14. Hukuk Dairesi Esas No: 2012/15097 Karar No: 2013/582 Karar Tarihi: 18.01.2013
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/15097 Esas 2013/582 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2012/15097 E. , 2013/582 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 18.01.2006 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve yayla olarak sınırlandırılması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 10.05.2006 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar İsmail Serbest vekili ve ... ve... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_K A R A R_ Dava, Hazine tarafından çekişmeli taşınmazın yayla yeri olduğu iddiası ile açılmış, mahkemece istek kabul edilerek dava konusu taşınmaza ait tapu kaydının iptaline yayla niteliği ile özel siciline kaydedilmesine karar verilmiş, hükmü davalılardan İsmail Serbest,... ve ... temyiz etmiştir. Hükmü temyiz eden davalılara dava dilekçesinin Tebligat Kanununun 21. maddesine göre tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle öncelikle anılan madde uyarınca geçerli tebligatın ne şekilde olacağının irdelenmesi gerekmektedir. Tebligat Kanununun 21. maddesine göre kendisine tebligat yapılacak kimse, gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden çekinirse tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine yada memuruna imza karşılığı teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine bildirir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih tebliğ tarihi sayılır. Tebligat Tüzüğünün 28. maddesinin 1. fıkrası uyarınca da tebliğ memurunun muhatabın adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel olan komşu kapıcı gibi kimselerden veya o yerin muhtar veya ihtiyar kurulu üyelerinden veyahut zabıta amir veya memurlarından soruşturularak, alınan beyanı tebliğ mazbatasına yazıp, altını imzalatması gerekir. Bu yön özellikle Tebligat Kanununun 23 ve Tüzüğün 33. maddeleri hükmünde de ayrıca vurgulanmıştır. Eldeki davada, hükmü temyiz eden davalılara çıkarılan tebligatlar incelendiğinde, 13.02.2006 tarihli duruşma gününün 01.02.2006 tarihinde Tebligat Kanununun 21. maddesine göre tebliğ edildiği, tebligata adres kapalı olduğundan komşuları ..."ye haber verilerek bir örneğin kapıya yapıştırıldığı yazılmıştır. Ancak komşunun imzası alınmamıştır. Bu durumda tebligat işleminin Kanun ve Tüzük hükmüne uygun yapılmadığı anlaşılmaktadır. Oysa Tüzüğün 28. maddesinin 1. fıkrası hükmünün aynen yerine getirilmesi halinde, tebligat memurunun gerçekten muhatabın adresine gittiği ve adreste bulunmadığı tevsik edilmiş ve tebligatın Tebligat Kanununun 21.maddesinde öngörülen koşulla yapıldığı kabul edilir. Tebligat yöntemine uyulmayarak hükmü temyiz eden davalılara yapılan tebliğler ile yokluklarında yargılama yapılarak 6100 sayılı HMK’nun 27. maddesine aykırı şekilde hukuki dinlenilme hakkının ihlal edilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle hükmün temyiz eden davalılar lehine BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 18.01.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.