11. Hukuk Dairesi 2019/1735 E. , 2019/3874 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 14. HUKUK DAİRESİ (İLK DERECE MAHKEMESİ SIFATIYLA )
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasındaki davada Sigorta Tahkim Komisyonu Hakem Heyeti"nce verilen 06.07.2018 gün ve 2018/1sayılı karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, saklanmak üzere tevdi edildiği (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla) İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi"nin 2018/4 Esas 2019/1 sayılı kararın davalı vekili tarafından temyiz incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmiş olup, 6100 sayılı Kanun"un 369. maddesi gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle, dosya için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasında yatırım hesabı sözleşmesi, repo ve ters repo çerçeve anlaşması ve kredili menkul kıymet işlemleri çerçeve sözleşmesi imzalandığını, anılan sözleşmeler çerçevesinde davalı adına açılan hesaptan işlemler yapıldığını, davalının kendisine ait hesaptan emri ve bilgisi dışında işlem yapıldığını bu nedenle zarara uğradığı iddiasıyla ve taraflar arasındaki sözleşmede yer alan tahkim şartı uyarınca hakem heyetine başvuruda bulunduğunu, hakem heyetince yapılan yargılama neticesinde, dosya kapsamındaki deliller ve bilirkişi raporu dikkate alınmayarak davanın kabulüne karar verildiğini, davalının, hesabında yapılan tüm işlemlerinin kendisinin bilgisi dahilinde yapılmasına rağmen zarar oluşunca bu işlemlerin bilgisi dahilinde yapılmadığını iddia etmesinin dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu, davalının dürüstlük kurallarına aykırı davranışına rağmen davanın kabulüne karar verilmesinin kamu düzenine aykırılık teşkil ettiğini, hakem heyetinin yargılamayı HMK’nın 427/1. maddesinde öngörülen 1 yıllık süre içeresinde tamamlayamadığını ileri sürerek, davaya konu hakem heyeti kararının iptalini istemiştir.
Davalı vekili, yargılama sürecinde her iki tarafça da tahkim süresinin uzatılması hususunda muvafakat verildiğini, vaki muvafakate rağmen tahkim yargılamasının süresinde yapılmadığının bir iptal sebebi olarak ileri sürülmesinin dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu, hakem heyeti kararının iptali davalarında HMK’nın 439. maddesinde tahdidi olarak sayılan hususlar dahilinde inceleme yapılabileceğini, davacı yanca ileri sürülen iptal sebeplerinin anılan maddede sayılan sebepler kapsamında olmayıp, uyuşmazlığın esasına ilişkin olduğunu, bu nedenle işbu dava bakımından itibar edilemez nitelikte olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İstinaf mahkemesince ilk derece mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılama sonucunda, taraflar arasında akdedilen sözleşmelerde yer alan tahkim şartına göre, hakemlerin ilk toplantı tarihlerini izleyen otuz gün içinde karar vereceği, bu sürenin tarafların anlaşmasıyla uzatılabileceği, hakem heyetinin 30 günlük süre içerisinde yargılamayı tamamlayamadığı, hakem heyetince, tahkim süresinin 1 yıl olarak kabul edilerek, 24.03.2017 tarihinde yapılan toplantıda bu süre içerisinde yargılamanın tamamlanamayacağı, sürenin uzatılması konusunda anlaşabileceklerinin taraflara hatırlamasına karar verildiği, bunun üzerine davalı vekilinin 11.04.2017 tarihli e-posta ile gönderdiği dilekçesinde tahkim süresinin makul bir süre uzatılmasına muvafakat ettiğini bildirdiği, aynı şekilde davacı şirketçe de bu hususta muvafakat verildiği, her iki taraf vekillerinin de tahkim süresinin uzatılmasına ilişkin dilekçe verdikleri, ancak uzatma süresini göstermedikleri, sürenin belli bir tarihe kadar uzatılmasına dair birlikte imzaladıkları bir belge bulunmadığı, akabinde yargılamaya devam olunduğu ve nihai kararın 06.07.2018 tarihinde verildiği, tahkim süresi tarafların anlaşmasıyla uzatılabilir ise de, bu uzatmanın belirli bir süreye bağlanmış olması gerektiği, aksi takdirde uzatma anlaşmasının geçersiz olacağı, hakemlerin kararını tahkim süresi içinde vermeleri gerektiği, bu hususun kamu düzenine ilişkin olup mahkeme tarafından da resen dikkate alınacağı, somut olayda, hakem heyetince 30 günlük tahkim süresi içerisinde karar verilmediği gibi, tahkim süresinin HMK’nın 427. maddesinde belirtilen 1 yıllık süre olduğu kabul edilse bile bu süre içerisinde dahi karar verilmediği, tarafların sürenin uzatılmasına dair dilekçelerinde sürenin ne kadar uzatıldığını bildirmemeleri karşısında da usulüne uygun bir süre uzatım anlaşmasından bahsedilemeyeceği gerekçesiyle, davanın kabulüne, davaya konu hakem heyeti kararının iptaline karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince ilk derece mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılama ve HMK’nın hakem kararlarının iptaline ilişkin 439. maddesi hükmü gözetildiğinde, verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın ONANMASINA, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 20/05/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.