6. Ceza Dairesi 2020/3923 E. , 2020/5323 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
Mahalli mahkemece verilen hükümer temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Ayrıca bir tüzel kişiliği bulunmayan ..."ne tebliğ edilmesine rağmen, duruşmaya iştirak edip davaya katılma iradesini bildirmediği görülmekte ise de; asıl yetkinin tüzel kişiliğin sahibi İçişleri Bakanlığı"nda olduğu, İl Emniyet Müdürlüğü"nün sadece Bakanlığa izafeten duruşmalara katılabileceği anlaşılmakla, suçtan zarar gören İçişleri Bakanlığı"nın CMK’nın 260/1. maddesi doğrultusunda davaya katılma ve hükmü temyiz yetkisi bulunduğu düşüncesiyle yapılan incelemede;
I-Sanık hakkında görevi yaptırmamak için direnme suçundan kurulan hükme yönelik, müşteki İçişleri Bakanlığı vekilinin temyiz isteminin incelenmesinde;
Sanık hakkında görevi yaptırmamak için direnme suçundan doğrudan zarar görmeyen müşteki İçişleri Bakanlığı’nın davaya katılma ve hükmü temyiz hakkı bulunmadığından; müşteki vekilinin temyiz isteminin 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"un 317. maddesi uyarınca tebliğnameye uygun olarak REDDİNE,
II-Sanık hakkında görevi yaptırmamak için direnme suçundan kurulan hükme yönelik, sanığın temyiz isteminin incelenmesinde;
5237 sayılı TCK"nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesi"nin 24.11.2015 tarihinde yürürlüğe giren 08.10.2015 gün, 2014/140 esas ve 2015/85 sayılı kararı da nazara alınarak anılan maddede öngörülen hak yoksunluklarının uygulanmasının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre sanık ...’ın temyiz istemi yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, eleştiri dışında usul ve kanuna uygun bulunan hükmün tebliğnameye uygun olarak ONANMASINA,
III-Sanık hakkında kamu malına zarar verme suçundan kurulan hükme yönelik, suçtan zarar gören İçişleri Bakanlığı vekili ile sanığın temyiz istemlerinin incelenmesine gelince;
Kamu malına zarar verme suçu yönünden suçtan zarar gören İçişleri Bakanlığı’nın kovuşturma aşamasından haberdar edilmediği, 5271 sayılı CMK"nın 260/1. maddesine göre katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar için kanun yolunun açık olduğu, Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 19.10.2010 tarih, 2010/9-149 Esas ve 2010/205 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere müştekinin katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar gördüğü konusunda araştırma yapmayı gerektirecek bir tereddüt bulunmadığı görüldüğünden, CMK"nın 237/2. maddesi uyarınca 28.10.2019 tarihli temyiz dilekçesinin katılma talebi niteliğinde olduğu kabul edilerek kamu malına zarar verme suçundan zarar gören müşteki İçişleri Bakanlığı’nın davaya katılan sıfatıyla kabulüne karar verilmekle yapılan incelemede;
5237 sayılı TCK"nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesi"nin 24.11.2015 tarihinde yürürlüğe giren 08.10.2015 gün, 2014/140 esas ve 2015/85 sayılı kararı da nazara alınarak anılan maddede öngörülen hak yoksunluklarının uygulanmasının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1136 sayılı Kanun’un 168. maddesi ile hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13. maddesinin 1. fıkrası uyarınca, mahkumiyetine karar verilen sanık aleyhine ve kendisini vekil ile temsil ettiren katılan lehine maktu avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılan ... vekili ile sanık ...’ın temyiz istemleri bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi yollamasıyla CMUK"un 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, hüküm fıkrasına “Karar tarihinde yürürlükte bulunan 2015 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 1.500 TL vekalet ücretinin sanıktan tahsili ile kendisini vekil ile temsil ettiren katılana verilmesine” cümlesinin eklenmesi suretiyle, eleştiri dışında diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 22.12.2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.