10. Hukuk Dairesi 2021/687 E. , 2021/10904 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi .... Hukuk Dairesi
Dava, davacının sigortalılık başlangıç tarihinin 01/09/1982 tarihi olarak tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi...Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi ... Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı, sigortalılık başlangıç tarihinin 01/09/1982 tarihi olarak tespitini talep ve dava etmiştir.
II-CEVAP
Davalı Kurum, davanın reddini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece, “davanın kabulü” ile “davacının sigortalılık başlangıç tarihinin 01/09/1982 tarihi olduğunun tespitine,” karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesince usul ve esas açısından İlk Derece Mahkemesi kararı yerinde bulunarak “davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,” karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı Kurum vekili tarafından sunulan temyiz dilekçesi ile davanın açılmasına Kurumun sebebiyet vermediği, aleyhlerine yargılama giderleri ve vekalet ücretinden dolayı sorumluluğa hükmedilemeyeceği belirtilerek eksik inceleme ve araştırma neticesi kurulan hükmün bozulmasına karar verilmesi talep olunmuştur.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
506 sayılı Kanunun 108. maddesi gereğince sigortalılık başlangıç tarihinin belirlenmesine ilişkin açılan her dava, sigortalılığın saptanması istemini de içerdiğinden, aynı Kanunun 79/10 maddesi kapsamında bir günlük çalışmanın belirlenmesi davasıdır. Bu nedenle hizmet tespiti davalarındaki kanıtlama yöntem ve ilkeleri benimsenip uygulanmalı, başka bir anlatımla, sigortalılıktan söz edilebilmesi için, çalışmanın varlığı, hizmet tespiti davaları yönünden kabul edilen yöntem ve ilkelere uygun biçimde saptanmalıdır.
Sigortalılığın tespitinde, yöntemince düzenlenerek yasal hak düşürücü süre içerisinde Kuruma verilen sigortalı işe giriş bildirgesi, ilgilinin işe alındığını gösteren yazılı delil niteliğinde ise de sigortalılığın kabulü açısından tek başına yeterli kabul edilemez ve bu kapsamda çalışma olgusunun da inandırıcı ve yeterli delillerle ispatlanması gerekmektedir. Bu amaçla; sigortalı işe giriş bildirgesinin Kuruma veriliş tarihi, bildirgedeki kimlik bilgilerinin, varsa imza ve fotoğrafın davacıya ait olup olmadığı, davacıya verilen sigorta sicil numarasının hangi yılın serilerinden olup sonraki dönemde gerçekleşen hizmetlerinde kullanılıp kullanılmadığı saptanmalıdır.
Bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunlu olup mahkemece, öncelikle davacının davasını somutlaştırma yükümlülüğü kapsamında işverenin kim olduğu, işyerinde ne iş yaptığı, başka çalışan olup olmadığı, idarecilerin kim olduğu, işyerinin nerede olduğu ve komşularının kimler olduğunun davacıya sorulup açıklattırılması gerektiği, ayrıca tarafların sunduğu deliller ile yetinilmeyerek, kendiliğinden araştırma ilkesi benimsenmek suretiyle, sigortalılığın kabulü ve hüküm altına alınabilmesi için hizmet akdinin ve eylemli çalışmanın varlığı ortaya konulmalıdır. Bu amaçla hizmeti ortaya koyabilecek belgeler, varsa Kurum görevlileri tarafından düzenlenen rapor ve tutanaklar getirtilmeli, yine davalı iş yerinde aynı dönemde bildirimleri yapılan sigortalılar tanık sıfatıyla dinlenilmeli, gerektiğinde aynı çevrede faaliyet yürüten işverenler ve bunların çalıştırdığı kimseler yeniden Kurum ve Kolluk marifetiyle yöntemince belirlenerek bilgi ve görgülerine başvurulmalı, böylelikle iddianın somut ve inandırıcı bilgilere dayalı biçimde kanıtlanıp kanıtlanmadığı değerlendirilmelidir. (HGK 29.06.2005 gün ve 2005/21-409- 413, 23.12.2009 gün ve 2009/10-581-619, 10.02.2010 gün ve 2010/10-72-72, 21.09.2011 gün ve 2011/10-527– 552)
Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinde; 25.12.1962 doğumlu olan davacının, 01/09/1982 tarihinde, dava dışı 2.3508080193208 sicil sayılı “Emin Enderer” ünvanlı işyerinde işe başladığına ilişkin işe giriş bildirgesinin 10.09.1982 tarih ve 540267 varide no ile Kuruma intikal ettiği, işe giriş bildirgesi üzerinde yer alan imzanın davacıya aidiyeti hususunda yapılan grafolojik inceleme neticesi 02.07.2019 düzenlenme tarihli bilirkişi raporu ile “inceleme konusu işe giriş bildirgesindeki imzanın davacının eli ürünü olduğunu kabulünün uygun olacağının” belirtilmiş olduğu, anılan işyerinin sigortalı çalıştırmaya başladığı tarihin 01.04.1971 olduğu, Kanun kapsamından çıkış tarihinin 31.05.1998 olduğu, 30.03.2012 tarihinde iz-imha olduğu, anılan işverenliğe ait 1982/3,4. aylarına ait dönem bordrolarının Kuruma ibraz edilmediği, ilk işe giriş bildirgesi üzerinde yer alan 14116316 sicil numarasının Kuruma verildiği yıla ait serilerden olduğu, davacının bu sigorta sicil numarası ile hizmet cetvelinde prim ödeme gün sayısının 10.02.1998 tarihinde başladığı, duruşmalarda Kurum tarafından bildirilen komşu işyeri çalışanlarının beyanlarına başvurulduğu, dinlenilen kamu tanıklarının davacının çalışması hakkında bilgi sahibi olmadıklarını beyan ettikleri anlaşılmaktadır.
Eldeki davada, davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp araştırma genişletilerek, davacıya çalışmalarını bilebilecek nitelikte çalıştığı işyerine komşu olan uyuşmazlık konusu dönemin kayıtlı işverenleri ve çalışanlarını Hukuk Muhakemeleri Kanununun 31 inci maddesi kapsamında açıklattırmak, davacının bildireceği komşu işverenler ve çalışanlar tespit olunarak bunların duruşmalarda beyanlarını almak, gerektiğinde Sosyal Güvenlik Kurumu, zabıta, maliye, meslek odası aracılığı ve muhtarlık marifetiyle işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanları araştırılıp tespit edilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde bunların da yöntemince beyanlarını almak ve toplanan tüm delilleri birlikte değerlendirip sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir.
İlk Derece Mahkemesince, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi kararının HMK"nın 373/1. maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 23/09/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.