17. Hukuk Dairesi 2019/1635 E. , 2020/3293 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; müvekkili nezdinde birleşik kasko sigorta poliçesi sigortalı bulunan aracın davalının maliki olduğu ve sürücüsü tespit edilemeyen araçla karıştığı trafik kazasında sigortalı araçta oluşan hasar nedeniyle 30/11/2016 tarihinde 108.000,00 TL"nin müvekkili sigorta şirketi tarafından ödendiğini, sigortalı kazalı aracın 46.600,00 TL"na ihale ile satıldığını ve sovtaj düşüldüğünde 61.400,00 TL"nin ödeme tarihi olan 30/11/2016 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalı tarafça davayı cevap dilekçesi verilmemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kabulü ile 61.400,00 TL"nin ödeme tarihi olan 30/11/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Samsun Bölge Adliye Mahkemesince, İstinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava birleşik kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkindir.
Davacı ..., eldeki davayı sigortalısının halefi olarak açmış olmasına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu"nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı ilamında bu husus "sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur" şeklinde vurgulanmaktadır.
Öte yandan, TTK"nun "Halefiyet" başlığı altındaki 1472.(eski TTK 1301.) maddesinde; "sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder" hükmüne yer verilmiştir.
Bu durumda, davacının sigortalısının tacir olmadığı ve davanın sigorta sözleşmesinden değil, davalının kusuru ile gerçekleşmesine sebebiyet verdiği iddia edilen haksız fiilden kaynaklandığı anlaşılmakla, uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
Açıklanan hukuki ve maddi vakıalar karşısında; görev kurallarının kamu düzenine ilişkin olduğu ve yargılamanın her aşamasında re"sen gözetilmesi gerektiği, davada Asliye Hukuk Mahkemesi"nin görevli olduğu gözetilerek; HMK"nun 114/1-c maddesine göre, görevsizlik nedeniyle HMK"nun 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde işin esasının incelenerek hüküm tesisi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma neden ve şekline göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ..."e geri verilmesine 09/06/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.