14. Hukuk Dairesi 2012/13656 E. , 2013/378 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 12.10.2009 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi ve tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair verilen 15.03.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili ve davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, zilyedi bulunduğu 1529 parsel sayılı taşınmazın malikinin murisi Hakkı olduğunu, davalının sorumluluğunda bulunan yoldan gelen yağmur sularının taşınmaza zarar verdiğini, davalının gerekli önlemi almadığı gibi yaptığı seti kaldırdığını ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ile uğranılan zararın davalıdan alınmasını istemiştir.
Davalı savunma yapmamıştır.
Mahkemece, elatmanın önlenmesi isteminin kabulü ile önlemler giderinin davalıdan alınmasına ve tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili ile davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan deliller ve tüm dosya içeriğine göre davacının tüm; davalının aşağıdaki bendin dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Dava, elatmanın önlenmesi ve tazminat istemlerine ilişkindir.
TMK’nun 742. maddesinde “Taşınmaz maliki, üst taraftaki araziden kendi arazisine akan suların ve özellikle yağmur, kar ve tutulmamış kaynak sularının akışına katlanmak zorundadır.
Komşulardan hiçbiri bu suların akışını diğerinin zararına değiştiremez.” hükmüne yer verilmiştir. Taşınmaz mülkiyetinden doğan hak ve yetkilerin
kullanımı sırasında komşuları olumsuz biçimde etkileyecek taşkınlıktan kaçınılması gerekir. Taşınmazların kullanımı sırasında komşularda oluşabilecek zararların önlenmesi için de gerekli önlemler alınmalıdır. Bu tür bir eylem oluştuğunda zarar gören taşınmaz maliki mahkemeden taşkınlığın giderilmesi için gerekli önlemlerin alınmasını isteyebilir. Mahkemece bu istem hüküm altına alındığında kesinleşmesiyle birlikte icra müdürlüğünden infazı istenebilir. İİK’nun 30. maddesi hükmü gereğince bir işin yapılmasına dair olan ilamın icra müdürlüğüne verilmesi üzerine borçluya bir icra emri gönderilerek ilamda gösterilen süre içinde ve eğer süre verilmemişse işin mahiyetine göre başlama ve bitirme zamanları tayin edilerek icra müdürlüğü tarafından o işin yapılması emredilir. Borçlu emir gereğini yerine getirmezse lazım gelen masraf icra müdürü tarafından bilirkişiye hesaplattırılarak ayrıca bir hüküm gerekmeksizin bu masraf borçludan tahsil edilir.
Somut olayda, tapu kaydına göre fındık bahçesi niteliğindeki 5.960m² yüzölçümündeki 1529 parsel sayılı taşınmaz verasette iştirak halinde davacı ile dava dışı kişiler adına kayıtlıdır. 12.04.2010 günlü fen bilirkişi raporundan, paftasında işaretli kadastrol yolun kullanılamaz hale getirildiği, dava dışı kişilere ait 1528 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün de yol haline getirilerek kullanıldığı anlaşılmaktadır. Hükme esas alınan 17.05.2010 tarihli inşaat bilirkişi raporunda, kullanılmaz duruma getirilen yolda bulunan işlevini yitirmiş büzler nedeniyle yağmur sularının yol ve dava konusu taşınmazda kanal oluşturduğu, bu zararın engellenmesi için büzlerin işlevsel hale getirilmesi, yeni büzlerin konulması ve hendeklerin temizlenmesi gerektiği, ayrıca bu işlemlerin bedelinin 1.819 TL olduğu belirtilmiştir. Davacının kullandığı taşınmaz doğal olarak akan sulara katlanmak zorunda ise de, davalının yol güzergahını değiştiren eylemi nedeniyle yağmur suları davacı taşınmazında taşkınlığa neden olup, zarar vermektedir. Bu nedenle, elatmanın önlenmesine ve inşaat bilirkişinin raporunda belirtilen önlemlerin alınmasına karar verilmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır. Ancak, davacının alınacak önlemlerin bedelinin davalıdan alınmasına ilişkin bir talebi olmadığı halde İİK’nun 30. maddesi hükmü gözardı edilerek davalıdan 1819 TL bedelin tahsiline dair hüküm kurulması doğru görülmemiş ise de bu husus kararın bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK’nun 438/VII. maddesi uyarınca hükmün aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1.) bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine; (2.) bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm fıkrasının ikinci paragrafında “getirme” kelimesinden sonra gelen “veya bu raporda
hesaplanan 1.819,00TL’yi davacıya ödemek” sözcük ve rakamlarının hüküm fıkrasından tümden çıkartılmasına, hükmün DÜZELTİLMİŞ BU ŞEKLİYLE ONANMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde davalı tarafa iadesine, 15.01.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.