmesi, davacının tüm özeni göstermesine rağmen dava açacağı kişiyi doğru tespit edememesi, kısa süre önce kendisiyle işlem yapılmış ya da sadece vekiliyle muhatap olunmuş bir işlemden sonra muhatabın ölmesi durumlarında yanlış taraf gösterilmesi dürüstlük kuralına aykırı değilse ortaya çıkan dava ilişkisi sebebiyle daha üstün bir yarar dikkate alınarak yargılamaya gerçek tarafla devam edilmelidir.
Bu durumda mahkemece, ölen kişinin veraset belgesi ile belirlenen tüm mirasçılarına dava dilekçesi tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanmak suretiyle davanın esasına girilmesi gerekir.
Somut olayda; Dava konusu taşınmaz kadastro çalışması sırasında senetsizden davalı ... adına tespit ve tescil edilmiştir. ... dava açılmadan önce 02.02.1996 tarihinde vefat etmiştir. Davacı ... tarafından dava intikal görmeyen tapu kaydına dayanılarak yanlış kişi hasım gösterilerek açılmıştır. Bu durumda mahkemece ölen kişinin veraset belgesinde belirtilen tüm mirasçılarına dava dilekçesi tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanarak davanın esastan sonuçlandırılması gerekirken yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekirken 4342 sayılı yasanın geçici 3. maddesi yönünden gerekli araştırmanın yapılmadığı gerekçesiyle bozulması doğru olmadığından Dairemizin 21.06.2012 tarihli bozma kararı kaldırılarak bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı Hazinenin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 21.06.2012 tarihli 2012/6193-8837 esas ve karar sayılı bozma ilamının kaldırılarak hükmün açıklanan gerekçe ile BOZULMASINA, 18.01.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.