Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/24740
Karar No: 2017/268
Karar Tarihi: 16.01.2017

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2014/24740 Esas 2017/268 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2014/24740 E.  ,  2017/268 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil

    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalılar ... ve müşterekleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

    KARAR

    Davacı vekili, 207 parsel sayılı taşınmazın davalıların murisi ... tarafından 1978 yılında 500 m2 olarak müvekkiline satıldığını, o tarihten bu güne kadar taşınmazın davacının kullanımında olduğunu, 500 m2 lik kısım oranında tapu kaydının iptaliyle üzerindeki binanın davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
    Bir kısım davalılar, davanın reddini savunmuştur.
    Bir kısım davalılar, davaya cevap vermemiştir.
    Mahkemece; davanın kabulü ile ... ili ...ilçesi Tuzcu Mah. ... parselde davalıların murisi ..."e ait 30125/4... payda 500/4... payın tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline, 29625/4... payın davalıların murisi ... üzerinde bırakılmasına, Fen bilirkişinin 30/04/2013 tarihli raporunda kömürlük ve ev olarak görünen kısımdaki binaların davacıya ait olduğunun tespitine, karar verilmesi üzerine; hüküm davalılardan ..., Remiz Güney ve ... tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava konusu 207 parsel 11/08/1968 tarihinde hükmen ... adına tapuya tescil edilmiştir. Davacı, dava konusu taşınmazın 500 m2 lik kısmını 1978 tarihinde satın aldığı iddiasıyla tapu iptal ve tescil ile satın aldığı kısma inşa ettiği yapının kendisine ait olduğunun tespiti davası açmıştır.
    Dava konusu taşınmaz haricen satışa konu edildiği 1978 tarihinde tapuda kayıtlı bulunmaktadır. Tapuda kayıtlı taşınmazların harici satışı TMK"nun 706, 6098 sayılı, TBK"nun 237, 2644 sayılı Tapu Kanunu"nun 26 ve Noterlik Kanunu"nun 60 ve 89.maddeleri gereğince resmi şekilde yapılmadıkça hukuken geçerli bir sonuç doğurmaz. TMK"nun 706. maddesinde öngörülen resmi şekil, bir ispat şartı olmayıp bir geçerlilik şekil şartıdır. Bu husus 6098 sayılı TBK"nun 237. maddesinde “Taşınmaz satışının geçerli olabilmesi için resmi şekilde düzenlenmesi şarttır.” şeklinde açıklanmıştır. Bu sebeple resmi memur önünde yapılmayan harici satış senetlerine değer verilemez ve buna dayalı olarak iptal ve tescil isteğinde bulunulamaz. Bu itibarla, Mahkemece, davaya konu edilen satış resmi şekilde yapılmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kabule karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    Fen bilirkişinin 30/04/2013 tarihli raporunda kömürlük ve ev olarak görünen kısımdaki binaların davacıya ait olduğunun tespitine ilişkin kararın temyiz incelemesine gelince;
    Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur (4721 s.lı TMK 684/1 m). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK 718 m). 22.12.1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde kalıcı yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, şahsi bir hak olup (TMK 722, 724, 729 m.ler), sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Taşınmaz üzerindeki kalıcı yapı, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez.
    Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 s.lı HMK 106/2 m) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararının bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re"sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir (HMK 114/1 -h, 115 m.).
    İddiada ileri sürülen maddi olgulara ve hukuki nitelendirmeye göre, bu tür muhdesatın tespiti davaları, paylı mülkiyet ya da elbirliği mülkiyet hükmüne tabi taşınmazlarda, tapu paydaşları arasında hukuki yararın bulunması durumunda görülen bir davadır. Malik olmayan davacıların, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre talepte bulunması mümkün iken, muhdesatın tespiti davasını açmalarında hukuki yarar bulunmamaktadır.
    Öğretide ve Yargıtay"ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir.
    Somut olaya gelince; tüm dosya kapsamı ve toplanan delillere göre; davacı dava konusu 207 parsel sayılı taşınmazda tapu kayıt malikleri arasında değildir. Yine, dava konusu taşınmaza ilişkin, derdest ortaklığın giderilmesi davası, kentsel dönüşüm uygulaması ya da kamulaştırma işlemi bulunmamaktadır.
    Açıklanan bu sebeplerle, davacının muhdesatm tespitine ilişkin davasının hukuki yarar yokluğu sebebi ile reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle kabul kararı verilmesi doğru olmamıştır.
    SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, davalılar ..., ... ve ..."in temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK"nun 440/1 maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde iadesine 16.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi