Esas No: 2019/385
Karar No: 2021/1945
Karar Tarihi: 17.11.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/385 Esas 2021/1945 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/385 Esas
KARAR NO: 2021/1945 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/12/2018
NUMARASI: 2017/339 E., 2018/1236 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 17/11/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; müvekkilinin davalı ile ticari ilişkisi bulunduğunu, müvekkili tarafından ödeme ve avans amaçlı olarak verilen çeklere karşılık olarak davalı tarafça 10/03/2015 tarihinde 51.418,50 TL bedelli faturanın düzenlendiğini, bu fatura bedelinin davalıya daha önce ödendiğini, bu faturadan başka davalının müvekkiline düzenlediği fatura teslim ettiği mal veya hizmet bulunmadığını, cari hesap ilişkisinde davalıya emaneten her biri 55.000 TL bedelli olan 4 adet çek verildiğini, davalının teslim ettiği mal ve hizmet olmamasına rağmen çekleri iade etmediğini, vadesi geldiğinde ibraz edilerek arkasının yazdırıldığını ve çeklerin iki ayrı icra dosyasında takibe konulduğunu, takiplerin haksız olduğunu ve kötü niyetli yapıldığını belirterek müvekkilinin takiplere konu çekler yönünden davalıya borçlu olmadığının tespitine, takiplerin iptaline, çeklerin iadesine ve davalının % 20 oranında kötü niyet tazminatıyla sorumluluğuna karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; davacının haksız olduğunu, ilk olarak başlattıkları takip üzerine davacının borca itiraz etmediğini, aksine borcunun ödeyeceğini belirterek süre istediğini, kendisine süre verildiğini, ancak bu süre içinde de borcun ödenmediğini, bunun üzerine diğer çeklerin de takibe konulduğunu, davacının müvekkiline olan borcuna karşılık ayrı tarihlerde vade tarihleri farklı 8 adet çek verdiğini, bu çeklerden 4'ünün sorunsuz olarak ödendiğini, çekin ödeme aracı olup illetten mücerret olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemesince toplanan delillere ve alınan bilirkişi raporuna göre; "davacının taraflar arasında ticari ilişki olmasına karşın davaya konu çeklerin emanet olarak davalıya verildiği, çek karşılığında davalı tarafından kendilerine herhangi bir mal teslim edilmediği iddiası bakımından, çekin bir ödeme vasıtası ve kıymetli evrak oluşu, kıymetli evrak olan çekin illetten mücerret olup çeki elinde bulunduran yetkili hamile karşı temel ilişki bakımından çekin bedelsiz olduğu iddiasını ispat yükünün bunu iddia edene ait olması, her ne kadar menfi tespit davasında kural olarak ispat yükü davalıya ait olsa da davalı tarafından çekin emaneten verildiği ya da başka nitelikte ispat yükünü yer değiştirir vaziyette ikrar bulunmayıp tüm aşamalarda davalı tarafça çekin borcun ifası için verildiği, verilen bir kısım çeklerin sorunsuz olarak ödendiği savunmalarının bulunuyor olması, (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/3320, Karar No : 2016/10958 sayılı ilamında; " dava konusu çeklerin davalıya emanet olarak bırakıldığına ilişkin iddianın davacı tarafından kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş" bu karar yargıtay ilamıyla onanmıştır. Yine Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/17691, Karar No: 2016/8726 sayılı ilamında da " davaya konu edilen çekin keşidecisinin davacı, lehtarının ise davalı olduğu, çekin davalıya hatır çeki veya teminat olarak verildiği iddiasının usulüne uygun delillerle davacı tarafından ispat edilemediği" gerekçesiyle yerel mahkemece verilen karar onanmıştır.) çek üzerinde emaneten verildiğine dair bir şerh olmadığı gibi buna dair taraflar arasında yapılmış herhangi bir yazılı anlaşma bulunmaması, ( Buna dair bkz; Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/17643, Karar No: 2018/2128 ve Esas No: 2017/1106, Karar No: 2018/5082 sayılı ilamları), davalı tarafından mahkemece taraflara uyarlı ihtarat yapılarak belirlenen defter inceleme gününde defterlerin hazır edilmemesi bakımından ise davacının dava açarken çekleri davalıya verdiğini beyan edip ispat yükünün bu beyanla ve yukarıda yer verilen içtihat uyarınca tamamen davacıya ait olması, taraf defterlerindeki kayıt durumundan ziyade uyuşmazlığın esas noktası bakımından bir yazılı delil ve sebepsiz borç ikrarı olan çekin emaneten verildiğinin ispatının söz konusu olması nedeniyle çek ile aynı delil düzeyinde yani emaeten erildiği iddiasını kanıtlar yazılı bir belge olması gerekliliği nedenleriyle davalının defter ibraz etmemesinin kendi aleyhine sonuç doğurmasının mümkün olmayacağı" gerekçesiyle ispat olunamayan davanın reddine, mahkemece İİK md. 72/3 uyarınca paranın alacaklıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilmiş ve infaz edilmiş olduğu görülmekle alacak miktarının %20 oranı olan 43.520,00 TL icra inkar tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinafında; mahkemenin tarafların kambiyo ilişkisindeki sıfatları ve çeklerin ibrazına kadar olan aşamayı yanlış değerlendirdiğini, davalının kambiyo senedinin hamili iyi niyetli 3.kişi olmayıp şahsi defilerin ileri sürülebileceği ilk hamil olduğunu, davalının delil olarak defter ve kayıtlarına dayanılmasına rağmen defter ve kayıtlarını ibraz etmediğini, taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle müvekkilinin davalıya dava konusu çekleri emaneten verdiğini, davalının sadece 51.418,50 TL'lik fatura düzenleyip bu fatura bedelini de tahsil ettiğini, bedeli ödenen bu fatura dışında müvekkiline verilmiş mal ve hizmet bulunmadığını, bu hususun bilirkişi raporuyla sübuta erdiğini, raporda müvekkilini borçlandıracak herhangi bir mal ve hizmet satış faturası veya borç dekontunun olmadığının tespit edildiği, müvekkilinin mal ve hizmet almaksızın çekleri ödemesinin haksızlığa yol açacak bir durum olduğunu, çekin illetten mücerretliği ilkesinin keşideci ile cirantalar arasında söz konusu olduğunu, şahsi defilerin ise davalıya ileri sürülebileceğini, çünkü aralarında ticari ilişki bulunduğunu, bu bağlamda müvekkilinin de mal ve hizmet almadığından borçlu olmadığı defisini ileri sürdüğünü, çekin tek başına bir ödeme aracı olmadığını, davalının muhasebe kayıtlarını sunmaması nedeniyle HMK 222/5 gereğince müvekkilinin iddiasının ispatlandığı sonucunun ortaya çıktığını, Yargıtay 13. HD'nin 2010/10178 E. -2011/625 K.sayılı ilamının da bu yönde olduğunu bildirmiştir. Davalı vekilinin dosya istinaf incelemesi için dairemizde beklediği sırada dava konusu çeklerin tamamen ödendiğini, davanın istirdat davasına dönüştüğünü, çek asıllarının iade edilmediğini belirterek ilk derece mahkemesi kasasında bulunan çek asıllarının müvekkiline iadesini istemiş, Dairemizce verilen 17/06/2020 tarihli kararla dosyanın istinaf incelemesi yapılmadığından talebin bu aşamada reddine karar verildiği görülmüştür. Davalı tarafından davacı aleyhine İstanbul ... İcra Müdürlüğü'nün ... E.sayılı dosyasında; iki adet çeke dayalı olarak toplam 131.932,95 TL'nin tahsili için kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlatıldığı, takip dayanağı çeklerin 05/02/2016 ve 20/02/2016 keşide tarihli her biri 55.000 TL bedelli, keşidecisinin davacı, lehtarının davalı olduğu, icra dosyası borcununsa 21/04/2017 tarihinde 160.188,52 TL olarak icraya yatırıldığı görülmüştür. Davalı tarafından davacı aleyhine İstanbul ... İcra Müdürlüğü'nün ... E.sayılı dosyasında; iki adet çeke dayalı olarak toplam 119.714,33TL'nin tahsili için kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlatıldığı, takip dayanağı çeklerin 05/01/2016 ve 15/01/2016 keşide tarihli her biri 55.000 TL bedelli, keşidecisinin davacı, lehtarının davalı olduğu, çeklerin arkalarında yer alan ibraz şerhine göre karşılıklarının bulunmadığı, icra dosyası borcununsa 21/04/2017 tarihinde 157.762,18 TL olarak icraya yatırıldığı görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 09/07/2018 tarihli bilirkişi raporunda; "davalı ... Limited Şirketi, ... Ltd. Şti. ile aralarında ticari ilişkisi olduğu, ancak dava dosyasında bunu tevsik edecek herhangi bir mal ve hizmet faturası bulunmadığı, iki firma arasındaki cari ilişkisinin olup olmadığı ile ilgili olarak davalı ... Limited Şirketi ile ... Ltd. Şti muhasebe kayıtlarının ibraz edilmesi gerektiği, davacı ...'ın, ... Ltd. Şti adına davalı ... Limited Şirketi'ne kendi çeklerini verdiği, ... Limited Şirketi, ... Ltd. Şti'den yaptığı tahsilat ile davacı ...'ın verdiği çekleri geri ödediği, 2015 yılında cari hesap bakiyesi olarak Davalı ... Limited Şirketi'nin 1.418,50 TL alacaklı devrettiği, 2016 yılında yine aynı şekilde işlem devam ettirilmiş ve davacı ... davalı ... Limited Şirketi'ne 220.000,00 TL toplamında 4 adet 55.000,00 TL'lik çek verdiği, bu çekler karşılığında Davalı ...'nın Davacı ...'ı borçlandıracak her hangi bir mal ve hizmet satış faturası veya borç dekontu dosyada bulunmadığı, ayrıca 220.000,00 TL'lık alacağın Davalı ...'nın ...ten oları bir alacağın olup olmadığı ile ilgili de dava dosyasında herhangi bir bilgi mevcut olmadığı, davalı ..., ...in iflası edebileceği nedeni ile alamadığı alacağına karşılık Davacı - ...'ın çeklerini tahsile kalkışmış ve bu çekler ödenmeyince de icra yoluna gittiği, davalı ... muhasebe kayıtlarını sunmadığı için bu çeklere karşılık alacağının nereden kaynaklanıp kaynaklanmadığının tespit edilemediği, bu durumda davalının davacıdan herhangi bir alacağa (mal veya hizmet teslimine veya avans ödemesi gibi) dayanmayan tahsilatının bu aşamada haksız zenginleşmeye neden olabileceği" yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK'nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davalı taraf, iki ayrı takip dosyasında davacı tarafından keşide edilen çekleri takibe konu etmiş, davacı taraf ise söz konusu bu çeklerin mal ve hizmet alımı olmaksızın davalıya emaneten verildiğini iddia etmiştir. Bilindiği üzere çek mevcut bir borcun tasfiyesine yönelik olarak verilir. HMK'nun 200 vd.maddeleri uyarınca senede karşı yapılan iddianın senetle ispatı zorunludur. Bir başka ifadeyle davacının dava konusu çeklerin mevcut karinenin aksine emaneten davalıya verildiği hususunu yazılı delillerle ispatlaması gerekir. Somut olayda; davacı taraf bu iddiasını ispatlayamamıştır. Davalının defterlerini ibraz etmemesi, davacının iddialarının ispatlandığı anlamına gelmez. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davacı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Öte yandan davacı tarafça mahkeme kasasında bulunduğu anlaşılan çeklerin iadesinin istinaf aşamasında Dairemizden istendiği görülmüş olup, davacı vekilince bu talebi ekinde sunulan İstanbul ... İcra Müdürlüğü'nün 14/02/2020 tarihli yazısı içeriğinden icra dosyasının infazen kapatıldığı, çek asıllarının borçluya tesliminde takip dosyası yönünden bir sakınca bulunmadığı, çek asıllarının mahkeme dosyasından veya borçlu tarafa verilmek üzere icra dosyasına celbi hususunda mahkemeye yazı yazıldığı, buna göre icra dosyasının ödeme suretiyle infaz edildiği anlaşıldığından mahkeme kasasında bulunduğu belirtilen çeklerin önlü ve arkalı birer örneğinin dosya içerisine alınmasını müteakip çek asıllarının davacı tarafa ilk derece mahkemesince iadesinin mümkün olduğu kanaatine varılmıştır. Yukarıda açıklanan hususlar gözetildiğinde usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M:Davacı vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK.'nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinafa gelen davacı üzerinde bırakılmasına, İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf aşaması için ayrıca avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde talepleri halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 17/11/2021
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.