Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/2102
Karar No: 2019/3873

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2018/2102 Esas 2019/3873 Karar Sayılı İlamı

Özet:


İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi, bir davada, taraflar arasında imzalanan protokolün tarafları bağlayacağını ve bu nedenle davacının 2005-2008 yıllarına ilişkin komisyon alacaklarına yönelik talebinin yerinde olmadığına hükmetmiştir. Ayrıca davacının iddia ettiği kazanç kaybı talebinin de yerinde görülmemesi gerektiği vurgulanmıştır. Karar, temyiz eden tarafın isteği üzerine incelenmiş ve hüküm, usul ve yasaya uygun bulunarak onanmıştır. Kanun maddeleri açıklanmamıştır.
11. Hukuk Dairesi         2018/2102 E.  ,  2019/3873 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ

    TÜRK MİLLETİ ADINA


    Taraflar arasında görülen davada İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 21/02/2017 tarih ve 2015/564 E. - 2017/172 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nce verilen 21/02/2018 tarih ve 2017/802-2018/114 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili asıl davada, taraflar arasında 1989 ve 2001 yıllarında akdedilmiş olan 2 ayrı acentelik sözleşmesi bulunduğunu, anılan sözleşmelerle, müvekkilinin aracılık ettiği sağlık sigorta poliçeleri bakımından komisyon oranının %10 olarak belirlendiğini ve 2005 yılına kadar da komisyon ödemesinin bu oran üzerinden yapıldığını, davalı yanın 2005 yılından itibaren gerekçe göstermeksizin sözleşmeyle belirlenen tutarın altında ödeme yaptığını, bu hususta koymuş oldukları ihtirazı kayıtların ve ihtarların davalı yanca dikkate alınmadığını, ayrıca davalı yanın dürüstlük kurullarına aykırı davranışları sebebiyle dava dışı bir firmayla akdedilecek pilot lisans kaybı, ferdi kaza ve sağlık sigorta poliçelerinin de akdedilemediğini, müvekkilinin bu nedenle bu sözleşmelerin akdedilmesi halinde hak kazanacağı komisyon tutarlarından mahrum kaldığı gibi, müşteri ve ciro kaybı yaşayarak kazanç kaybına da uğradığını ileri sürerek, 2005 ila 2007 yıllarına ilişkin eksik ödenen komisyon alacağının şimdilik 9.000,00 TL’sinin ve müvekkilinin uğradığı kazanç kaybına karşılık olarak şimdilik 1.000,00 TL’nın davalıdan tahsilini istemiştir.
    Davacı vekili birleşen davada, asıl davadaki gerekçelerle 2005 ila 2007 tarihlerinde düzenlenen sağlık sigorta poliçeleri bakımından eksik ödendiğini ileri sürdüğü 219.313,79 TL komisyon alacağının ihtarname tarihinden işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
    Davalı vekili asıl ve birleşen davalarda, talebin zamanaşımına uğradığını, taraflar arasında 01.03.2010 tarihinde imzalanan protokol ile taraflar arasındaki alacak borç ilişkisinin kesinleştirildiğini, davacının bu protokolle 31.10.2010 tarihi itibarıyla 179.773,25 TL borcu bulunduğunu kabul ederek, prokolden önceki tarihlere ilişkin davacı yandan bir alacağının kalmadığını ikrar ettiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
    İlk derece mahkemesince, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacının doğmuş ücret hakkının kendisine ödendiği, doğmuş olup da ödenmemiş ücret hakkının bulunmadığı, sözleşmenin feshi halinde istenebilecek kâr kaybı yahut kazanç kaybı şeklindeki tazminat taleplerinin gerçekleşmesi bakımından öncelikle sözleşmenin acente tarafından haklı bir sebeple feshedilmiş olması yahut müvekkil sigorta şirketi tarafından haklı bir sebep olmaksızın sözleşmenin feshedilmiş olmasının gerektiği, ayrıca acentenin sözleşmenin sona ermesinde bir kusurunun bulunmamasının gerekli olduğu bu nedenle bu yöndeki tazminat talebinin de yerinde görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
    İstinaf mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, taraflar arasında imzalanan ve davacının da kabulünde olan 01/03/2010 tarihli protokole göre, davacı acentenin 31/01/2010 tarihi itibariyle davalı şirkete aralarındaki acente ilişkisi kapsamında cari hesap borç bakiyesinin 179.773,25 TL olduğunu kabul ettiği, işbu protokolün davacı yanca delil olarak dayanılan mail yazışmaları ve itirazı kayıt konulduğu ileri sürülen mutabakat yazışmalarından sonraki tarihli olduğu, ayrıca, davacının komisyon alacak istemine konu ettiği 2005-2008 yıllarından da daha sonraki tarihte imzalandığı, tacirler arasında imzalandığı anlaşılan protokolün tarafları bağlayacağı, bu itibarla, davacının gerek asıl gerekse birleşen davada talep ettiği taraflar arasındaki söz edilen protokol tarihinden eski tarihli olan 2005-2008 yıllarına ilişkin komisyon alacaklarına yönelik talebin yerinde olmadığı, davacı, davalı ... tarafından bir kısım sigorta poliçelerin yenilenmemesinden ötürü kazanç kaybına uğradığını iddia etmişse de, davalı ... şirketinin hasar ve risk durumunu değerlendirerek belirleyeceği prim ve şartlar dahilinde sigorta poliçesi yapıp yapmama hususunda takdir hakkına sahip olduğu, davacının ileri sürdüğü ferdi kaza, lisans kaybı ve sağlık sigorta poliçelerinin zorunlu sigorta poliçeleri de olmadığı dikkate alındığında, davalı ... tarafından yenilenmediği ileri sürülen poliçelerden ötürü kazanç kaybı talebinin de yerinde görülmediği, bu itibarla, davacı yanca istinaf nedeni yapıldığı üzere, ticari defterlere delil olarak dayanılmasına ve delil sözleşmemesi bulunmamasına rağmen, defterler üzerinde inceleme yapılmaksızın hüküm tesisi doğru değil ise de, bu hususun incelenen kararın sonucuna göre etkili görülmediğinden bu hususun kararın kaldırılmasına gerekçe yapılmadığı, ilk derece mahkemesince belirtilen gerekçelerle davanın reddi gerekirken aksi gerekçelerle davanın reddine karar verilmesinin doğru görülmediği gerekçesiyle, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ve yeniden hüküm kurulması suretiyle, davanın kararda belirtilen sebeplerle reddine karar verilmiştir.
    Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
    İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK"nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK"nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 52,90 TL temyiz ilam harcının temyiz eden asıl ve birleşen davada davacıdan alınmasına, 20/05/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.










    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi