(Kapatılan)20. Hukuk Dairesi 2013/9773 E. , 2013/11953 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ..., dava dilekçesiyle; .... Köyü sınırları içinde bulunan ve mera olarak sınırlandırılan 796 ve 797 nolu parsellerin, bölgede 1974 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında orman vasfıyla tescil harici bırakıldıklarını, ancak, 1987 yılında yapılan orman kadastrosu çalışmaları sırasında ise tarım arazisi olarak orman dışına çıkarıldıklarını, 1987 yılından beri taşınmazların zilyetliğinde bulunduğunu ileri sürerek mera tesbitlerinin iptali ile adına tapuya tesciline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.
Nazmiye Memiş, aynı iddialarla mera tesbitlerinin iptali ile adına tapuya tescili istemiyle ayrı dava açmış, mahkemece; köyde arazi kadastrosunun 1977 yılında bitirildiği, davanın mera komisyon kararının ilân süresinden önce açıldığı gerekçeleriyle 4342 sayılı Kanunun 13. maddesine göre dava dilekçesinin görev yönünden reddine, karar kesinleştiğinde dosyanın talep halinde kadastro mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı .... tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 27.05.2010 gün ve 2010/ 3367- 7289 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; [3 Mart 1998 tarihinde yürürlüğe giren, 4342 sayılı Mera Kanunun 13/5. maddesinde “komisyon kararlarına karşı 30 günlük askı ilân süresi ve tebligatı gerektiren hallerde tebliğden itibaren 30 günlük süre içinde asliye hukuk mahkemesine, kadastro yapılan yerlerde ise, kadastro mahkemesine dava açılabilir” hükmü bulunduğundan, Kanunun öngördüğü temel ilke, mera komisyonlarının tesbit, tahdit ve tahsis kararlarına karşı açılacak davalara bakma görevinin asliye hukuk mahkemesine ait olduğudur. Maddede belirtilen “kadastro yapılan yerlerde” tümcesinin Mera Kanunun 7/2 ve 3. fıkralarında anılan biçimde bir mera tesbit ve tahdit işlemi yapılarak o taşınmaz hakkında genel arazi kadastro tutanağı düzenlenip askı ilânına çıkartılması halinin, kanundaki “kadastro yapılan yerler” kavramı içinde düşünülerek, işte bu halde, askı ilân süresi içinde açılacak davalara bakma görevinin kadastro mahkemesine ait olduğunu kabul etmek gerekir. Mera Kanununun 13. maddesinin beşinci fıkrasındaki (3402 sayılı Kadastro Kanunu uyarınca programa alınan yerler, çalışmaların başlamasından en az 4 ay önce Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce, Bakanlığa bildirilir. Bu süre içinde ilgili komisyonlar tarafından mera, yaylak ve kışlakların tesbit ve tahdidi yapılarak, durum Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğüne intikal ettirilir) hükmü ile aynı maddenin yedinci fıkrasındaki (komisyonlar, yukarıda belirlenen süre içinde mera tesbit ve tahdit işlemlerini yapmadığı takdirde, bu işlemler 3402 sayılı Kadastro Kanunu hükümlerine göre kadastro komisyonlarınca gerçekleştirilir) hükmü karşısında, mera komisyonu tarafından tesbit ve tahdidi yapılarak Tapu Kadastro Genel Müdürlüğüne intikal ettirilen ya da kanunda öngörülen sürede komisyonca tesbit ve tahdidin yapılmaması nedeniyle bu işlemlerin arazi kadastro ekiplerince yapılarak kadastro tutanağı düzenlenen taşınmazlar hakkında 3402 sayılı Kanunun 11/1. maddesi uyarınca 30 günlük askı ilân süresi içinde açılan davalara bakma görevinin kadastro mahkemelerine ait olacağı, bunun dışında yani daha önce
hiç kadastro yapılmayan ya da genel arazi kadastro işlemi önceki yıllarda yapılıp kesinleşen yerlerde mera komisyonunun yaptığı tesbit, tahdit ve tahsis kararlarının, mera komisyonu tarafından Mera Kanununun 13/4. maddesi gereğince yaptığı ilân ya da tebliğ üzerine 30 günlük süre içinde açılacak davalara bakma görevinin asliye hukuk mahkemelerine ait olduğu kabul edilmelidir. Şunu da belirtmek gerekir ki; mera, yaylak ve kışlakların tesbit ve tahdit (sınırlandırılma) işlemleri kanunî yollardan geçip kesinleşmedikçe mera komisyonları tarafından tahsis kararı verilemez. Kanunun 7. ya da başka bir maddesinde arazi kadastro ekip ve komisyonlarına tahsis yapma yetkisi de verilmemiştir. Kanunun 12. maddesi gereğince tahsis kararı verme yetkisi sadece mera komisyonlarına aittir. Komisyonun verdiği tahsis kararları Valilik onayı ile yürürlüğe girer ve bundan sonra 13/4. maddesi hükmünce ilân ve ilgili kuruluşlara tebliğ edilir. Mera Kanununun 7 ve 13. maddeleri ile 3402 sayılı Kanunun 25/son maddesi hükmü birlikte gözönünde bulundurulduğunda, ister kadastro yapılan, isterse yapılmayan yerlerde mera komisyonlarının verdiği tahsis kararlarına karşı 30 günlük askı ilânı içinde ya da ilân edilmeden açılacak davaların asliye hukuk mahkemelerinde görülmesi gerektiği sonucuna ulaşılır.
Somut olayda; dava, mera komisyonu tesbit ve tahdit kararının 30 günlük askı ilânından önce açılmışsa da, mera komisyon kararının askı ilânından çok önce 1974 yılında bu köyde genel arazi ve 1988 yılında yapılan orman kadastrosu ayrı ayrı yapılıp kesinleştiğine ve mera komisyonunun yaptığı tesbit ve tahdit kararı ile birlikte tapu iptali ve tescil isteminde de bulunulduğuna göre, davaya bakma görevi asliye hukuk mahkemesine aittir. Bu nedenle, işin esasının incelenmesi gerekirken açıklanan nedenlerle görevsizlik kararı verilmesinin usûl ve kanuna aykırı olduğu]na değinilmiş; bozma kararından sonra bu dosya ile Nasuf Kemer ve Hayrettin Yaz tarafından açılan davalar asıl dosya ile birleştirilmiştir.
Mahkemece; davacı ... ve birleşen dosya davacılarının davalarının ayrı ayrı kabulüne ve 25.12.2011 günlü bilirkişi heyeti raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 5403,04 m²"lik kısmın mera kaydının iptali ile bulunduğu adaya en son parsel numarası verilmek suretiyle davacı Hayrettin Yaz adına tapuya kayıt ve tesciline, (E) harfi ile gösterilen 7605,25 m²"lik kısmın mera kaydının iptali ile bulunduğu adaya en son parsel numarası verilmek suretiyle davacı Nasuf Kemer adına tapuya kayıt ve tesciline, (F) harfi ile gösterilen 3143,94 m²"lik kısmın mera kaydının iptali ile bulunduğu adaya en son parsel numarası verilmek suretiyle davacı Nazmiye Memiş adına tapuya kayıt ve tesciline, (C) harfi ile gösterilen 7528,17 m², (D) harfi ile gösterilen 8048,87 m² ve (B) harfi ile gösterilen 7963,30 m²"lik kısmın mera kaydının iptali ile bulunduğu adaya en son parsel numarası verilmek suretiyle davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, mera tesbitinin iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Dava konusu taşınmazların bulunduğu yerde 1977 yılında arazi kadastrosu, 1988 yılında orman kadastrosu yapılmış ve kesinleşmiştir.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından orman kadastrosu, eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada, çekişmeli taşınmazların büyük bölümünün orman sayılan alanda kaldıkları ve 1974 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında orman vasfıyla tescil harici bırakıldıkları belirlenmişse de bölgede 1988 yılında kesinleşen orman kadastrosu çalışmaları sırasında tarım arazisi olarak orman dışına çıkarıldıkları, çevrelerinde kişiler adına tarla niteliğiyle kesinleşen taşınmazlar bulunduğu, yine çevre taşınmazlara uygulanan Haziran 1949 tarihli ve 244 nolu, ilk geldisi eski türkçe olan, 841804 m² yüzölçümlü, mezarlık, yol ve kişi sınırlı revizyon görmeyen tapu kaydı kapsamında kaldıkları anlaşıldığına ve adına tescil kararı verilen kişiler yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına 19.12.2013 günü oy birliği ile karar verildi.