Esas No: 2019/2164
Karar No: 2021/1614
Karar Tarihi: 17.11.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2164 Esas 2021/1614 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2164
KARAR NO: 2021/1614
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/07/2018
DOSYA NUMARASI: 2017/836 Esas - 2018/747 Karar
DAVA: Genel Kurul Kararlarının İptali
KARAR TARİHİ: 17/11/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 17.02.2017 tarihli olağan Genel kurulda gündemin 8 maddesinde, Şirketin Global Kriz nedeniyle içerisine düştüğü finansman sıkmasından kurtulabilmesi, bankalar ve 3. şahıslara olan borçlarının ödenebilmesi için Çorlu Deri Organize Sanayi Bölgesi, ... Caddesi, ... Sk No:... adresindeki Tabakhane ve onun mütemmim cüzü olan tesisin kullanım hakkı makine-teçhizat ile birlikte satılması konusunda karar alınması ve satış işlemleri için Yönetim Kurulu Başkanı ...'ın yetkilendirilmesi konusunda önceki yıl alınan kararın yinelenmesine dair kararın TTK'nun 449 maddesi gereğince tensip kararı ile yürütmesinin geri bırakılmasına, dava konusu 17.02.2017 tarihli genel kurulda özellikle gündemin 8.maddesinde alınan şirkete ait taşınır ve taşınmazların satışına dair verilen kararın ve 6 maddede alınan ücret ödemelerine dair kararların uygulanması halinde telafisi mümkün olmayacak derecede zarar meydana geleceğinden mahkemece 6102 sayılı TTK'nın 449. madde gereğince dava konusu tüm genel kurul kararlarının ve özellikle 6 ve 8 maddede alınan kararların yürütülmesinin geri bırakılmasına, davalı ...'nin 17 02.2017 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan kararların 6102 sayılı TTK'nın 445 maddesi gereğince iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; gerek bu dosyada .gerekse yine dilekçede bahsi geçen Bakırköy 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014-571 E,sayılı dosyasında tanzim edilen raporda şirketin faaliyetleri, gelir gider hesapları, bilançoları ve her türlü kayıtlarında hiçbir usulsüzlük tespit edilmediğini, dava dilekçesinde örtülü kar aktarımından bahsedilmekte ise de, bunun tamamen kötü niyetli bir yaklaşım olduğunu, böyle bir kar aktarımı olmadığı gibi şahsi malların satılarak şirket zararlarının karşılandığını, belirtilen davalarda alınan bilirkişi raporlarında belirlendiği üzere şirket tarafından yapılan bütün işlemlerin kanuna, ana sözleşmeye ve objektif iyi niyet kurallarına uygun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 12/07/2018 tarih ve 2017/836 Esas - 2018/747 Karar sayılı kararı ile; " Dava, davalı şirketin 17/02/2017 tarihli genel kurulunda alınan kararların iptali talebine ilişkindir. Toplanan deliller, yapılan bilirkişi incelemesi ve düzenlenen rapor dikkate alındığında; davalı şirketin deri ve tekstil mamulleri imalatı ve alım satımı konusunda faaliyet yürüttüğü, davacı ...'ın şirketin ortağı olduğu, davaya konu edilen genel kurulda alınan tüm kararların iptalinin istendiği, sözü edilen 17/02/2017 tarihli genel kurulda; 1. Madde ile divan başkanı ve tutanak katibinin seçildiği, davacının karara karşı olumsuz oy kullandığı, 2. Maddesiyle tutanağın imzalanması bakımından divan heyetine yetki verildiği, karara davacının olumsuz oy kullandığı, 3. Madde ile yönetim kurulu faaliyet raporu, denetçi raporunun okunup oy çokluğu ile kabul edildiği, davacının olumsuz oy kullandığı, 4. Maddesiyle bilanço ve gelir gider hesaplarının oy çokluğu ile kabul edildiği, davacının karşı oy kullandığı, 5. Maddesiyle yönetim kurulu üyelerinin ve denetçinin oy çokluğu ile ibrasına karar verildiği, davacının olumsuz oy kullandığı, 6. Maddesiyle yönetim kurulu üyesine ücret ödenmesinin kararlaştırıldığı, davacının karara olumsuz oy kullandığı, 7. Maddesinde alınmış bir karar bulunmadığı, 8. Madde kapsamında finansman sıkıntısı sebebi ile Çorlu'daki taşınmazın ve eklentilerinin satışı için yönetim kurulu başkanına yetki verildiği, davacının karara muhalif kaldığı, Alınan kararlardan 3.,4.,5.,6. ve 8. madde yönünden davacı vekilinin muhalefet şerhlerinin genel kurul tutanağına eklenmiş olduğu görülmüştür. 1.,2.,7. ve 9. madde yönünden muhalefet şerhi bulunmadığından mahkemece herhangi bir değerlendirme yapılmayacaktır. Yapılan bilirkişi incelemesinde; şirketin sermayesinin 15.000.000,00-TL olduğu, sermayesinin tamamının ödendiği, şirketin deri sektöründe imalat yaptığı göz önüne alındığında 2015 yılı satış rakamının 3.152.380,14-TL olduğu, buna göre bilançoda sene sonu stokunun 8.873.136,99-TL olduğu, yüksek miktarda stokta bozulmaya elverişli mal bulundurulmasının olağan olmadığı, şirketin 2015 yılı dönem başında stok mevcudu 11.356.708,14-TL iken, mal alımları ve diğer giderler için kredi kullanılarak kredi faizi ve döviz bazlı kredi nedeni ile kur farkına maruz kalındığı, yüklü miktarda stok ürün kullanılmayıp faiz ve kur farkı yükünün altına girilmesinin sebebinin yönetim kurulu faaliyet raporunda açıklanmamış olduğu bildirilmiştir. Davalı şirket hakkında Bakırköy 5. ATM'de 2015/103 E. Sayılı iflas erteleme davası bulunduğu, yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verildiği, bu dosya kapsamında düzenlenen kayyım raporları ve bilirkişi raporlarıyla davalı şirketin ticari kayıtlarının gerçek durumu yansıtmadığı, şirket kayıtlarında şirketin borca batık halde gösterilmiş olmasına rağmen gerçekte +6.507.634,00-TL öz kaynağa sahip olduğu, borca batık olmadığı, şirket kayıtlarının stok durumu itibari ile gerçeği yansıtmadığı, kullanım kapasitesinin çok üzerinde bozulmaya elverişli deri mamulünün stoklarda gösterildiği, buna karşılık şirketin genel kurulun faaliyet dönemine ilişkin kısmında kredi kullandığı ve mevcut stok varken şirketin kredi faizi ve döviz kuru zararının oluştuğu bu nedenle faaliyet raporuna ilişkin 3. Maddenin, bilanço ve gelir hesaplarına ilişkin 4. Maddenin, yönetim kurulu üyelerinin ibralarına ilişkin 5. Maddenin ve gayri menkul satışına ilişkin 8. Maddenin kanuna, ana sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırı bulunduğu ve iptali gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. " gerekçeleri ile; " 1-Davanın KISMEN KABULÜYLE, davaya konu genel kurulun (17/02/2017) 3,4,5 ve 8.maddelerinin iptaline, fazla talebin reddine, ... " karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacılar vekili ile davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava dilekçelerinde, 17.02.2017 tarihli Genel Kurulda alınan kararların ve özellikle 6. ve 8. maddede alınan kararların iptalinin istenildiğini, gündemin 6. maddesi ile yönetim kurulu üyeleri ile murakıba ücret tayin edildiğini, davalı şirket hakkında iflas erteleme davası açılmış olduğundan, ortaklara kar payı dağıtımı dahi yapılamadığını, genel kurul toplantısına çağrı metninde de şirketin finansman krizi içerisinde olduğundan bahsedilmesine rağmen, şirketin içinde bulunduğu duruma kendi kusurları ile sebebiyet veren yönetim kurulu üyeleri ve murakıba üstelik fahiş miktarda ücret tayin edilmesine ilişkin 6. maddenin iptal edilmemesinin dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olmadığını, alınan kararın bir anlamda " örtülü karar aktarımı " olup, bu durumun şirketin diğer ortaklarının aleyhine olduğunu, yıllardır şirketi yönetenlerin aynı kişiler olup, şirketi şu andaki duruma getirdikten sonra fahiş miktarda ücret almaya devam etmelerinin iyi niyet kuralları ile bağdaşmayacağını, Kararın hüküm kısmında, davanın kısmen kabulüyle denilmiş olmakla birlikte, esas itibarı ile davanın kabul edildiğini, bu bakımdan davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin dosya kapsamına, mahkemece kurulan hükmün içeriğine uygun olmadığını belirterek, Davacı müvekkilleri yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yetkisizlik kararı veren mahkemece yargılama gideri, harç ve ücreti vekalet hususunda görevli ve yetkili mahkemece esasla birlikte hüküm kurulmasına ilişkin karar verilmesine rağmen, yetkisizlik kararı nedeniyle vekalet ücretine hükmedilmemesinin eksiklik olduğunu, Mahkemece, her ne kadar şirketin faaliyet raporuna ilişkin 3. Md., Bilanço ve gelir hesaplarına ilişkin 4. Md,, yönetim kurulu üyelerinin ibralarına ilişkin 5 md. ve gayrimenkul satışına ilişkin 8. md.nin kanuna, ana sözleşmeye ve dürüstlük kurallarına aykırı bulunduğu ve iptali gerektiği sonucuna ulaşıldığı belirtilmiş ise de; Dava sırasında tanzim edilen bilirkişi raporunda, satış, maliyet ve gelir gider hesap hareketlerinin kontrolünde, defter kayıtlarının muhasebe usul ve ilkelerine uygun olduğu, stok yüksekliği 2014 yılı dönem başından geldiğinden 2015 yılı içerisindeki stok hareketlerinde gerçeği yansıtmayan veya dikkati çeken bir hususa rastlanmadığının bildirildiğini, ayrıca Bakırköy 7 Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2015/797 E. (yeni esas numarası 2017/371 E.) olan dosyasında alınan 23.05.2016 tarihli bilirkişi raporu ve mahkeme safhasında alınan 03.07.2018 tarihli bilirkişi raporunda; şirket yöneticilerinin şahsi olarak yüksek maaş almadıkları, şirketten para çekmedikleri, bilakis şahsi gayrimenkullerini satarak şirkete para koydukları, yöneticiler bakımından sorumluluk doğuracak kusurlu bir davranış olmadığı kanaatine ulaşıldığı görüşüne varıldığını, Yine, davacılar tarafından açılan Bakırköy 1 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/571 Esas sayılı dosyasında bilirkişi ... tarafından tanzim edilen raporda, şirketin faaliyetleri, gelir gider hesapları, bilançoları ve her türlü kayıtlarında hiçbir usulsüzlük tespit edilmediğinin bildirildiğini, Şirket kayıtlarının açılan bu davalar nedeni ile sürekli denetim altında olduğunu, şirkete kayyum tayini yapıldığını, bu durumda davacıların genel kurul kararının iptali taleplerinin tamamen kötü niyetli ve şirketi zor durumda bırakmak için yapıldığını, davalı şirket hakkında açılan iflas erteleme davasında kayıtların gerçek durumu yansıtmadığı, şirket kayıtlarında şirketin borca batık halde gösterilmiş olmasına rağmen gerçekte 46.507.634,00 TL özkaynağa sahip olduğunun karar gerekçesinde belirtilerek, karara dayanak yapılmış ise de; belirtilen bu artı değerin şirketin sahip olduğu gayrimenkul bedelinin bilirkişi raporunda çok yüksek belirtilmiş olmasından kaynaklandığını, bu durumun şirket kayıtlarının gerçeği yansıtmadığını göstermeyeceğini, mahkemenin bu hususu dikkate alması gerektiğini, Davacılar tarafından, ortaklara kar payı dağıtımı yapılmadığı, bu nedenle duruma kendi kusurlarıyla yol açan yönetim kurulu üyeleri ve murakıba ücret tayin edilemeyeceği belirtilmekte ise de; bu ücretin yasal bir hak olduğunu, her olağan genel kurul toplantısında gündeme konularak ayni şekilde karar altına alındığını, Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi' nin 2015/797 E. sayılı dosyasında tanzim edilen 23.05.2016 tarihli raporun 7. sayfasında Yönetim kurulu üyesine 2013 yılında taktir edilen yıllık brüt 66.000.-TL ve deneticiye taktir edilen üç aylık brüt 1700.-TL' nin o tarihte bile makul bir ücret olduğunun açıkça belirtildiğini, Genel Kurulda karar altına bu hükmün hiç uygulanmadığını, 7-8 yıldır yönetim kurulu başkanı olarak bu ücretin alınmadığını, Gündemin 8 md. Ticaret Odasının bu konudaki ikazı üzerine bu madde hariç olarak tescil ve ilan edildiğini, yani bu maddenin yok hükmünde olduğunu, kaldı ki bu yetkinin ilk olarak 22 Aralık 2010 tarih, 7713 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nin 413-414 sayfasında yayınlanan 2009 yılı olağan genel kurul toplantı tutanağından sonra sürekli olarak ayni şekilde gündeme geldiğini ve Genel Kurul'da kabul gördüğünü, onaylandığını, zaten bahsi geçen gayrimenkul ve mütemmim cüzlerinin ... Bankası'na ipotekli olduğunu ve satılamayacağını, Yukarıda belirtilen ilgili davalarda ve bu davada tanzim edilen tüm bilirkişi raporlarında şirketin tüm kayıtlarının usul ve ilkelere uygun olduğunun belirtildiğini, Genel Kurul Kararlarının Kanuna, Ana Sözleşmesi Hükümlerine ve objektif iyi niyet kurallarına uygun olduğunu, kararların iptalini gerektiren bir durumun söz konusu olmadığını belirterek, Yerel Mahkemenin 17.02.2017 tarihli genel kurulun 3 ,4, 5 ve 8 maddelerinin iptaline dair kararının kaldırılarak, yetkisizlik kararı uyarınca vekalet ücretine hükmedilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK'nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, davalı şirketin 17.02.2017 tarihli genel kurulunda alınan kararların iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacının istinaf başvurusu yönünden; Davacılar vekilince, davalı şirket hakkında iflas erteleme davası açılmış olduğundan, ortaklara kar payı dağıtımı dahi yapılamadığı, genel kurul toplantısına çağrı metninde de şirketin finansman krizi içerisinde olduğundan bahsedilmesine rağmen, yönetim kurulu üyeleri ve murakıba fahiş miktarda ücret tayin edilmesinin dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olmadığı, alınan kararın bir anlamda " örtülü kar aktarımı " olup, bu durumun şirketin diğer ortaklarının aleyhine olduğu belirtilerek, yönetim kurulu üyeleri ile murakıba ücret tayin edilmesine ilişkin gündemin 6. maddesinin de iptaline karar verilmesi gerekirken talebin reddinin hatalı olduğu hususu istinaf sebebi olarak ileri sürülmüştür. Genel Kurulda alınan 6 no'lu kararda; şirket yönetim kurulu üyesi ...'a yıllık brüt 66.000,00 TL ücret ödenmesinin devamına, ...1 yıllık görev süresi dolan denetçinin yeni TTK hükümleri uyarınca denetçi seçme zorunluluğu olmaması nedeniyle oy çokluğu ile denetçi seçilmemesine oy çokluğu ile karar verildiği, Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi' nin 2015/797 E. sayılı dosyasıyla açılan yöneticinin sorumluluğundan kaynaklanan tazminat davasında alınan 23.05.2016 tarihli bilirkişi heyet raporunda, şirketin 08.07.2014 tarihinde yapılan 2013 yılı olağan genel kurul toplantısında yönetim kurulu Üyesi ...'a yıllık brüt 66.000,00 TL, denetçi ...’e üç aylık brüt 1.700,00 TL ücret verilmesine karar verildiği, 66.000 TL ücretin, aylık değil yıllık brüt ücret olduğu, aylık karşılığı brüt 5.500,00 TL olup makul düzeyde bulunduğu, şirket yöneticilerinin şahsi olarak yüksek maaş almadıkları, şirketten para çekmedikleri belirtilmiştir. Davalı şirketin 2015 yılında 3.152.380,14 TL satış yaptığı, 8.873.136,99 TL sene sonu stoğu bulunduğu, Bakırköy 5. ATM'de 2015/103 E. Sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda şirketin +6.507.634,00-TL, işbu dosyada alınan bilirkişi raporunda da 2015 yılında 5.182.453,27 TL öz kaynağa sahip olduğunun tespit edildiği, aynıca genel kurulda denetçi seçilmemesine de karar verildiği hususları birlikte değerlendirildiğinde, yönetim kurulu üyesi için tespit edilen ücret makul olup, dürüstlük ve iyiniyet kurallarına aykırı değildir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verildiğinden, red edilen kısım yönünden davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya uygundur. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiştir. Davalının istinaf başvurusu yönünden; Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi' nin 2014/571 E. sayılı dosyasıyla açılan "Bilgi Alma ve İnceleme Hakkı Tanınması" davasında alınan alınan denetim raporunda da: şirketin 2013 yılına ilişkin kayıtlı değerlerinden yapılan tespitlere göre, satış rakamının %94'ü kadar stokta mal bulunmasının şirketin deri sektöründe imalat yaptığı da gözönüne alındığında bozulmaya elverişli ürünlerin bu kadar yüksek tutarda stokta bulundurulmasının şirket sermayesinin neredeyse tamamının stoklara yatırılmasının, yönetim kurulunun açıklama getirmesi gereken bir husus olduğunun belirtildiği, mahkemece alınan bilirkişi raporunda da aynı yönde tespitler yapıldığı gözetildiğinde, şirket kayıtlarının muhasebe usul ve ilkelerine uygun olmasının sonucu değiştirmeyeceği, şirket hakkında birden fazla dava açılması ve kayyım atanmasının işbu davanın açılmasına engel teşkil etmediği gibi kötüniyeti de göstermeyeceği, genel kurul kararının iptalini talep edebilmek için kararın tescil ve ilan edilmesinin gerekmediği (Yargıtay 11 HD 2013/12130 Esas 2014/4174 Karar) anlaşılmaktadır. Yine, davalı vekili dosyanın ilk derece mahkemesine yetkisizlik kararı ile geldiğini, yetkisizlik kararına bağlı olarak müvekkili lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu istinaf sebebi olarak ileri sürmüş ise de; HMK'nın 331/2. maddesi uyarınca, yerel mahkemece verilen yetkisizlik kararı usule ilişkin nihai kararlardan olup davayı esas yönden sona erdirmemektedir. Yetkili mahkemede davaya devam edilmesi halinde bu dava yeni bir dava olmayıp yetkisiz mahkemede açılan davanın devamı niteliğindedir. Bu durumda kanun gereğince sonradan davaya bakan mahkemece, ilk yetkisizlik kararı nedeniyle davalı lehine yargılama giderleri ile bu giderlerden sayılan vekâlet ücretinin hüküm altına alınmamış olmasında da bir isabetsizlik bulunmamaktadır. (Emsal Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/2-3004 Esas 2019/217 Karar) Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davacılar vekili ve davalı vekilinin istinaf başvurularının HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Tarafların istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden taraflarca ayrı ayrı yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davacılardan alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcından, istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,9 TL harcın davacılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcından, istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,9 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf edenler üzerinde bırakılmasına, 6-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK' nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay' da temyiz yolu açık olmak üzere 17/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.