Esas No: 2021/8012
Karar No: 2022/3283
Karar Tarihi: 05.04.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/8012 Esas 2022/3283 Karar Sayılı İlamı
8. Hukuk Dairesi 2021/8012 E. , 2022/3283 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Tapunun Beyanlar Hanesine 2/B Ve Zilyetlik Şerhi Verilmesi Talebi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... 10. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında ... 10. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen dava sonucunda verilen hükme karşı davacı ... vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulüyle, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, bu kez tarafından Bölge Adliye Mahkemesi kararı temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
... İli Kepez İlçesi ... Mahallesi 28147 ada 26 parsel (eski 1316 parsel 5728 m²) 5.673,11 m² yüzölçümünde bahçe vasfı ile Hazine adına tapuda kayıtlıdır.
Davacı ... vekili dava dilekçesinde özetle; çekişmeli taşınmazın ... Kadastro Mahkemesinin 1991/333 Esas ve 1994/154 Karar sayılı kararı ile dava konusu taşınmazın 1942 yılında orman tahdidi sırasında devlet ormanı kapsamı içerisine alındığı 1976 yılında yapılan 2/B madde uygulaması ve aplikasyon çalışmaları sonucu orman sınırları dışına çıkartıldığı gerekçesiyle Maliye Hazinesi adına tesciline karar verildiğini, davacının taşınmazın zilyedi ve kullanıcısı olduğunu, bu hususun hükmen tescil kararından da anlaşıldığını, bu nedenle çekişmeli taşınmazın 6831 Sayılı Orman Kanunu’nun 2/B Maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğunun ve 31.12.2011 tarihinde öncesinden beri davacının kullanımında olduğunun tespiti ile beyanlar hanesine şerh verilmesini talep ve dava etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, davacı ... vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ... 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin 07.12.2017 tarihli ve 2015/136 Esas, 2017/261 Karar sayılı kararının HMK 353/(1)-b.2 maddesi uyarınca kaldırılmasına, davanın kısmen kabul kısmen reddine dava konusu ... İli Kepez İlçesi ... Mahallesi 28147 ada 26 parsel (eski 1316 parsel) sayılı taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesine, parselin Orman Kanunu’nun 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarılan yer olduğunun şerh edilmesine, davacının taşınmazdaki zilyetliğinin tespiti ve tapunun beyanlar hanesine şerh verilmesine yönelik isteminin reddine karar verilmiştir. Bu kez davalı Hazine vekili Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyiz etmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince yazılı şekilde karar verilmiş ise de bilirkişi raporları ve aynı bölgeye ait Dairemizin temyiz incelemesinden geçen diğer dosyalardaki tahdit evraklarından çekişmeli taşınmazın 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre ilk kez 1942 yılında yapılıp kesinleşen orman sınırları içinde bulunduğu, Vakıflar İdaresinin Muratpaşa Vakfına ait tapu kaydına dayanarak 1942 tahdidine itiraz etmesi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Başkanlığının hakem sıfatıyla verdiği 19.12.1947 tarihli ve 208 sayılı iptal kararının sadece vakfın tapulu taşınmazlarına ilişkin olduğu, bu itibarla Vakıf tapusu kapsamı dışında kalan taşınmazlar yönünden tahdidin kesinleştiği ve geçerliliğini sürdürdüğü, 1952 yılında makiye tefrik çalışmalarına konu edildiği,makiye tefrik işleminin bir tespit niteliğinde olup orman sınırları dışına çıkarma işlemi olmadığı, bu hususa 30.04.2010 tarihli ve 2004/1 Esas, 2010/1 karar sayılı İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararında “3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp orman tahdidi içinde kaldığı kesinleşen, ancak, tapuya tescil edilmeyen yerlerde 5653 sayılı Kanun ile değişik 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre maki komisyonlarının yaptığı işlemlerin bir tespit niteliği taşıdığına, teknik ve hukuki anlamda orman kadastro (tahdit) sınırı dışına çıkarma işlemi olmadığına” şeklinde de işaret edildiği, 1976 yılında orman kadastro komisyonunca “Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Başkanlığının 19.12.1947 tarihli ve 208 nolu hakem kararı gereğince eski tahdit hattı iptal edilen Devlet ormanının tekrar kadastrosu yapılmak üzere” nitelendirilmesiyle 03.06.1976 tarihli işe başlama tutanağı ile orman kadastrosuna başlanıldığı, bu çalışma kapsamında 1942 yılında yapılan orman tahdidinin tamamen iptal edildiği kabul edildiğinden, önce çekişmeli taşınmazın orman olarak sınırlandırıldığı, daha sonra 14.07.1976 tarihinde II nolu parsel sahası olarak 1744 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanun'un 2. maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı, tahdit ve 2. madde uygulamasının 15.07.1976 tarihinde ilan edildiği, süresi içinde itiraz edilmesi üzerine itirazları inceleme komisyonunca 09.11.1976 tarihli itirazları inceleme tutanağında belirtildiği üzere “2 nolu parselin 6831 sayılı Orman Kanun'un 1. maddesinin istisna fıkraları hükmüne giren yerlerden olduğu tespit edildiğinden, 2 nolu parsel ile içerisinde mevcut itirazlı sahanın 6831 sayılı Kanun'un orman saymadığı yerlerden olarak orman sınırları dışında bırakılmasına ve ekip tarafından yapılan işlemin bu şekilde düzeltilmesine” karar verilmek suretiyle orman sınırları dışında orman sayılmayan yerde bırakıldığı, söz konusu komisyon tutanağının 09.12.1976 tarihinde ilan edildiği, daha sonra 1989 yılında yapılan orman kadastrosu ve 2/B çalışmalarına konu edilmediği, yapılan işlemlerin ilanından sonra ilan tarihlerinde yürürlükte bulunan kanunlardaki hak düşürücü sürelerin de geçmesiyle kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Açıklanan orman kadastro çalışmaları ışığında dava konusu parselin içinde bulunduğu anlaşılan II nolu parselin, itirazları inceleme komisyonunca önceki ekip çalışmasının düzeltilmesine karar verilmiş olması nedeniyle 2. madde ile orman sınırları dışına çıkartılan yerlerden olmadığı ve daha sonra 1989 yılında yapılan çalışmalarda 2/B uygulamasına da konu edilmediği anlaşılmakta olup, çekişmeli taşınmazın hükmen tesciline ilişkin mahkeme kararının hüküm fıkrasında belirtilmeyen, ancak gerekçe kısmında yer verilen taşınmazın 2. madde ya da 2/B alanında olduğu yönündeki belirlemenin kesin hüküm olarak değerlendirilmesi de hukuken mümkün bulunmamaktadır. Zira, kesin hükmün varlığı için, her iki davanın taraflarının dava sebeplerinin ve ilk davadaki hüküm fıkrası ile diğer davadaki talep sonucunun aynı olması gerektiği gibi; kesin hükümle bağlılık, kural olarak hüküm fıkrasına münhasırdır ve gerekçeye sirayet etmez.
Bunun yanı sıra taşınmazın 2. madde ya da 2/B alanında olmadığı, davacı ...’ın aynı taşınmaza yönelik daha önceki tarihte açtığı tapu iptal tescil davasının reddine ilişkin kararın temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 2006/8484 Esas, 2006/10459 Karar sayılı onama ilamından da anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca; dava, tapu kaydının beyanlar hanesine 2/B şerhi verilmesine yönelik olduğuna ve taşınmazın 2. madde kapsamında veya 2/B alanında kalmadığı anlaşıldığına göre Bölge Adliye Mahkemesince bu hususlar dikkate alınarak taşınmazın 2/B ile orman sınırları dışına çıkartılan yerlerden olduğuna ilişkin şerh verilmesi yönündeki talebin de reddine karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçelerle yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile HMK’nin 371. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA 05.04.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.