Esas No: 2015/3052
Karar No: 2017/607
Karar Tarihi: 05.04.2017
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2015/3052 Esas 2017/607 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Taraflar arasındaki “yol ücreti alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Tunceli Asliye Hukuk Mahkemesi (İş Mahkemesi Sıfatıyla) davanın reddine dair verilen 28.05.2014 gün ve 2014/175 E., 2014/538 K. sayılı kararın temyizen incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 16.12.2014 gün ve 2014/33608 E, 2014/35800 K. sayılı kararı ile;
(…Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, asıl işveren olan davalı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ait işyerinde değişen alt işverenlere bağlı olarak çalıştığını, aylık ücretine ek olarak ödenen yol ücretinin, 2008-2011 yıllarında günlük 4.00 TL, 2012 yılında 6,00 TL olarak belirlendiğini, ancak 2013 yılında yapılan ihale sonrasında yol ücretinin 3,50 TL, 2014 yılında ise 3,00 TL düşürüldüğünü, çalışma şartlarında esaslı değişiklik niteliğinde olan bu uygulamaya onay vermediğini ileri sürerek, 2013 yılı Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım, Aralık ayları ile 2014 yılı Ocak ayına ilişkin olarak ödenmeyen yol ücreti fark alacağının tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, Bakanlık Strateji Geliştirme Başkanlığının 25.09.2012 tarih 2012/21 sayılı Genelgesi ile hizmet alım yolu ile çalışan personele ödenecek yol bedeli için ilgili ilin piyasa rayiç bedelinin dikkate alınacağının düzenlendiği, davacıya rayiç yol bedeline uygun ödeme yapıldığını, ilgili ihalenini yapılacak tüm ödemeler dahil olmak üzere birim fiyat üzerinden gerçekleştirdiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davacı işçinin kendisine yol ücreti olarak ödenen brüt 3 TL"yi kabul etmediğini ilk öğrenme tarihinden itibaren 6 günlük süre içerisinde yazılı olarak bildirmediği ve bu sürenin geçmesinden sonra da işyerinde çalışmaya devam ederek 2013 yılına ait değişikliği zımnen kabul ettiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı ve davalı taraflar temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacının temyiz itirazları yönünden, taraflar arasında uyuşmazlık konusu, çalışma şartlarında işçi aleyhine esaslı değişiklik olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
İş ilişkisinden kaynaklanan ve işin yerine getirilmesinde tabi olunan hak ve borçların tümü, çalışma şartları olarak değerlendirilmelidir.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 22. maddesindeki, “İşveren, iş sözleşmesiyle veya iş sözleşmesinin eki niteliğindeki personel yönetmeliği ve benzeri kaynaklar ya da işyeri uygulamasıyla oluşan çalışma koşullarında esaslı bir değişikliği ancak durumu işçiye yazılı olarak bildirmek suretiyle yapabilir. Bu şekle uygun olarak yapılmayan ve işçi tarafından altı işgünü içinde yazılı olarak kabul edilmeyen değişiklikler işçiyi bağlamaz. İşçi değişiklik önerisini bu süre içinde kabul etmezse, işveren değişikliğin geçerli bir nedene dayandığını veya fesih için başka bir geçerli nedenin bulunduğunu yazılı olarak açıklamak ve bildirim süresine uymak suretiyle iş sözleşmesini feshedebilir. İşçi bu durumda 17 ila 21 inci madde hükümlerine göre dava açabilir " şeklindeki düzenleme, çalışma şartlarındaki değişikliğin kanuni dayanağını oluşturur.
Sözü edilen 22. maddenin yanı sıra Anayasa, kanunlar, toplu ya da bireysel iş sözleşmesi, personel yönetmeliği ve benzeri kaynaklar ile işyeri uygulamasından doğan işçi ve işveren ilişkilerinin bütünü, çalışma şartları olarak değerlendirilmelidir.
İş sözleşmesinin esaslı unsurları olan işçinin iş görme borcu ile bunun karşılığında işverenin ücret ödeme borcu, çalışma şartlarının en önemlileridir. Bundan başka, işin nerede ve ne zaman görüleceği, işyerindeki çalışma süreleri, yıllık izin süreleri, ödenecek ücretin ekleri, ara dinlenmesi, evlenme, doğum, öğrenim, gıda, maluliyet ve ölüm yardımı gibi sosyal yardımlar da çalışma şartları arasında yerini alır.
Çalışma şartlarındaki değişiklik, işverenin yönetim hakkı ile doğrudan ilgilidir. İşveren işyerinin kârlılığı, verimliliği noktasında işin yürütümü için gerekli tedbirleri alır. İş görme ediminin yerine getirilmesinin şeklini, zamanını ve hizmetin niteliğini işveren belirler. İşverenin yönetim hakkı, taraflar arasındaki iş sözleşmesi ya da işyerinde uygulanan toplu iş sözleşmesinde açıkça düzenlenmeyen boşluklarda uygulama alanı bulur.
4857 sayılı Kanun"un 22. maddesinin ikinci fıkrasında, çalışma şartlarının, tarafların karşılıklı uzlaşmaları ile değiştirilmesinin her zaman mümkün olduğu kurala bağlanmıştır. Çalışma şartlarında değişiklik konusunda işçinin rızasının yazılı alınması kanun gereğidir. Aynı zamanda işverence değişiklik teklifinin de yazılı olarak yapılması gerekir. İşçi çalışma şartlarında yapılmak istenen değişikliği usulüne uygun biçimde yazılı olarak ve süresi içinde kabul ettiğinde, değişiklik sözleşmesi kurulmuş olur. İşçinin değişikliği kabulü, sadece bu işlem yönünden geçerlidir. Bir başka anlatımla işveren işçinin bir kez vermiş olduğu değişiklik kabulünü, daha sonraki dönemlerde başka değişiklikler için kullanamaz.
İşçinin değişikliği kabul yazısının işverene ulaşma anına kadar bu değişiklikten vazgeçmesi mümkündür. Yapılan değişiklik önerisi, altı iş günü içinde işçi tarafından yazılı olarak kabul edilmediği sürece işçiyi bağlamaz.
İşçi çalışma şartlarında esaslı değişikliği kabul etmez ve iş yerinde çalışmaya devam edilirse, değişiklik gerçekleşmemiş ve sözleşme eski şartlarla devam ediyor sayılır.
Somut olayda, dosya içerisine ibraz edilen ücret bordrolarının incelenmesinde davacıya 2008-2011 yılları arasında günlük 4,00 TL, 2012 yılında ise günlük 6,00 TL yol ücreti ödendiği, 2013 yılı itibari ile yol ücretinin günlük 3,00 TL"ye düşürüldüğü sabittir. Dosya içerisinde mevcut olan ve 2013 yılı hizmet alım sözleşmesinin eki niteliğinde bulunan teknik şartnamede her ne kadar yol ücretinin günlük 3,00 TL olarak ödeneceği belirtilmiş ise de, davacı işçi ile işveren arasında ücretinin her yıl değişen teknik şartnamelerde belirlenen miktarlara göre ödeneceği yönünde hüküm içeren bir iş sözleşmesi imzalanmadığı gibi, 2013 yılı itibari ile yol ücretinin 3,00 TL olduğunu belirtilir şekilde düzenlenmiş ve davacı tarafından da imzalanmış bir iş sözleşmesi de bulunmamaktadır. Davalı işveren tarafından çalışma şartlarında yapılan değişikliğin işçiye yazılı olarak bildirildiğini gösterir başka bir delil de dosyaya sunulmamıştır .
Yukarıda da izah edildiği üzere, 4857 sayılı Kanun"un 22. maddesinde işverenin iş sözleşmesiyle veya iş sözleşmesinin eki niteliğindeki personel yönetmeliği ve benzeri kaynaklar ya da iş yeri uygulamasıyla oluşan çalışma şartlarında esaslı bir değişikliği ancak durumu işçiye yazılı olarak bildirmek suretiyle yapabileceği ve bu şekle uygun olarak yapılmayan değişikliklerin işçiyi bağlamayacağı düzenlendiğinden, davacının çalışma şartlarında ki esaslı değişikliği zımni olarak kabul ettiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi isabetsizdir.
3-Davalının temyiz itirazları yönünden ise, kabule göre davanın reddine karar verildiği halde davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, belirlenen vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine şekilde hüküm kurulması hatalıdır....)
gerekçesiyle karar oyçokluğuyla bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı Bakanlığa bağlı TOKİ Huzurevi Müdürlüğünde alt işverenler nezdinde çalıştığını, 2012 yılında yol ücreti 6,00 TL olarak ödenirken, 2013 yılında 3,5 TL, 2014 yılında ise 4,00 TL olarak ödendiğini, bu durumun hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek eksik ödenen yol ücreti alacağının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Bakanlık vekili ulaşım bedeli ile ilgili piyasa rayiç bedelini tespit etmek için araştırma yapıldığını, işçilerin ücretlerinin yüklenici firma tarafından ödendiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davacının, yeni yol ücretini kabul etmediğini kendisine ödenmesinden itibaren 6 iş günü içerisinde yazılı olarak bildirmediği, bu sürenin geçmesinden sonra işyerinde çalışmaya devam ettiği ve 2013 yılına ait değişikliği zımnen kabul ettiği, çalışma koşullarında aleyhine durum yaratılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Taraf vekillerinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece davacının 2013 yılının 1. ayında yürürlüğe giren yol ücreti alacağına 20.12.2013 tarihli icra takibi ile itiraz ettiği, 11 ay sonra icra takibi yolu ile yol ücreti farklarını istemesi ve dava açmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu belirtilerek ve önceki gerekçeler de eklenmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararını davacı vekili temyiz etmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, yol ücretinin düşürülmesinin 4857 sayılı Kanunun 22. maddesi kapsamında esaslı değişiklik niteliğinde olup olmadığı ve burada varılacak sonuca göre fark yol ücreti alacağına hak kazanıp kazanılmadığı noktasında toplanmaktadır.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, işin esasının incelenmesine geçilmeden önce, bozma kararında, davacıya 2012 yılında günlük 6,00 TL yol ücreti ödendiği, 2013 yılı itibari ile yol ücretinin günlük 3,00 TL"ye düşürüldüğü belirtilmiş ise de, dosya içeriğinden, davacıya 2013 yılında 3,50 TL yol ücreti ödendiği ve bozma kararında 3,00 TL olarak geçen rakamların maddi hataya dayalı olarak yazıldığının anlaşılmasına göre, belirtilen şekilde düzeltilmesi gerektiği kabul edilerek işin esasının incelenmesine geçilmiştir.
Öncelikle konuya ilişkin yasal düzenlemeler ve çalışma koşullarında esaslı değişiklik kavramı üzerinde durulmasında yarar bulunmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, genel anlamda çalışma koşulları iş görme ediminin ifa edileceği, iş ilişkisinin tabi olduğu tüm koşulları ifade eder. İşin ifa yeri, ifa zamanı, ücret, çalışma süreleri, yıllık ücretli izin süreleri gibi işin ifa sürecine ilişkin hususlar çalışma koşullarını oluştururlar. (Ekonomi, M: Çalışma Şartlarının Belirlenmesi ve Değişen İlkelere Uyumu, Prof. Dr. Kemal Oğuzman’a Armağan, Ankara 1997, s.158).
Çalışma koşullarının hukuki temelleri Anayasa, yasa hükümleri, toplu iş sözleşmesi ve işverenin yönetim hakkıdır. Taraflar yapacakları değişiklik sözleşmesi ile emredici yasa ve toplu iş sözleşmesi hükümlerine aykırı olmamak kaydıyla çalışma koşullarında değişiklik gerçekleştirebilirler. İşveren yönetim hakkı aracılığıyla işçinin edimini tür, yer ve zaman olarak şekillendirebilir. (Taşkent, S. :İşverenin Yönetim Hakkı, İstanbul 1981, s. 43 vd.)
1475 sayılı İş Kanununda çalışma koşullarında esaslı değişiklik kavramı özel olarak düzenlenmemekle birlikte, işverence çalışma koşullarının esaslı şekilde değiştirildiği hallerde, işçiye iş sözleşmesini haklı nedenle fesih imkanı tanınmıştır. 4857 sayılı İş Kanunu ise çalışma koşullarında esaslı değişiklik olması durumunu 22. maddesi ile özel olarak düzenlemiş ve bir prosedüre bağlamıştır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun “Çalışma Koşullarında Değişiklik ve İş Sözleşmesinin Feshi” başlıklı 22 nci maddesinde, iş yeri koşullarında yapılacak esaslı değişikliklerin yapılabilme koşulları düzenlenmiştir. Anılan madde: “İşveren, iş sözleşmesiyle veya iş sözleşmesinin eki niteliğindeki personel yönetmeliği ve benzeri kaynaklar ya da işyeri uygulamasıyla oluşan çalışma koşullarında esaslı bir değişikliği ancak durumu işçiye yazılı olarak bildirmek suretiyle yapabilir. Bu şekle uygun olarak yapılmayan ve işçi tarafından altı işgünü içinde yazılı olarak kabul edilmeyen değişiklikler işçiyi bağlamaz. İşçi değişiklik önerisini bu süre içinde kabul etmezse, işveren değişikliğin geçerli bir nedene dayandığını veya fesih için başka bir geçerli nedenin bulunduğunu yazılı olarak açıklamak ve bildirim süresine uymak suretiyle iş sözleşmesini feshedebilir. İşçi bu durumda 17 ila 21 inci madde hükümlerine göre dava açabilir.
Taraflar aralarında anlaşarak çalışma koşullarını her zaman değiştirebilir. Çalışma koşullarında değişiklik geçmişe etkili olarak yürürlüğe konulamaz” hükmünü içermektedir.
Madde metninde de açıkça işyeri uygulamasıyla oluşan çalışma koşullarında esaslı bir değişikliğin ancak durumun işçiye yazılı olarak bildirmesi sureti ile yapılabileceği, bu şekle uygun olarak yapılmayan ve işçi tarafından altı işgünü içinde yazılı olarak kabul edilmeyen değişikliklerin işçiyi bağlamayacağı belirtilmektedir.
Açıklanan bu maddi ve hukuki olgular ışığında somut uyuşmazlık değerlendirildiğinde; alt işverenler nezdinde davalı Bakanlığa bağlı işyerinde çalışan davacının yol ücretinin 2012 yılında 6,00 TL, 2013 yılında 3,50 TL, 2014 yılında ise 4,14 TL olarak ödendiği, yol ücretinin bu şekilde düşürülmesi hususunun davacıya yazılı olarak bildirilmediği ve davacının İş Kanununun 22. maddesinde kapsamında esaslı nitelikteki bu değişikliği altı işgünü içinde kabul ettiğini gösterir yazılı bir belgenin de dosya içeriğinde bulunmadığı anlaşılmaktadır. Şu halde, yapılan değişiklik davacı işçiyi bağlamayacaktır.
Bu nedenlerle, Mahkemece davacının çalışma şartlarındaki değişikliğe uzun süre itiraz etmeyerek zımnen kabul ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar vermesi hatalıdır.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, davalı Bakanlık tarafından yol ücreti konusunda piyasa rayiç bedelinin araştırıldığı, yapılan araştırma doğrultusunda ihalelerin yapıldığı, bu itibarla çalışma koşullarının ağırlaştırılmadığı ve davanın reddinin gerektiği, kararın belirtilen değişik gerekçe ile onanması gerektiği ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
Hal böyle olunca; Mahkemece Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Açıklanan nedenlerle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile,
1-Özel Dairenin bozma kararında davacının 2013 yılı yol ücretinin “3,50 TL” olmasına rağmen “3,00 TL” şeklinde yazıldığı anlaşıldığından, bertilen rakamın “3,50 TL” olarak düzeltilmesine, maddi hatanın bu şekilde giderilmesine,
2-Direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 05.04.2017 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
1- Dava, iş sözleşmesinin işçi aleyhine esaslı olarak değiştirildiği iddiasıyla eksik ödenen sosyal yardım alacağının tahsili istemine ilişkindir.
2- Somut olayda, Tunceli Huzurevinde çalışan davalı Bakanlık işçileri olan davacılar, 2012 yılında 6,00 TL. olan işe gidiş-geliş ücretinin, 2013 yılında 3,00 TL’ye düşürüldüğünü ileri sürerek önceki yıla oranla eksik ödenen yol ücretinin tahsili isteminde bulunmuştur.
3- Davalı Bakanlık vekili savunmasında, işyeri devri kurallarına göre 2013 yılında yapılan hizmet alımı ihalesiyle ilgili olarak, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu uyarınca işe gidiş-geliş ücretlerinde rayiç değerleri esas almak zorunda olduklarını, yapılan rayiç araştırmasında Tunceli Belediyesinden gelen cevapta, günlük yol ücretinin 2013 yılı için 1,50 gidiş, 1,50 TL. dönüş olmak üzere, 3,00 TL. olduğunun anlaşılması üzerine bu miktar üzerinden ihaleye çıkıldığını savunmuştur.
4- Yerel mahkeme, onbir ay sonra dava açan davacının yeni yol ücretini zımnen kabul etmiş sayılması gerektiğini, oysa altı iş günü içerisinde itiraz etmesi gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.
5-Yüksek Özel Daire, "4857 sayılı İş Kanununun 22.maddesi uyarınca çalışma şartlarında esaslı bir değişikliği ancak işçiye yazılı olarak bildirmek suretiyle yapabileceği ve bu şekle uygun yapılamayan değişikliklerin işçiyi bağlamayacağı, esaslı değişikliğin zımni olarak kabul ettiğine dayanılarak davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı" gerekçesiyle kararın bozulmasına karar vermiş, yerel mahkemece önceki gerekçelerle direnmiştir.
6-Kamu otoriteleri, yapmış olduğu hizmet ihalelerinde 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu ve Hizmet Alımları Yönetmeliği hükümlerine uymak zorunda olup, işin niteliğine uygun şekilde ihale evrakını hazırlaması ve hizmet alımı yapması gerekmekte olup, işyerinin bulunduğu Tunceli Belediyesi nezdinde yapmış olduğu araştırmada işe gidiş-geliş ücretinin 2013 yılı için 6,00 TL. olduğunu belirlemiştir. Davacının da yol ücretinin bu miktarda olduğuna bir itirazı yoktur.
7- Her ne kadar, 4857 sayılı İş Kanunu"nun 22.maddesi uyarınca, işverenin çalışma şartlarında esaslı değişiklik yapabilmesi için işçiye önceden yazılı olarak bildirim yapması gerekiyor ise de, 2012 yılında 12 TL. olan günlük yol ücretinin 2013 yılında 6 TL"ye düşürülmüş olması çalışma şartlarında esaslı değişiklik olarak görülemez. Zira, davacı işçilerin çalışma şartları ağırlaştırılmamış, maaş, ikramiye, mesai ücreti gibi ücret alacakları azaltılmamıştır. Bunun dışında, işe gidiş geliş ücreti gibi sosyal haklarından da mahrum edilmemiştir. Şayet üst işveren, 2012 yılında "işe gidiş-geliş" ücreti veriyor iken, 2013 yılında sadece "işe gidiş" ücreti vermiş olsaydı, sosyal yardım nitelik itibariyle azaltılmış olacağından, çalışma şartlarında esaslı bir değişiklik yapılmış olduğu kabul edilebilirdi. Ancak böyle bir tenkise gidilmemiş, sadece 2013 yılında, gerçek miktarlar üzerinden yol ücreti vermiştir. Bu durumda çalışma şartlarında esaslı bir değişiklik yapılmamıştır. Nitekim davacı dahi, verilen gidiş-geliş ücretinin günün rayiçlerine aykırı olduğunu söylememiş ve on bir ay boyunca da bu konuda bir itirazda bulunmamış, dava da açmamıştır.
8-Yerel mahkemenin direnme kararı sonucu itibariyle doğru olmakla, değişik gerekçeyle mahkeme kararının onanması gerektiğini düşündüğümden, Genel Kurul"un sayın çoğunluğunun görüşlerine katılmıyorum .
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.