Esas No: 2021/3578
Karar No: 2022/3340
Karar Tarihi: 06.04.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/3578 Esas 2022/3340 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Dava konusu, kullanım kadastrosuna itiraza ilişkin olan bir davada çekişmeli taşınmazın kadastrosu yapılmamış dere olarak bırakıldığı belirlenmiştir. Ancak Orman Kanunu ve Kadastro Kanunu hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, bu taşınmazın Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılmış ve fiili kullanım durumu da dikkate alınarak kadastrosu yapılması gerektiği sonucuna varılmıştır. Mahkeme, somut olayda yerel bilirkişi ve fen bilirkişisi ile keşif yapılarak, fiili kullanımın olup olmadığının ve ne kadar süreyle kimler tarafından kullanıldığının belirlenmesi gerektiğine hükmetmiştir. Kanun maddeleri ise 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 11. maddesi ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun Ek-4. maddesi olarak belirtilmiştir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Kullanım Kadastrosu
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen dava sonucunda verilen hükme karşı davacı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesince sair istinaf nedenlerinin reddine, gerekçe yönünden kabulüne karar verilmiş olup, bu kez davacı vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesi kararı temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
6831 sayılı Kanun’un 2/B maddesi uyarınca ... Köyünde yapılan çalışmalar sonucunda P.IV.D parseli Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılmıştır. Davacı ..., taşınmazın kendi fiili kullanımında bulunduğu ancak yörede 2010 yılında yapılan kullanım kadastrosu çalışmaları sırasında taşınmazın tespit edilmediği iddiasına dayanarak çekişmeli taşınmazın Hazine adına tespit ve tescili ile lehine kullanım şerhi verilmesi istemi ile dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; dava konusu edilen yerin ek-4 kullanım kadastrosu yapılmayan dere olarak bırakılan alanda kaldığı anlaşıldığından yargı yolu dava şartı nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; hükmün, davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi tarafından sair istinaf nedenlerinin reddine, gerekçe yönünden kabulü ile, ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/13 Esas, 2018/367 Karar sayılı ve 08.05.2018 tarihli kararının HMK'nin 353/(1)-b.2 maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiş; davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, kullanım kadastro çalışmaları sırasında dava konusu taşınmaz bölümü hakkında kadastro tutanağının düzenlenmediği ve kullanım kadastrosu yapılmayan yer hakkında İdarenin yerine geçerek kullanım kadastrosu yapacak şekilde karar verilemeyeceği kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamı ile usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır. Şöyle ki, dava, kullanım kadastrosuna itiraza ilişkin olup, 6831 Orman Kanunu'nun 11. maddesinin 4. fıkrasında, "(Değişik dördüncü fıkra: 26.02.2014-6527/1 md.) kadastrosu yapılıp kesinleşen Devlete ait ormanlar orman vasfı ile, 2. maddeye göre orman sınırları dışına çıkarılan yerler ise kaydında belirtme yapılarak hâlihazır vasfı ile; kesinleşme tarihleri tescil tarihi olarak gösterilmek suretiyle, en geç üç ay içinde hiçbir harç ve bedel alınmaksızın Hazine adına tapu kütüklerine kaydedilir." hükmüne; 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun Ek-4. maddesinde ise, "6831 sayılı Orman Kanunu'nun 20.06.1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanun'la değişik 2. maddesi ile 23.09.1983 tarihli ve 2896 sayılı, 05.06.1986 tarihli ve 3302 sayılı Kanun'larla değişik 2. maddesinin (B) bendine göre Orman Kadastro Komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle, bu Kanun'un 11. maddesinde belirtilen askı ilanı hariç diğer ilanlar yapılmaksızın öncelikle kadastrosu yapılarak Hazine adına tescil edilir." hükmüne yer verilmiştir.
Anılan her iki Kanun maddesi birlikte değerlendirildiğinde, Orman Kadastro Komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin, hali hazır vasfı ile Hazinenin mülkiyetinde olacağı, ancak fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı, kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle, bu Kanun'un 11. maddesinde belirtilen askı ilanı hariç diğer ilanlar yapılmaksızın öncelikle kadastrosu yapılarak Hazine adına tescil edileceği anlaşılmaktadır. Kullanım kadastrosunun yapılmasının amacı, fiili kullanıma göre kadastro parseli oluşturulması ve taşınmazın fiili kullanıcısının tespit edilmesidir. Kullanım kadastrosu sırasında beyanlar hanesinde kullanıcı olarak gösterilebilecek kişiler, kadastro tespiti sırasında çekişmeli taşınmazı ekonomik amacına uygun olarak fiilen kullanan kişilerdir. Kadastro Komisyonlarının, 2/B alanlarında kadastro parselleri oluştururken fiili kullanım durumlarını dikkate alarak parsel oluşturması gerekir.
Somut olaya gelince; mahallinde yerel bilirkişi ve yöntemince belirlenecek taraf tanıkları, fen bilirkişisi ile keşif yapılarak, yerel bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmaz bölümünün niteliğinin ne olduğu, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun Ek-4. maddesi uyarınca fiili kullanımın olup olmadığı, fiili kullanım var ise ne kadar süreyle kim veya kimler tarafından ne amaçla kullanıldığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, fen bilirkişisinden çekişmeli taşınmaz bölümünün 2/B parseli içinde kalan yer olup olmadığı konusunda denetime elverişli rapor alınmalı, davaya konu edilen taşınmaz bölümü, tapuya tescilli olmasa da yasa gereği Hazine’nin mülkiyetindeki 2/B parseli içerisinde kalan yer olduğunun belirlenmesi halinde, fiili kullanıma göre kadastro parseli oluşturulup Maliye Hazinesi adına tescil edilerek davacı lehine kullanım şerhi verilmesinin hukuken mümkün olduğu göz önünde bulundurulmalı, bu doğrultuda yukarıda açıklandığı şekilde araştırma ve inceleme yapılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Açıklanan hususlar araştırılmaksızın hüküm kurulması isabetsiz olup hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulüyle HMK’nin 371. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine, karardan bir suretin de İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, istek halinde peşin harcın temyiz edene iadesine 06.04.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.