9. Hukuk Dairesi 2012/86 E. , 2014/4320 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA 4. İŞ MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/07/2011
NUMARASI : 2007/837-2011/559
DAVA :Davacı ve karşı davalı, prim ücreti, fazla mesai ücreti, ücret, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine, davalı ve karşı davacı ise ücret avansı alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, asıl davayı kısmen kabul etmiş karşı davanın ise reddine karar vermiştir.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A)Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, 27/03/2007 tarihli Mesul Müdürlük Sözleşmesi uyarınca davalı işyerinde mesul müdür ve doktor olarak 20/02/2007- 04/09/2007 tarihleri arasında çalıştığını, 29/08/2007 tarihinde izinli olduğunu ve 31/08/2007 tarihi itibari ile ile 10 günlük istirahat verildiğini, ancak 28/07/2007 tarihinde göreve gelmediği gerekçesi ile işveren tarafından iş sözleşmesinin 04/09/2007 tarihli ihtarname ile devamsızlık gerekçesi ile feshedildiğini, Ağustos 2007 ayına ait ücret, fazla çalışma ve %2 üzerinden prim, hafta ve genel tatil ücretlerinin ödenmediğini belirterek fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmak suretiyle 7.300,00 TL"nin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı ve karşı davacı vekili, davacının 15/03/2007 - 29/08/2007 tarihleri arasında çalıştığını, bu tarihten sonra izinsiz ve mazeretsiz işe gelmediğini, raporlu olsa dahi raporunu işyerine ibraz etmesi gerektiğini, süresinde raporunu sunmadığı için kendilerini bağlamayacağını, devamsızlıktan iş sözleşmesinin feshin haklı nedenle olduğunu, ihbar tazminatı isteyemeyeceğini kaldı ki davacının iddia ettiği gibi fazla çalışma ve tatil çalışmasının bulunmadığını, mevzuat gereğince davacı ile 15/3/2007 mesul müdürlük sözleşmesi yapıldığını, sağlık merkezinin 02/07/2007 tarihinde hasta kabul etmeye başladığını, fazla çalışmanın talep edilse dahi bu tarihten sonra istenebileceğini, davacının aylık ücretinin brüt 6.500,00 TL olduğunu ve 04/09/2007 fesih tarihine kadar 43.500,00 TL yatırıldığını, hatta 7.750,00 TL fazla ödendiğini, ücret avansı olarak yatırılan bu miktarın hukuki dayanağının bulunmadığını, ödeme tarihi olan 18/07/2007 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davacı ve karşı davalıdan tahsiline, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C)Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davacı ve karşı davalının 15/03/2007 - 29/08/2007 tarihleri arasında mesul müdür ve doktor olarak davalı işyerinde çalıştığı, 20/02/2007 tarihli sözleşmeye göre net 6.500,00 TL. + kendi cirosunun %2 "sinin aylık ücreti olduğu 15/03/2007 tarihli sözleşmede ise prim olmadığı ve haftanın 5 günü 08:30-17:30, Cumartesi günleri ise 08:30-13:30 saatleri arasında çalışmak üzere anlaşıldığı, davacının 29/08/2007 -04/09/2007 tarihleri arasında izinsiz ve mazeretsiz işe gelmediği gerekçesi ile iş sözleşmesinin devamsızlık nedeniyle 04/09/2007 tarihi itibarıyla feshedildiği, davacının 05/09/2007 tarihli ihtarname ile mesul müdürlük görevinden istifa ettiği, ücret fazla çalışma ve prim alacaklarının 10 için de ödenmesini istediği, dinlenen tanık beyanları ve protokol defterine göre davacının fazla çalışma yaptığı, hafta ve genel tatillerde çalıştığı gerekçesi ile rapor doğrultusunda prim alacağının ve karşı davanın reddine, diğer yönlerden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı süresi içerisinde taraf vekilleri temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Anayasanın 141 inci maddesi uyarınca, yargı kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerekir. Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297 nci maddesinde de hüküm altına alınmıştır. Anılan anayasal ve yasal düzenlemeler gereğince yargıcın, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kararda göstermesi zorunludur. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 26.05.2008 gün ve 2007/20517 Esas, 2008/12483 Karar sayılı ilamı).
Somut olayda mahkemenin gerekçeli kararında davacı iddiası ve davalı savunması özetlenmiş ve soyut olarak davacının fazla mesai yaptığı, hafta tatili ve genel tatillerde çalıştığı anlaşılmakla rapor doğrultusunda prim alacağının ve karşı davanıın reddine karar verildiği belirtilmiş ise de dosyada üç adet bilirkişi raporu olup hangi rapora hangi gerekçeyle itibar edildiği açıklanmadığı gibi, kabul ve reddilen alacakların kabul ve ret gerekçeleri de açıklanmamıştır.
Bu itibarla iddia ve savunmayı, delilleri değerlendirmeyen, Anayasa"nın ve yasanın aradığı anlamda gerekçe içermediği anlaşılan kararın bozulması gerekmiştir.
F)Sonuç:
Bozma nedenlerine göre sair hususların incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 12.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.