16. Hukuk Dairesi Esas No: 2020/8486 Karar No: 2020/4535 Karar Tarihi: 21.10.2020
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2020/8486 Esas 2020/4535 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davanın konusu, taşınmazın orman tahditinde orman sınırları içinde bırakılması ve orman tahditinin iptali ile taşınmazın davacı adına tescili talebidir. Mahkeme, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar vermiş ve bu karar temyiz edilmiştir. Ancak Yargıtay, dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde kesinleşmiş orman kadastrosunun bulunduğunu ve 6831 sayılı kanunun 11/1. maddesine göre, bu tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak Hazine hariç itiraz olunamayacağını ve dava açılamayacağını belirtmiştir. Bu nedenle, mahkemenin kararı bozulmuştur. Kararda geçen kanun maddesi: 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 11/1. maddesi.
16. Hukuk Dairesi 2020/8486 E. , 2020/4535 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : KADASTRO TESPİTİNE İTİRAZ KANUN YOLU: TEMYİZ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Davacı vekili 1941 tarih 3 nolu tapu kaydı, irsen intikal ve taksime dayanarak ...Mahallesinde bulunduğunu bildirdiği, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği 9190 metrekare miktarındaki taşınmazın müvekkiline ait olduğunu, orman olmadığı halde, orman tahditinde orman sınırları içinde bırakıldığını ileri sürerek orman tahditinin iptalini, taşınmazın davacı adına tescilini istemiştir. Yargılama sırasında taşınmazın ... sınırlarında olduğu tespit edilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı gerçek kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece, davaya konu taşınmazın bulunduğu yerde 14.01.1994 tarihi itibariyle kesinleşmiş orman kadastrosunun bulunduğu ve davanın 01.09.2009 tarihinde açıldığı gerekçesi ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de; varılan sonuç dosya kapsamına ve yasal düzenlemelere uygun düşmemektedir. Şöyle ki, 6831 sayılı Kanun"un 11/1. maddesindeki düzenlemeye göre “Orman kadastro komisyonlarınca düzenlenen tutanak ve haritaların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak Hazine hariç itiraz olunamaz ve dava açılamaz.” Dava konusu taşınmazın bulunduğu Bucakkışla köyünde Orman Kadastrosu 6831 sayılı Kanuna göre yapılmış, 14.07.1993 tarihinde ilan edilmiş, itiraz edilmeyen yerler yönünden 14.01.1994 tarihinde kesinleşmiştir. Somut olayda davacı ...’ın murisi ...’ın .... Asliye Hukuk Mahkemesinde, aynı tapu kaydına dayalı olarak Orman Yönetimine karşı 08.10.1986 tarihinde açtığı el atmanın önlenmesi istemli davasının muhakemesi neticesinde, mahkemece 18.07.1997 tarihli ve 1996/44-1997/128 Esas-Karar sayılı kararıyla teknik bilirkişi raporunda 9190 metrekare olarak belirtilen taşınmaza davalı tarafından yapılan müdahalenin önlenmesine karar verilmiş, karar davacılar vekiline 31.07.2000 tarihinde, davalı ... yönetimi vekiline 15.08.2000 tarihinde tebliğ edilmiş; taraflarınca temyiz edilmemiştir. Eldeki davada yapılan keşif sonucu fen bilikişilerince düzenlenen raporda çekişmeli taşınmaz ile yukarıda zikredilen 1996/44 Esas sayılı dosyasında el atmanın önlenmesine karar verilen 9190 metrekarelik taşınmazların aynı yer olduğunun tespit edildiği bildirilmiştir. Bu olgulara göre dava konusu taşınmaz yönünden 6831 sayılı Kanun"un düzenlediği 10 yıllık hak düşürücü süre geçmemiştir. Dolayısıyla mahkemenin bu yöndeki kabulünde isabet bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, davacı gerçek kişi tescil talebinde de bulunduğundan, Mahkemece dava konusu taşınmazın tapuya tescil edilip edilmediği araştırılarak, tescil edilmemiş ise tapusuz taşınmazlar hakkındaki tescil davalarında 4721 sayılı TMK’nın 713/3 maddesi uyarınca taşınmazın sınırları içinde bulunduğu köy tüzel kişiliğinin, taşınmazın bulunduğu köy tüzel kişiliğinin 6360 sayılı Kanun uyarınca kaldırılmış olması halinde ilgili İlçe ve Büyükşehir Belediye başkanlıklarının davada taraf olarak yer alması zorunlu olduğundan, pasif dava ehliyetindeki eksikliği tamamlamak üzere davacıya süre ve imkan tanınması, bundan sonra tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekir. Mahkemece belirtilen husus göz ardı edilerek, dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacıya iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.10.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.