3. Hukuk Dairesi 2019/978 E. , 2020/723 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda; davanın reddine yönelik olarak verilen hüküm, davacı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 04/02/2020 tarihinde davacı vekili Av. ... geldi. Başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekilin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; maliki bulunduğu ... İli ... İlçe ... Beldesi Merkez Mahallesinde kain eski 125 ada 246 yeni 125 ada 299 parsel sayılı ve 580,43 m² yüzölçümlü taşınmazın 775 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesi uyarınca davalı belediyeye tahsis edildiğini, ancak davalı belediyenin 25/08/2010 tarihinde taşınmazı 1.956.000 TL bedel karşılığında üçüncü kişiye sattığının maliye uzmanı tarafından düzenlenen 13/11/2014 tarih ve 2014/5 sayılı inceleme raporu ile tespit edildiğini, davalı ... tarafından yapılan satış işleminin geçersiz ve taşınmazın tahsis amacı ile bağdaşmadığından usulsüz olduğunu, davalı belediyenin maliki bulunmadığı bir taşınmazı satmak suretiyle sebepsiz olarak zenginleştiğini ileri sürerek; 1.956.000 TL"nin satış tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı; dava konusu talebin zamanaşımına uğradığını, esas yönünden ise davacı tarafından yapılanın bir tahsis işlemi olmayıp bedelsiz olarak devir işlemi olduğunu, 775 sayılı Kanun’un mülga 3 üncü maddesinin Belediyelere arsa sağlanması hususunu düzenlediğini, devredilen taşınmazın satılamayacağına ilişkin bir hüküm ile kamu hizmetine tahsis edildiğine ilişkin herhangi bir belgenin bulunmadığını, davacının devrettiği bu taşınmazı geri alma hak ve yetkisinin bulunmaması nedeniyle sebepsiz zenginleşme koşullarının oluşmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; sebepsiz zenginleşmenin, malın veya paranın zenginleşenin malvarlığına girdiği anda gerçekleştiği, davaya konu taşınmazın 1977 yılında davalı belediyeye devredildiği, davacının iddiası doğrultusunda davalı belediyenin bu tarihte sebepsiz olarak zenginleştiği, on yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra 2015 yılında davalı ... aleyhine açılan sebepsiz zenginleşme davasının zamanaşımı nedeniyle reddine karar vermek gerekeceği, 775 sayılı Kanuna göre devre aykırı hareket edildiği ve bu nedenle ihalenin yapılarak bedelin ödendiği tarihte davalının zenginleştiği iddia edilebilirse de; Türk Medeni Kanunu’nun 712 nci maddesinin "Geçerli bir hukuki sebep olmaksızın tapu kütüğüne malik olarak yazılan kişi, taşınmaz üzerindeki zilyetliğini davasız ve aralıksız olarak on yıl süreyle ve iyiniyetle sürdürürse, onun bu yolla kazanmış olduğu mülkiyet hakkına itiraz edilemez." hükmünü düzenlediği, burada taşınmaz mülkiyetinin iktisabının geriye yürüdüğü, anılan madde hükmüne göre mülkiyeti kazananın en baştan itibaren malik sayılacağı, bu durumda malike karşı sebepsiz zenginleşme iddiasının ileri sürülemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Bir davada, davalı tarafından zamanaşımı def’inin ileri sürülmüş olması halinde, HMK’nın 142 inci maddesi uyarınca; hakimin, tahkikata başlamadan önce zamanaşımı def’ini inceleyerek karara bağlanması, eş söyleyişle dava konusu hakkın zamanaşımına uğramış olduğu kabul edildiği takdirde davanın bu nedenle reddedilmesi, aksi takdirde ise tarafların ileri sürdükleri bütün iddia ve savunmaların birlikte incelemesi ve davanın esası hakkında bir karar verilmesi zorunludur.
Somut olayda ise; mahkemece, davanın hem zamanaşımı nedeniyle hem de esastan reddine karar verilmiştir.
O halde, mahkemece, öncelikle davalı tarafından süresinde ileri sürülen zamanaşımı def’inin incelenerek karara bağlanması, zamanaşımı def’inin reddi halinde ise tarafların ileri sürdükleri bütün iddia ve savunmaların birlikte incelemesi suretiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, davanın hem zamanaşımından hem de esastan reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma nedenine göre, davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nın 428 inci maddesi gereğince davacı taraf yararına BOZULMASINA, ikinci bendde açıklanan nedenle davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 2.540 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalı taraftan alınıp davacı tarafa verilmesine, 6100 sayılı HMK"nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04/02/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.