23. Hukuk Dairesi 2016/7440 E. , 2019/5307 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, kooperatif yönetim kurulunca müvekkiline kur"a sonucu düşen daireye 7.200,00 TL tutarında şerefiye farkı belirlendiğini, anasözleşmesinde ve genel kurul kararlarında yer almamasına rağmen yönetim kurulunca şerefiye farkının sitenin çevre düzenlenmesinde harcanmasına karar verildiğini ileri sürerek, şerefiye farkından kaynaklanan alacağın faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davalının 15.02.2007 tarihli ortaklık senedini imzalayarak kooperatife üye olduğunu, ortaklık senedinin not kısmında dairelerin şerefiye paralarının kooperatif giderlerinde kullanılacağının belirtildiğini, davacının da diğer tüm üyeler gibi bu şartı kabul ederek kooperatife üye olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın reddine dair verilen karar, bu konuda genel kurulca alınmış bir karar alınıp alınmadığı hususunda inceleme yapılmak üzere bozulmuş bozma sonrasında bozmaya uyularak verilen kabul kararı ise yine Dairemizce bu kez eşitlik ilkesinin değerlendirilmesi gerekçesiyle bozulması üzerine mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre şerefiye tespit raporunun geçersiz olduğu, geçerli şerefiye tespit raporuna göre şerefiye alacağının doğmayacağı, ayrıca kooperatifin ortaklık senetlerinde şerefiye alacaklarının kooperatifte kullanılacağına ilişkin ifadeler bulunduğu, davalı kooperatifin şerefiye bedelleri ile ilgili uygulamasının belirtilen şekilde olduğunun tespit edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, kooperatif ortağının konutunun değer azlığı nedeniyle isabet eden şerefiye bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesinde “Ortaklar, bu kanunun kabul ettiği esaslar dahilinde hak ve yükümlülüklerde eşittirler.” hükmü yer almaktadır. Kooperatifçilikte eşitlik, eşit statüde olan ortakların aynı hakka sahip olması ve aynı borçlardan sorumlu tutulmasını gerektirir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesi uyarınca, kooperatif ortakları, bu yasanın kabul ettiği ilkeler ışığında hak ve yükümlülüklerde eşittirler. Bu maddeye göre, ortaklar yönünden hak ve yükümlülüklerde eşitlik ilkesi, Türk Hukuk sisteminde emredici bir yasa hükmü olarak öngörülmüştür.
Yasal düzenleme yukarıdaki şekilde olduğu halde, aynı miktarda ödeme yapıp, aynı büyüklükte konut ya da işyeri sahibi olan ortakların, konutların ya da işyerlerinin site içindeki yeri, yapı durumu ve sair özellikleri nedeniyle birbirinden farklı olması söz konusu ise, yükümlülüklerde (ödemelerde) eşit olduğu halde hakta yukarıdaki gerekçelerle eşit olması mümkün olamamaktadır. Şerefiye bu eşitliği sağlamak amacıyla yapılan ve mevcut yapı kooperatifleri mevzuatına göre yapılması zorunlu olan bir işlemdir (Özmen K, Açıklamalı-Uygulamalı-İçtihatlı Kooperatifler,4. Bası,Ankara 2015,shf 567).
Bir hukuki işlem, konusu, veya meydana gelişi itibariyle emredici hukuk kurallarına aykırı olabilir. Öze ilişkin emredici hükümlere aykırılık halinde hukuki işlem şeklen mevcut olmakla beraber konusu bakımından amaçlanan hüküm ve sonuçları başlangıçtan itibaren hiç kimseye karşı sonuç doğurmaz. Öze ilişkin emredici hukuk kurallarına aykırılık sebebiyle hukuki işlemin mevcudiyet kazanamaması halinde, hukuki işlemin yokluğundan söz edilir. Bu nedenle yok hükmünde olan karar ve işlemler baştan beri hüküm ifade etmez ve sonradan icazetle geçerli hale gelmezler. Mutlak hükümsüzlük kural olarak düzeltilemez ve hukuki yararı bulunan herkes tarafından süresiz olarak ileri sürülebilir ve mahkeme tarafından kendiliğinden göz önünde tutulur.
Somut olayda, ekonomik değeri diğer dairelerden düşük olduğu teknik komisyonca tespit edilen C Blok 4 numaralı daire maliki davacı ...’a komisyonca belirlenen ekonomik değer farkı olan tutarın davalı kooperatifçe ödenmeyip bu tutarın kooperatif işlerinde kullanılması nedeniyle, kura’da ekonomik yönden iyi durumda olan bağımsız bölüm çıkan ortakların ödediği şerefiye parasının yine kendi menfaati için kooperatife harcandığı, daha açık bir anlatımla ekonomik olarak iyi bir bağımsız bölüm alan ortağın, hem iyi bir bağımsız bölüm sahibi olduğu, hem de ödediği şerefiye bedelinin kendi menfaatine olacak şekilde kooperatife harcandığı için fazladan bir rant sağlamış olacaktır. Öte yandan davacı, hem ekonomik olarak düşük kalite daire almış; hem da eksik kaliteden kaynaklanan şerefiye bedelinden mahrum kalmış olacaktır. Bu durum, Kooperatifler Kanunu"nun emredici nitelikte olan 23. maddesine aykırılık teşkil etmesi nedeniyle, yönetim kurulunun anılan kararı yok hükmündedir. Yok hükmünde olan kararlar yukarıda da belirtildiği gibi baştan beri hüküm ve sonuç doğurmazlar.
Bu durumda, yönetim kurulunun anılan kararının yok hükmünde olması, genel kurulun şerefiye bedellerinin kooperatifle ilgili işlerde kullanılacağına dair dava tarihinden önce alınmış bir kararının bulunmaması davacıdan kooperatif üyeliğine kabul sırasında alınan şerefiye ile ilgili beyanın ""doğmamış haktan feragat edilemeyeceği"" ilkesi gereği geçerli olmayacağı, ayrıca davalı kooperatifin şerefiyenin kooperatifte kullanılmasına ilişkin süregelen uygulamasının da davacıyı bağlamayacağı dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 12.12.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.