Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun:“Muhatabın muvakkaten başka yere gitmesi” başlıklı -19/3/2003 tarihli ve 4829 sayılı Kanunla değişik- 20. maddesi ; “13, 14, 16, 17 ve 18 inci maddelerde yazılı şahıslar, kendisine tebliğ yapılacak kimsenin muvakkaten başka yere gittiğini belirtirlerse; keyfiyet ve beyanda bulunanın adı ve soyadı tebliğ mazbatasına yazılarak altı beyan yapan tarafından imzalanır ve tebliğ memuru tebliğ evrakını bu kişilere verir. Bu kişiler tebliğ evrakını kabule mecburdurlar. Kendisine tebliğ yapılacak kimsenin muvakkaten başka bir yere gittiğini belirten kimse, beyanını imzadan imtina ederse, tebliğ eden bu beyanı şerh ve imza eder. Bu durumda ve tebliğ evrakının kabulden çekinme halinde tebligat, 21 inci maddeye göre yapılır. Bu maddeye göre yapılacak tebligatlarda tebliğ, tebliğ evrakının 13, 14, 16, 17 ve 18 inci maddelerle yazılı kişilere verildiği tarihte veya ihbarname kapıya yapıştırılmışsa bu tarihten itibaren onbeş gün sonra yapılmış sayılır.” hükmünü içermektedir.
Maddede atıfta bulunulan 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun “Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina” başlıklı 21. maddesinde; “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memuruna imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.” hükmü yer almaktadır. Madde bu haliyle iki hali birlikte düzenlemiştir. Bunlardan ilki “adreste bulunmama”, diğeri ise “tebellüğden imtina”dır. İmzadan imtina nedeniyle 7201 Sayılı Kanun’un 21.maddesine göre tebligat yapılması halinde Tebligat Tüzüğü’nün 28.maddesinin uygulama yeri yoktur.
“Belli bir yerde veya evde meslek ve sanat icrası” başlıklı 17. maddesinde de; “Belli bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenler, o yerde bulunmadıkları takdirde tebliğ aynı yerdeki daimi memur veya müstahdemlerinden birine, meslek veya sanatını evinde icra edenlerin memur ve müstahdemlerinden biri bulunmadığı takdirde aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır. ” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda: ödeme emrinin tebliğine ilişkin tebligat parçasında aynen gösterilen adreste bulunan ve muhatabın işçisi olduğunu beyan eden ve imzadan imtina eden işçinin beyanına göre muhatap çarşıda olduğundan evrakın mahalle muhtarına tebliğ edilip, 2 nolu ihbar kağıdının kapıya yapıştırıldığı, keyfiyetin isim ve imza vermeyen işiçisine haber verildiği açıklamasının yer aldığı görülmüştür.
Tebliğ işlemindeki bu açıklama; adreste muhatabın bulunmaması nedeniyle tebligatın, 7201 sayılı Kanunun 17. maddesinde sayılan ve tebliğ sırasında adreste hazır bulunan daimi işçisine yapılmak istendiğini, ancak adı geçenin imzadan ve tebellüğden imtina nedeniyle aynı Kanunun 20. maddesinde yapılan atıfla yine aynı Kanunun 21. maddesine göre tamamlandığını göstermektedir. Bu nedenle Tebligat Tüzüğü’nün 28.maddesinin uygulanması gerekmez. Öte yandan ismini vermekten ve imzadan imtinadan anlaşılması gereken tebellüğden imtina olup, tebliğ memurunun tebligat parçasına adreste bulunanın ismini vermekten imtina ettiğini açıklamış olması 7201 sayılı Tebligat Kanununun 21.maddesinde düzenlenen tebellüğden imtina edildiği sonucunu doğurur. Yapılan tebliğ işlemi bu haliyle yukarıda açıklanan yasa hükümlerine ve usulüne uygundur.
Tebligat, 7201 sayılı Kanunun 20. maddesine göre değil, açıklandığı şekilde 21. maddesine göre yapıldığına ve bu maddede de tebliğ tarihi “İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih” olarak düzenlendiğine göre, ödeme emri tebliğ tarihinin, ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih olan 14.09.2009 olduğunun kabulü gerekir. (Hukuk Genel Kurulu’nun 02.02.2005 tarih ve 2005/12-21 esas, 2005/4 karar sayılı kararı)
Açıklanan nedenlerle mahkemece şikayetin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
Ancak, 7201 sayılı Tebligat Kanununun 23. maddesinin 19.3.2003 gün ve 4829 sayılı Kanunla yapılan değişik 8. bendi gereğince "tebliğ evrakı kime tebliğ edilmişse onun imzası ile tebliğ memurunun adı, soyadı ve imzası" tebliğ evrakında bulunması zorunlu unsurlardandır.(Hukuk Genel Kurulu’nun 08.10.2008 tarih ve 2008/12-536 esas, 2008/574 karar)
Somut olayda borçluya ödeme emri tebliğine ilişkin tebligat evrakının incelenmesinde, tebliğ memurunun ad ve soyadının yazılı olmadığı görülmekte olup, bu hali ile tebliğ işlemi usulsüzdür.
O halde mahkemece şikayetin kabulü yönünde verilen karar sonucu itibari ile doğru olduğundan, kararın onanması gerekmiştir.
SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle sonucu doğru mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.’nun 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA), 17.15.TL onama harcı alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 21.09.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.