(Kapatılan)20. Hukuk Dairesi 2013/3968 E. , 2013/12274 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı .... 30.05.2001 tarihli dilekçesi ile; 30.6.1939 tarih ve 24 noda kayıtlı tapu kaydının maliki olduğunu, tapu kaydı hudutları içerisinde taşınmazın kullanılan alanını 105.500 m2 olduğunu, tapu kayıt miktarının ise 22975 m2 olduğunu ve tapunun hudutlarında okunan kişilerin tedavül nedeniyle değiştiğini iddia ederek, tapu kaydının güncel hudutları içinde, taşınmazının gerçek yüzölçümü ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne ve tapu kaydının yüzölçümünün bilirkişi rapor ve krokisinde belirtildiği gibi 93329 m2 olarak tashihine ve aynı krokiye göre çap altına alınmasına karar verilmiş, davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 2004/1281 E. - 2004/4655 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; " davalı taşınmazın çevresinde su setleri bulunduğu halde DSİ davada taraf yapılmamıştır. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu ve genel arazi kadastro işleminin yapılıp yapılmadığı araştırılmamıştır. O halde, mahkemece DSİ davaya dahil edilerek, yörede yapılan kadastro işlemleri araştırılıp varsa bunlara ilişkin belge ve haritalar getirtilmeli, usûlünce orman araştırması yapılamalı, tapu kaydının sınırları değişir nitelikte olduğundan, zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olup olmadığının belirlenerek sonucuna göre bir hüküm kurulması " gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, yargılama sırasında, kadastro müdürlüğünce, 163 ada 1 ilâ 8, 137 ada 1 ilâ 8, 140 ada 6 ilâ 12 ve 14 nolu parsellere ait tutanakların gönderildiği ve yapılan incelemede davaya konu taşınmaz hakkında tutanak düzenlendiği gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verilerek, dava kadastro mahkemesine devredilmiştir. Mahkemece, tutanakları kesinleştirilen ve görevsizlik kararında belirtilen 163 ada 1 ilâ 8, 137 ada 1 ilâ 7, 140 ada 6 ilâ 9 ve 11, 12 nolu parselerin tutanakları davalı şerhi ile istenerek yargılamaya devam olunmuştur. Davacı vekili, 140 ada 6, 7, 8, 9, 11 ve 12, 137 ada 1, 3, 4, 5 ve 7, 163 ada 1 ilâ 8 ile mahkemenin 2005/350 E. sırasında kayıtlı davada 139 ada 22 ve 140 ada 10 nolu parsellere yönelik davadan feragatini içeren dilekçe vermiş, mahkemece bu parseller yönünden davalar tefrik edilip ayrı esaslara kaydedilerek yargılamaya devam olunmuştur. 163 ada 7 nolu parsel yönünden dava bu esasa kaydedilerek yapılan yargılama sonunda, davacı ... mirasçılarının davalarının feragat nedeniyle reddine, usûlsüz yapılan tescil işleminin iptaline, 163 ada 7 nolu parselin tesbit gibi tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davada taraf olarak gösterilmeyen Hazine tarafından, haricen kararın öğrenilmesi ile esasa yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava, Asliye Hukuk Mahkemesinde gerçek kişiler, Hazine, Orman Yönetimi ve Köy Tüzel Kişiliği aleyhine açılan mesaha tashihi davası devam ederken yöreye kadastro girmesi sonucu taşınmazlar hakkında tutanak düzenlenmesi nedeniyle kadastro tesbitine itiraz niteliğinde olup, davanın bu özelliği itibariyle Asliye Hukuk Mahkemesindeki davada davalı
olarak gösterilenlerin tefrik sonrası oluşan dosyalarda da davalı olarak gösterilmesi gerekli olup, bu husus yerine getirilmeden, taraf teşkili sağlanmadan işin esası hakkında hüküm kurulması doğru değildir.
Şöyle ki; kadastro mahkemesince dava nedeniyle malik haneleri açık olarak değerlendirilmesi gereken parsellerin tutanak asılları getirtilerek yapılan yargılama sırasında, davacı gerçek kişinin 163 ada 7 nolu parsele yönelik açtığı davadan feragat ettiği gerekçesiyle, bu parsel yönünden tefrik kararı verilerek, davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiş ise de, bu tür davalarda Hazine davaya dahil edilip, 3402 sayılı Kanunun 30/2. maddesi gereğince re"sen araştırma yapılarak taşınmazların hukukî durumunun belirlenmesi gerekir. Bu kapsamda, çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığı araştırılarak, orman sayılmayan yerlerden olduğunun anlaşılması halinde, bu kez kişi yararına zilyetlik koşullarının oluşup oluşmadığı, 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde düzenlenen kısıtlamaların aşılıp aşılmadığı da araştırılarak sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle; Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 26/12/2013 günü oy birliği ile karar verildi.