10. Hukuk Dairesi 2015/14553 E. , 2015/14776 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Asliye Hukuk(İş) Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 79/10. ve 5510 sayılı Yasanın 86/9. maddeleri olup bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu açıktır. Bu çerçevede, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re"sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
İnceleme konusu davada; davacı, davalı işyerinde 1992-1993 yılları arasında geçici mevsimlik işçi olarak çalıştığının tespitini talep etmiştir. Mahkeme, davacının 1992-1993 tarihleri arasında ... ... Müdürlüğü"nde 1992 yılında 7 ay, 1993 yılında 7 ay olmak üzere o dönemde uygulanan asgari ücretle hizmet sözleşmesiyle toplam 14 ay 420 gün çalıştığının tespitine dair hüküm tesis edilmiştir.
Öncelikle Mahkemece, kabul edilen hizmet süreleri açık olarak belirtilmeyerek hükmün infazında tereddüte mahal verilmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesinin (2). fıkrasında, “hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” hükmü öngörülmüştür. hükümlerin çelişkiden uzak ve infaza elverişli olması kamu düzeniyle ilgili olup, hükmü temyiz etmeyen yönünden sonuç doğurması gerekeceği de gözetilerek, gerçeğe ve hukuka uygun bir karar verilmesi gerekir. Mahkemece, kabul edilen sürelerin başlangıç ve bitiş tarihleri ile süresinin açıkça belirlenerek hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde infazda tereddüt oluşturacak şekilde hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.
Diğer taraftan, gerekçeli kararda davacının 1992-1993 yıllarında her yıl 7 ay olmak üzere mevsimlik işçi olarak çalıştığı, çalıştığı dönem boyunca Mart ayının başında iş başı yapıp Kasım ayının sonunda işine ara verildiği tespit olunmuş ise de, belirtilen aylar arasındaki sürenin 7 aydan fazla olduğu dikkate alınmalı, talep konusu döneme ilişkin ücret tediye bordrolarındaki bildirilen çalışmalar ve süreleri irdelenmeli, ayrıca davalı ... Başkanlığı tarafından bildirilen davacının aynı dönemde 5434 sayılı Kanuna tabi olarak geçen hizmetlerinin varlığı gözetilerek çalışmanın hangi tarihte başlayıp, hangi tarihte sona erdiği saptanmalı, sigortalının kayıtlarda gözükmeyen çalışmalarının hangi nedenlerle kayıtlara geçmediği ya da bildirim dışı kaldığı hususu gereğince tespit edilmeli, 1992/3. dönem ücret tediye bordrosunda ..."a ait çalışmaların bildirildiği dikkate alınarak soyadı farklılığı araştırılmalı, söz konusu çalışmaların davacıya ait olup olmadığı belirlenmeli ve gerekli tüm soruşturma yapılarak uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip, deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek, davacının çalıştığı iddia edilen süreler tereddütsüz belirlenerek, varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 14.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.