20. Hukuk Dairesi 2013/6053 E. , 2013/12301 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVALILAR : ... - ...
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Yörede 1968 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında ... İlçesi, ... Köyü, ... parsel sayılı 8656 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, Haziran 1298 tarih 33, 34, 35, 36 ve 37 numaralı tapu kayıtları ve 107 numaralı vergi kaydına dayanılarak ... ... ve ... ... adına tespit edilmiş olup; tespit malikleri arasında görülen dava sonucunda ... Tapulama mahkemesinin 1969/299 - 1970/70 sayılı kararı ile ½ hissesinin ... ..., ½ hissesinin ... ... adına tapuya tesciline karar verilmiş ve 24.07.1970 tarihinde bu kişiler adına tapuya tescil edilmiştir ve halen davalılar adına tapuda kayıtlıdır.
Davacı ..., ... İlçesi ... Köyü ... parsel sayılı 8656 m2 yüzölçümündeki taşınmazın tapuda davalılar adına kayıtlı olduğunu, yörede 1940 yılında yapılan ve kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde iken 1988 yılında 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması sonucu ... adına orman sınırları dışına çıkartılıp işlemin kesinleştiğini belirterek davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile ... adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesinde belirtilen on yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ... tarafından temyiz edilmekle, Dairenin 18/01/2010 gün 2009/19567-2010/65 sayılı kararı ile; [İncelenen dosya kapsamına, uzman orman ve fen bilirkişiler tarafından kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulamasına ait harita ve tutanaklar ile arazi kadastrosu paftasının uygulanması sonucu dava konusu taşınmazın 1940 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kaldığı, 31.12.2981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini yitirmesi nedeniyle ... adına orman sınırları dışına çıkartılma işleminin de kesinleştiği taşınmaz daha önce yapılan orman kadastro sınırları içinde olduğu halde, arazi kadastro ekiplerinin bu durumu gözönünde bulundurmadan, hata ile ikinci kere kadastrosunu yapıp yolsuz olarak sicil oluşturulmuşsa da, 766 sayılı Kanunun 46/2 ve 3402 sayılı Kanunun 22/1. maddeleri gereğince ikinci kadastronun yolsuz (T.M.Y.nın 1025. md.) ve bütün sonuçlarıyla hükümsüz olması nedeniyle malikine mülkiyet hakkı kazandırmayacağı ve T.M.Y.nın 1026. (E.M.K"nın 934. İsviçre MK"nın 976) maddesi gereğince sicilin hiç bir süreye bağlı kalmadan her zaman iptal edileceği, somut olayda 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesi hükümlerinin uygulanma olanağının da bulunmadığı, baştan beri yolsuz tescil niteliğinde oluşturulan sicil kaydının, davalılara hiç bir zaman mülkiyet hakkı kazandırmayacağı ve başlangıcından itibaren yolsuz ve geçersiz olan tapu kaydının iptaline ilişkin mahkeme kararının yenilik doğuran (inşai) mülkiyet hakkını sona erdiren bir hüküm olmayıp, mevcut durumu saptayıp hukuksallaştıran, açıklayıcı (izhari), başka bir anlatımla; sicilin oluştuğu tarihten itibaren mülkiyet hakkının doğmadığını, sicilin yolsuz ve geçersiz olduğunu belirleyen bir hüküm olduğu, bu tür kayıtlarda T.M.K."nın 1023 (E.M.K.931 İsviçre M.K.974) maddesindeki "iyi niyetle edinme" kuralının da uygulanamayacağı gözönünde bulundurularak arazi kadastrosundan önce yapılıp kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde bulunan ve daha sonra nitelik kaybı nedeniyle ... adına orman rejimi dışına çıkartılan taşınmazın tapu kaydının iptali ile 6831 sayılı Kanunun 4999 sayılı Kanun ile değişik 11/3. maddesi gereğince hali hazır niteliği ile kaydında “6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi gereğince orman rejimi dışına çıkartılan yer” belirtmesi de yapılarak ... adına tapuya tesciline karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu gibi hüküm kurulmasının usûl ve kanuna aykırı] olduğuna değinilerek bozulmuştur.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalıp nitelik kaybı nedeniyle ... adına orman rejimi dışına çıkartılan taşınmazın tapu kaydının iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1940 yılında 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan ve kesinleşen orman kadastrosunda, dava konusu taşınmaz orman sınırları içinde bırakılmış, 1988 yılında yapılan ve kesinleşen aplikasyon ve 2/B madde uygulaması sonucu ... adına orman rejimi dışına çıkartılmış, 1968 yılında yapılan arazi kadastrosunda ise taşınmazın, daha önce yapılan orman kadastrosu sınırları içinde olduğu gözönünde bulundurulmadan, hata ile ikinci kere kadastrosu yapılarak kişiler adlarına özel mülk olarak tesbit ve yolsuz olarak tescil edilmiştir.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre, tapulu 2/B alanlarına ilişkin olarak 6292 sayılı Kanunun 7. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde; "tapu ve kadastro veya imar mevzuatına göre ilgilileri adına oluşturulan ve tapuda halen kişiler adına kayıtlı olan taşınmazlardan ... adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/A veya 2/B belirtmesi bulunan veya konulan taşınmazların tapu kayıtları bedel alınmaksızın geçerli kabul edilir ve tapu kütüklerindeki 2/A veya 2/B belirtmeleri terkin edilerek tescilleri aynen devam eder, aynı gerekçeyle bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılmaz, açılan davalardan vazgeçilir, açılan davalar sonucunda tapularının iptaliyle ... adına tesciline karar verilen, kesinleşen ve tapuda henüz infaz edilmeyen taşınmazlar hakkında da aynı şekilde işlem yapılır. Ancak, bu kararlardan infaz edilerek tapuda ... adına tescil edilen taşınmazlar ise, ilgilileri tarafından bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde idareye başvurulması hâlinde, bedelsiz olarak önceki kayıt maliklerine veya kanunî mirasçılarına iade edilir." hükümlerinin yer aldığı, somut olayda; ... tapuda gerçek kişi adına kayıtlı olan taşınmazın 2/B madde kapsamında kalması nedeniyle tapu kaydının iptalini istediğine göre 6292 sayılı Kanunun 7/1-a maddesinin uygulanacağı ve buna göre; Hazinenin açılan davadan vazgeçmiş sayılacağının kanunun âmir hükmü gereği olduğu, buradaki vazgeçmenin, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 307. maddesi ve devamında düzenlenen teknik anlamda bir "davadan feragat" olmayıp, kanundan kaynaklanan ve davalının rıza ve muvafakatının da aranmadığı kendine özgü (davanın geri alınması niteliğinde) bir vazgeçme olduğu, bu nedenle mahkemece, davacının 6292 sayılı Kanun gereğince davadan vazgeçmiş sayılmasına karar verilmesi gerekirken, davanın reddine karar verilmiş olması ve 6292 sayılı Kanun hükümleri uyarınca sonuçlandırılan davada, yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılması ve taraflar leh ve aleyhine vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerekirken, davalı lehine 1320.-TL vekâlet ücretine hükmedilmesi doğru değil ise de, bu yanılgıların giderilmesi hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple, hükmün birinci bendinde yazılı "davacının davasının reddine" ibaresi hükümden çıkarılarak, yerine "Hazinenin 6292 sayılı Kanun gereğince davadan vazgeçmiş sayılmasına" cümlesi ile hükmün vekâlet ücretine ilişkin üçüncü bendinin kaldırılarak, yerine "3- Her iki taraf leh ve aleyhine vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına" cümlesinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla H.U.M.K.’nun 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu haliyle ONANMASINA 26/12/2013 tarihinde oy birliği ile karar verildi.