Hukuk Genel Kurulu 2015/3079 E. , 2017/602 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Yargıtay 6. Hukuk Dairesi (İlk Derece)
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 6. Hukuk Dairesince;
“DAVA: Davacılar dava dilekçesinde; dava dışı Bugenvilla Tur. İnş. Tic. Ltd. Şti ile düzenlenen kira kontratı uyarınca bonolar alındığını, 100.000.ABD doları bedelli bono ile ilgili olarak Mahir Süleymanoğlu aleyhine kötü niyetli hamil olması gerekçesi ile Kadıköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2005/258 esas sayılı dosyasında menfi tespit davası açıldığını, ayrıca baskı, hile ve tehdit yolu ile imzalandığı iddia olunan 1.250.000.ABD doları bedelli bono nedeni ile Kadıköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2005/146 esas sayılı dosyası ile menfi tespit davası açıldığını, 2005/258 esas sayılı dosyasının bu dosya ile birleştirildiğini, yapılan yargılamada esas ve birleşen davalar yönünden davaların kabulüne karar verildiğini, tarafların temyizi üzerine inceleme tarihi itibari ile görevli bulunan Yargıtay 19.Hukuk Dairesi Başkanlığının 2008/6049 esas 2009/577 karar sayılı ilamı ile asıl davada harcın eksik alındığı ve yargılamaya bu şekilde devam edilemeyeceği gerekçesi ile usul yönünden bozma kararı verildiği, birleşen 2005/258 esas sayılı davanın davalısı Mahir Süleymanoğlu"nun temyizi yönünden asıl davada verilecek hükmün bu davaya etkisi değerlendirilemediğinden temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına kararı verildiğini, bozmaya uyulmakla yeniden yapılan yargılamada birleşen dosya yönünden değişen ve gelişen herhangi bir durum olmadığı halde ilk verilen kararın tam aksine olacak şekilde red kararı verildiğini, bozmaya aykırı olarak nihai karardan dönme yasağının ihlal edildiğini, ayrıca tanık dinletme isteğinden vazgeçilmediği halde bu hususun davanın reddine gerekçe yapıldığı belirtilerek 6100 sayılı HMK 46.maddesinin ihlal edilmesi nedeni ile uğranılan maddi zararın tahsilini istemiştir.
CEVAP: Cevap dilekçesinde; davanın süresinde açılmadığı, sorumluluk koşullarının oluşmadığı, HMK 46.maddesindeki hususlardan hiçbirinin gerçekleşmediği belirtilerek davanın reddine karar verilmesi savunmuştur.
GEREKÇE: Dava, hakimlerin hukuki sorumluluğuna dayalı olarak tazminat istemine ilişkindir.
Hakimlerin yargısal faaliyetleri nedeniyle sorumlulukları 6100 sayılı HMK"nun 46-49.maddelerinde düzenlenmiş bulunmaktadır. Yasada gösterilen sorumluluk nedenleri, örnek niteliğinde olmayıp; sınırlı ve sayılı durumları ifade etmektedir.
Dava dışı Bugenvilla Tur. İnş.Tic.Ltd.Şti ile düzenlenen kira kontratı uyarınca bonolar alındığı, 100.000.ABD doları bedelli bonoya ilişkin Mahir Süleymanoğlu aleyhine kötü niyetli hamil olması iddiası ile Kadıköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2005/258 esas sayılı dosyasında menfi tespit davası, ayrıca baskı, hile ve tehdit yolu ile imzalandığı iddia olunan 1.250.000.ABD doları bedelli bono nedeni ile Kadıköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2005/146 esas sayılı dosyası ile menfi tespit davası açılmıştır. 2005/258 esas sayılı dava bu dava ile birleştirilmiş, yapılan yargılamada esas ve birleşen davalar yönünden davaların kabulüne karar verilmiş, hüküm tarafların temyizi üzerine inceleme tarihi itibari ile görevli bulunan Yargıtay 19.Hukuk Dairesi Başkanlığının 2008/6049 esas 2009/577 karar sayılı ilamı ile asıl davada harcın eksik alındığı ve yargılamaya bu şekilde devam edilemeyeceği gerekçesi ile usul yönünden bozulmuş, birleşen 2005/258 esas sayılı davanın davalısı Mahir Süleymanoğlu"nun temyizi yönünden asıl davada verilecek hükmün bu davaya etkisi değerlendirilemediğinden temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Bozmaya uyulmakla yeniden yapılan yargılamada birleşen davanın reddine karar verilmiştir. Davacılar vekili 2005/146 esas (bozma sonrası 2009/417 esas) sayılı asıl davanın 09/11/2011 tarihli duruşmasında "davacı tanıklarının dinlenilmemiş olmaları yönünden bir bozma gerekçesi mevcut olmadığından tanıklarımızın bozmadan sonra dinlenmesi durumunda usulen bir yanlışlık olacağı düşüncesiyle bu aşamada tanıklarımızın dinlenmelerini istemiyoruz" şeklinde beyanda bulunduğu, mahkemece verilen 2009/417 esas 2010/1004 karar sayılı kararda bu hususun tartışıldığı, Yargıtay işbölümü esasına göre inceleme sırasında görevli bulunan Dairemizin 11/09/2012 tarihli ve 2012/5823 - 11362 K. sayılı ilamı ile kararın onandığı, karar düzeltme isteminin 04/04/2013 tarih 2012/17816 esas 2013/6211 karar sayılı ilam ile reddedildiği anlaşılmaktadır.
Davacıların davaya dayanak yaptıkları hususların yargılama safahatından geçerek inceleme, araştırma ve karar tesisi yoluna gidildiği anlaşılmış, 6100 sayılı HMK 46.maddesinde sınırlı sayıda belirtilen hukuki nedenlerden hiçbirisine uymadığı anlaşıldığından koşulları oluşmayan davanın esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu"nun 49.maddesi uyarınca, davanın esastan reddi halinde disiplin para cezasının takdir edilerek hüküm altına alınması gerekir. Bu konuda, para cezasında yeniden değerleme oranında yapılması gereken arttırım miktarı ile dava konusu olayın gelişim biçimi ve dosyaya yansıyan olgular göz önünde tutulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-HMK"nın 46.maddesindeki yazılı koşullar oluşmadığından davanın esastan reddine,
2-Takdiren 700,00.-TL disiplin para cezasının davacıdan tahsiline,
3-Alınması gereken 27,70.-TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan harçtan mahsubu ile kalan harcın istek halinde davacılara iadesine,
4- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 2.kısmının 2.bölümü gereğince davalı yararına takdir olunan 3.000,00.-TL avukatlık ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
5-Yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına,”
dair oybirliği ile verilen 26.05.2015 gün ve 2014/1 E., 2015/1 K. sayılı karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Davacı tarafın temyiz isteminin süresinde olduğunun anlaşılmasından ve dosyadaki tüm kağıtların okunmasından sonra gereği düşünüldü:
Dava, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Davacılar vekili müvekkillerinin davacı olduğu menfi tespit davaları birleştirilerek yapılan yargılama sonunda asıl ve birleşen davaların kabulüne karar verildiğini, kararın temyizi üzerine Yargıtay 19. Hukuk Dairesince usul yönünden hükmün bozulmasına karar verildiğini, bozmaya uyulmasına rağmen birleşen dosya yönünden değişen ve gelişen herhangi bir durum olmadığı halde, bozma dışına çıkılarak ilk kararın tam aksine olacak şekilde davanın reddine karar verildiğini, mahkeme başkanının muhalefetine rağmen nihai karardan dönme yasağının ihlal edildiğini, ayrıca kararın gerekçesinde tanık dinletme isteminden vazgeçtikleri yönündeki tespitin gerçeğe aykırı olduğunu, duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanarak hatalı karar verildiğini, bu nedenlerle müvekkillerinin zarara uğradığını ileri sürerek şimdilik 548.232,56 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalı ... vekili dava konusu yapılan hususların temyiz nedeni ve karar düzeltme nedeni olarak ileri sürüldüğünü, hukuki denetimden geçtiğini, HMK"nın 46. maddesine göre hakimin hukuki sorumluluğuna ilişkin koşulların gerçekleşmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İhbar olunan hakimler, bozmadan sonraki aşamada birleşen menfi tespit davasının oyçokluğuyla reddine karar verildiğini, ilk karara ilişkin Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin bozma ilamında birleşen davaya yönelik temyiz itirazlarının incelenmediğini ve bozma ya da onama kararı verilmediğini, bu nedenle bozmaya uyulduğu halde ilk kararın aksi yönde karar verildiği iddiasının yerinde olmadığını, 09.11.2010 tarihli celsede davacı vekillerinin tanıklarının dinlenmelerini istemediklerini beyan ettiklerini ve 14.12.2010 tarihli son celsede önceki beyanlarını tekrar ederek davanın kabulünü istediklerini, söylenmeyen sözlerin zapta geçirildiği iddiasının da asılsız olup, anılan celselerde bu yönde bir itirazın bulunmadığını, temyiz dilekçesinde dile getirilen bu hususun Yargıtay tarafından da değerlendirilerek reddedildiğini, birleşen dosyadaki muhalefet şerhinin de yalnızca bozmadan önceki ilk kararda Başkan olarak imzasının bulunması ve Yargıtay"ca ilk karar yönünden herhangi bir görüş bildirilmemesine ilişkin olduğunu, HMK’nın 46. maddesindeki koşulların oluşmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.
Özel Dairece yukarıda başlık bölümüne alınan gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın onanması gerekir.
SONUÇ: Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, karar düzeltme yolu açık olmak üzere 05.04.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.