Esas No: 2021/2810
Karar No: 2022/3376
Karar Tarihi: 06.04.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/2810 Esas 2022/3376 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, emekli olduktan sonra vakıf üyeliğinden çıkarıldığını ve primlerinin iade edilmediğini iddia ederek, prim miktarının tespitini ve davalının sorumluluğunu talep etmiştir. Mahkeme, davanın hak düşürücü sürede açılmadığı gerekçesiyle reddetmiştir. Ancak, Daire tarafından bozulmuş ve yönetmelikte yapılan değişiklik nedeniyle hak düşürücü sürenin geçerli olmadığı belirtilmiştir. Bu nedenle davacının iddiaları doğrultusunda deliller toplanmalı ve sonuca göre bir karar verilmelidir. Hüküm, bu doğrultuda bozulmuştur. Kanun maddeleri: 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi ve 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Vakıf Üyeliğinin ve Prim Miktarının Tespiti İstemli
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda ... Anadolu 19. Asliye Hukuk Mahkemesinin 01.12.2020 tarihli ve 2019/50 Esas, 2020/268 Karar sayılı kararıyla davanın reddine karar verilmiş olup, kararının duruşma yapılması suretiyle Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 29.03.2022 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden taraftan gelen olmadı. Karşı taraftan davalı banka vekili Av. ... ve davalı vakıf vekili Av. ... geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosyanın incelenip karara bağlanması için 06.03.2022 gününe bırakılması uygun görüldüğünden dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili dava dilekçesinde, davacının 1982 yılından 2002 yılına kadar davalı ...de güvenlik görevlisi olarak çalıştıktan sonra 2002 yılında emekli olduğunu, işe başladığında davalı vakfa üye yapılarak maaşından prim kesildiğini, emekli olduktan sonra kendisine primlerinin iade edilip vakıf üyeliğinden rızası dışında çıkarıldığını, ancak vakıf senedinde de belirtildiği üzere İş Bankası ...nin her çalışanının vakfın doğal üyesi olduğundan vakıf üyeliğinden çıkarılması ve daha sonra üyeliğe kabul edilmemesinin vakıf senedine ve vakfın kuruluş amacına aykırı bulunduğunu, taraflar arasındaki hizmet sözleşmesinde davacının daimi personel gibi sosyal yardımlardan yararlanacağı kararlaştırılmış olmasına rağmen munzam vakıf yardımlarından yararlandırılmadığını, bu nedenle davacının davalı vakfa üyeliğinin, davacının ödemesi gereken üyelik primlerinin ve iş veren prim paylarının tespiti ile bu paylardan davalı bankanın da sorumlu olduğuna karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davacının 2002 tarihinde emekli olmasından itibaren on yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra davanın 22.10.2014 tarihinde açıldığından zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle Dairemizce "zamanaşımı süresinin geçmediği ve işin esasının incelenmesi gerektiği" belirtilerek bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davanın; davalı banka yönünden husumet yokluğundan, davalı vakıf yönünden ise hak düşürücü sürenin geçmesi nedeniyle reddine karar verilmiştir. Anılan hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, davalı vakıf senedinde 2005 yılında yapılan değişiklik sonucu davacının vakıf üyesi olduğu ile davalı vakfa ödemesi gereken prim miktarının tespiti istemine ilişkindir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davacı vekilinin, davalı vakıf aleyhine açılan davanın hak düşürücü süreden reddine yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Vakıf hukukunda aslolan yürürlükte bulunan vakıf senedi ile buna göre yapılan düzenlemelerin tüm üyelerine doğru ve eşit biçimde uygulanmasıdır. Yürürlükte bulunan, değiştirilmedikçe vakfı ve vakıf üyelerini bağlayan mevcut vakıf senedi ile vakıf senedine istinaden düzenlenen Yönetmelik hükümlerine göre somut uyuşmazlık çözümlenmelidir.
Kanun koyucu, hukuki durumu daha hızlı bir şekilde çözüme kavuşturmak istediği haller için hak düşürücü süreleri öngörmüştür. Hak düşürücü sürenin, dava şartlarından olması nedeniyle taraflar ileri sürmeseler dahi hakim tarafından re’sen gözönünde bulundurması gerekmektedir. Kamu düzeninden olan hak düşürücü sürelerin taraflarca değiştirilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla bir ... sona erdiren ve dava şartı olarak kabul edilen hak düşürücü süre ancak kanunla düzenlebilir.
Bununla birlikte dava konusu vakfa ait yönetmelikte yapılan değişiklik ile davacı gibi daha önce vakfa üyelik ... tanınmayanlara üyelik ... tanınması ve bunun için belirlenen süre içerisinde müracaat şartı getirilmesinde düzenlenen süre hak düşürücü süre mahiyetinde değildir.
Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda somut olay değerlendirildiğinde; dava konusu vakfın 30.09.2005 günlü olağan genel kurulunda kabul edilip 01.10.2005 tarihinde yürürlüğe giren Munzam Sosyal Güvenlik Hakları Yönetmeliğine eklenen geçici 3. madde ile, ...de koruma ve güvenlik görevlisi olarak süreli sözleşmeli çalışmış ve 01.10.2005 tarihinden önce emekli olmak üzere Bankadaki görevinden ayrılmış ve Türkiye İş Bankası A.Ş. Mensupları Emekli Sandığı Vakfından yaşlılık, malullük aylığı veya sürekli işgöremezlik geliri bağlanmış olanlara, 30.12.2005 tarihine kadar yazılı talepte bulunmak ve gereklerini tam olarak yerine getirerek yapacakları borçlanma nedeni ile tespit edilen aidatlarının tamamını 30.12.2005 tarihine kadar ödenmesi halinde vakıftan emeklilik aylığı bağlanabileceği düzenlenmiştir.
Yönetmelikte yapılan bu değişiklik üzerine davacı tarafından 08.11.2005 tarihinde vakfa yazılı müracaatta bulunduğu, davacı ile vakıf arasında borçlanma nedeni ile vakfa ödenecek miktar konusunda ihtilaf oluştuğu, vakıf tarafından, işveren katkı payının da davacıdan talep edildiği anlaşılmakla; açılan davanın, yönetmelikle belirlenen süre içerisinde vakfa müracaat edilmesi nedeniyle mahkemece, davalı vakıf aleyhine açılan davanın süresi içinde açıldığı kabul edilerek işin esasına girilip, iddia doğrultusunda toplanan ve toplanacak deliller doğrultusunda oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken davanın hakdüşürücü süreden reddi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Davacı vekilinin yazılı temyiz itirazları yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün, yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi ve 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1) nolu bentte gösterilen nedenle reddine, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 06.04.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.