Esas No: 2019/431
Karar No: 2021/1941
Karar Tarihi: 17.11.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/431 Esas 2021/1941 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/431 Esas
KARAR NO: 2021/1941 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/09/2018
NUMARASI: 2018/172 E., 2018/871 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 17/11/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; müvekkili ile davalılardan ... arasında 01/11/2017 tarihinde "..." isimli televizyon dizisinin yapım sözleşmesinin imzalandığını, diğer davalının da TBK'nun 110.maddesi gereğince yapımcının fiillerini taahhüt ettiğini, yapımcının sözleşme gereğince her bölümü kaset olarak yayına hazır bir şekilde teslim edeceğini, yine sözleşme süresince yapımcının müvekkilinden izin almadan imza yetkililerini değiştirmeyeceğinin hükme bağlandığını, ancak davalının bu edimlerini yerine getirmediğini, sözleşmenin tarihinde geçerli olan ortaklık yapısının değiştiğini, buna göre 06/10/2017 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi içeriğinden yapımcı şirketin 01/10/2017 tarihli kararıyla ... ve ...'in müşterek imza yetkilileri olduğunu, ancak müvekkilinden izin alınmaksızın 14/11/2017 tarihli Genel Kurul Kararıyla ...'in münferit imza yetkilisi haline geldiğini, buna göre davalı tarafın sözleşmeye aykırı davranarak müvekkilinin güvenini suistimal ettiğini, yine sözleşmenin 14.maddesi gereğince yayın tarihinden en geç iki gün öncesinde çekilen bölümlerin müvekkiline teslim edilmesi gerektiğini, ancak her bir bölümün yayın günü olan 30/12/2017 'de teslim edildiğini, müvekkilinin böylelikle bölümleri izleyemediğini, bu nedenle sözleşmenin 20.maddesi uyarınca cezai şart alacaklarının doğduğunu belirterek 100.000 TL cezai şartın temerrüt tarihinden itibaren avans faiziyle davalılardan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili; müvekkillerinin edimlerini eksiksiz olarak yerine getirmek için çaba gösterdiğini, ancak davacının anlaşılmaz bir şekilde müvekkilinin yapımcılık sözleşmesini devretmek zorunda bıraktığını, buna göre 20/12/2017 tarihinde sözleşmenin devrinin yapılmak zorunda bırakıldığını, sözleşmenin devriyle müvekkilinin taraf sıfatının sona erdiğini, davacının bölüm ücretlerini ödemediğini, ancak müvekkilinin bu durumu oyunculara yansıtmayarak ödemeler yaptığını, davacıya ödeme konusunda talepte bulunmaları üzerine davacının müvekkilini cezai şart ile tehdit ettiğini, müvekkilince yapılan takiplere karşı davacının borcum yoktur diyerek itiraz ettiğini, bu davanın da kötü niyetli olarak açıldığını, devir protokolünde müvekkilinin tüm yükümlülüklerini eksiksiz olarak yerine getirdiğinin hükme bağlandığını, buna rağmen cezai şart istenemeyeceğini, ayrıca BK'nun 179/2 maddesi gereğince davacının ifayı çekincesiz olarak kabul ettiğinden cezai şart talep hakkı bulunmadığını, müvekkili şirketin imza yetkilisinin değişmediğini bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemesince toplanan delillere göre; " taraflar arasındaki yapım sözleşmesinin 8 bölümün ifasından sonra 3.kişiye devredildiği, bu bağlamda varsa davalı tarafın sorumluluğunun davacıya teslim edilen 8 bölüme ilişkin olabileceği, davacının ifayı ihtirazi kayıt koymaksızın kabul ettiği, bu konuda bir delil sunmadığı, ayrıca TBK'nun 205.maddesi gereğince davalılara başvuramayacağı, öte yandan taraflar arasındaki sözleşmenin 01/11/2017 tarihli olup davalı şirketin 01/10/2017 tarihli genel kurul kararı ile ... ve ...'un müşterek imza ile temsile yetkili olduklarına karar verildiği, bu değişikliğin sözleşme tarihi olan 01/11/2017'den önce olduğu, 14/11/2017 tarihli genel kurul kararı ile ... yönünden değişiklik yaptığı, buna göre adı geçenin müşterek olan yetkisinin münferit yetkiye dönüştürüldüğü, bu durumun davacı aleyhine olmadığı, kaldı ki devir sözleşmesinde davalı tarafın edimlerini yerine getirdiğinin belirtildiği, ayrıca davalı şirketin ortaklık ve yetkililerini belirleme hususunda davacıya yetki verilmesi şeklindeki sözleşmenin 6098 Sayılı TBK'nun 27.maddesi uyarınca ahlaka aykırı olduğu, bu nedenle yok hükmünde sayılması gerektiği, yine sözleşmenin birebir şirket yetkilisinin şahsi becerisi ve yeteneğini gerektiren edimler içermediği " gerekçesiyle davacının davasının reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinafında; mahkemenin eksik incelemeyle karar verdiğini, tarafların sözleşme serbestisi kapsamında müvekkilinden izin alınmadan imza yetkilisinin değiştirilmeyeceğini belirlediklerini, bu taahhütle birlikte sektörde oldukça yeni olan yapımcının haklarını üçüncü bir kişiye devretmemesinin amaçlandığını, bu konuda davalılardan garanti alındığını, ancak davalıların bu yükümlülüğünü yerine getirmediğini, 01/10/2017 tarihli karara göre ... ve ...'in müşterek imza yetkilisi olduğunu, ancak 14/11/2017 tarihli kararla, ...'in münferit imza yetkilisi haline geldiğini, mahkemenin bu durumu davacı aleyhine bir durum oluşturmadığı şeklindeki gerekçesinin hatalı olduğunu, ayrıca sözleşmenin 14.maddesi gereğince her bir bölümün yayın tarihinden itibaren iki gün önce müvekkiline teslim edilmesi gerektiğini, ancak teslimin 30/12/2017 tarihinde yapıldığını, hatta dizinin 8 bölümünün yayın kaseti yayın günü içinde toplamda 4 parça olarak teslim edildiğini, müvekkilinin zor durumda kaldığını, bölümlerin izlenemediğini, geç teslime ilişkin tutanağın teslime gelen kişiler tarafından imzalanmadığını, bu konudaki iddiaların tanık ifadeleriyle açıklığa kavuşacak iken mahkemenin tanık dinlemediğini, davalıların verdikleri cevapla edimlerini gereği gibi yerine getirmediklerini kabul ettiklerini, müvekkilinin ihtirazi kaydını doğruladıklarını, sözleşmenin devrinden önceki tüm alacak ve borçlardan devredenin sorumlu olduğunu, davalı tarafın da 8 bölüm için sözleşmeyi ihlal ettiğini, müvekkilinin cezai şart talep hakkı doğduğunu, bu hususun sözleşmenin 20.maddesinde açıkça düzenlendiğini, cezai şartın sözleşme serbestisi çerçevesinde belirlendiğini, mahkemenin gerek bu serbestiyi gerekse davalı tarafın basiretli tacir gibi davranması gerektiği hususunu görmezden geldiği, yayıncılık konusunda uzman bir bilirkişi incelemesi yaptırılmadığını, tanık dinlenilmediğini, eksik incelemeyle karar verildiğini bildirmiştir. Taraflar arasındaki 01/11/2017 tarihinde yapım sözleşmesi imzalandığı, davalı ...'in sözleşmeyi taahhüt eden olarak imzaladığı, sözleşmenin 4/5 maddesinde yapımcının davacının ön yazılı onayı olmaksızın sözleşme süresince sözleşmenin imza tarihinde geçerli olan ortaklık yapısının imza yetkililerinin ve/veya imza sirkülerlerinin değiştirilmeyeceğini ve/veya mevcut imza yetkililerinin isimlerinde ve yetki alanlarında değişiklik olmayacağını ve /veya yapımcının şirket ana sözleşmesinde herhangi bir değişiklik yapmayacağını kabul ettiği, sözleşmenin 14.maddesinde yapımcının master videobant ve senaryo teslim yükümlülüklerini en geç davacının belirleyeceği yayın tarihinden en geç 2 gün öncesinde davacının göstereceği mahalde eksiksiz hasarsız daha önceden alenileşmemiş gerekli sanatsal içeriğe haiz, yayın kuruluşunun genel izlenirliği ve toplum nezdindeki imaj ve bilirniliğine ve yayın kriterlerine uygun ve özgün şekilde teslim edeceği, 20.maddesinde ise cezai şartın kararlaştırıldığı, 20.maddede ön görülen hallerden birinin gerçekleşmesi halinde davacının davalı taraftan aynen ifa, uğradığı zararların tazmini, mahrum kaldığı kar ile 3 milyon TL'den az olmamak kaydıyla cezai şart isteyeceği, 20.5 maddesinde yapımcı ve taahhüt edenin sözleşmedeki yükümlülüklerinden herhangi birine riayet etmemesi ve/veya aykırı davranması, edimlerini zamanında ve/veya eksiksiz yerine getirmemesinin gösterildiği görülmüştür. Taraflar ile dava dışı ... Ltd. Şti. Ve ... arasında ... isimli Tv dizisi yapım sözleşmesi ek protokolünün 02/01/2018 tarihinde imzalandığı, buna göre; sözleşmenin 4.2.maddesinin "Taraflar. Tv Dizisi'nin 9. (Dokuzuncu) Bölüm'den itibaren ... ve taahhüt eden ...”in işbu Sözleşme'den kaynaklanan tüm hak ve yükümlülüklerini yapım şirketi olan ... Ltd. Şti ve taahhüt eden ...'ya devir ve temlik ettiğini ve bu doğrultuda 9. (Dokuzuncu) Bölümün yayından itibaren geçerli olmak üzere Sözleşme'nin yapımcı ve taahhüt eden tarafının ... Ltd, Şti ve ... olduğu hususunda mutabık kalmışlardır." şeklinde olduğu, 4.3.maddesinin ise "... ve taahhüt eden ... Tv Dizisi'nin 8. (Sekizinci) Bölüm'üne kadar (8. Bölüm dahil) Sözleşme yükümlülüklerine yerine getirmiş olup ; ...'a iş bu bölümler'e ilişkin doğmuş tüm hakları Sözleşme'nin 5.1'inci maddesi başta olmak üzere devrettiğini kabul, beyan ve taahhüt eder. ... ve taahhüt eden ...'ın 3. Bölüme kadar vadesi gelmiş ödemeleri ifa ettiğini: vadesi gelmemiş ödemeleri ve gene Sözleşme'nin 17.3'üncü maddesinde belirtilen mahsuplaşma ile ifa yükümlülüğü dışında herhangi nam ve ad altında yükümlülüğü olmadığı kabul eder" şeklinde olduğu görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, yapım sözleşmesinden kaynaklanan cezai şart alacağının tahsili istemine ilişkindir. Davacı taraf, davalının sözleşmeye aykırı davranışları nedeniyle cezai şart alacağı doğduğunu iddia etmiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Taraflar arasındaki yapım sözleşmesinde sözleşmeye aykırılık halinde davacının davalı taraftan aynen ifa, uğradığı zararların tazmini, mahrum kalınan kar ile cezai şart isteyebileceği düzenlenmiştir. Davacı taraf, davalının çekilen bölümlere ilişkin kasetleri süresinde teslim etmediğini, ayrıca yapımcı şirketin yetkililerinin davacının ön yazılı onayı olmaksızın değiştirildiğini iddia etmiştir. Somut olayda, sözleşmeye aykırılıkların davacı tarafından ispatlanması gerekir. Kasetlerin geç teslim edildiği iddiası usulüne uygun delillerle kanıtlanamamıştır. Öte yandan yapım sözleşmesine konu bölümlerin yayınlandığı dosya içeriğinden anlaşılmakla, davacı taraf bu konuda ihtirazi kayıt koyduğunu kanıtlayamamıştır. Her ne kadar sözleşmede davalı şirketin sözleşmenin imzası tarihinde geçerli olan imza yetkilisinin değiştirilmeyeceği yolundaki hükmü kısmen ihlal edilmiş ise de; bu durum ilk derece mahkemesince de karar yerinde isabetli bir şekilde belirtildiği üzere TBK'nun 27.maddesine aykırı bir düzenleme mahiyetinde olduğundan bu hükmün yok sayılması kanaatine varılmıştır. Ayrıca ve özellikle taraflar ile dava dışı ... Ltd. Şti ve ... arasında düzenlenen 02/01/2018 tarihli protokolün 4.3 maddesinde ise davalı şirketle davalı ...'in 8.bölüm dahil sözleşme yükümlülüklerini yerine getirdiği açıkça belirtilmiş olup artık bu aşamadan sonra davacı, davalıların sözleşmeye aykırı davrandıklarını ileri sürerek cezai şart talebinde bulunamayacaktır. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde değildir. Hal böyle olunca ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı vekilinin istinaf talebinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Davacı vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK.'nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinafa gelen davacı üzerinde bırakılmasına, İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf aşaması için ayrıca avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde talepleri halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 17/11/2021
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.