(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi 2016/14086 E. , 2019/2950 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin emekliliğe hak kazanarak iş sözleşmesinin sona erdiğini, günde 12-13 saat çalıştığını, hafta sonu ve resmi tatillerde de aynı çalışmanın devam ettiğini, ancak çalışmalarının karşılığının ödenmediğini ileri sürerek fazla çalışma ücret alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, zamanaşımı def"i ileri sürerek, davacının normal mesai saatleri içerisinde çalıştığını, fazla çalışmasının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; fazla çalışma ücret alacağının kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Taraflar arasında zamanaşımı savunmasının dikkate alınıp alınamayacağı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürür ve "alacağın dava edilebilme özelliği"ni ortadan kaldırır.
Uygulamada, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, dava açma tekniği bakımından, tümü ihlal ya da inkâr olunan hakkın ancak bir bölümünün dava edilmesi, diğer bölümüne ait dava ve talep hakkının bazı nedenlerle geleceğe bırakılması anlamına gelir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ilkeye göre, kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması, saklı tutulan kesim için zamanaşımını kesmez, zamanaşımı, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktar için kesilir.
Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulandığı dönemde, ıslah dilekçesinin tebliğini izleyen ilk oturuma kadar ya da ilk oturumda yapılan zamanaşımı def"i de ıslaha konu alacaklar yönünden hüküm ifade eder. Ancak Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 371/2 ve 319. maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı definde bulunulabileceği kabul edilmelidir.
1086 sayılı Kanun yürürlükte iken süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı def"ine davacı taraf süre yönünden hemen ve açıkça karşı çıkmamışsa(suskun kalınmışsa) zamanaşımı def"i geçerli sayılmakta iken, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uygulandığı dönemde süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı def"inin geçerli sayılabilmesi için davacının açıkça muvafakat etmesi gerekir. Başka bir anlatımla 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamalar bakımından süre geçtikten sonra ileri sürülen zamanaşımı def"ine davacı taraf muvafakat etmez ise zamanaşımı def"i dikkate alınmaz.
Somut olayda, civar olarak çalışan davacı 25.04.2013 havale tarihli dava dilekçesi ile feshe bağlı olmayan fazla çalışma ücret alacağını istemiştir. Davalı vekili süresinde sunduğu cevap dilekçesinde; alacağın zamanaşımına uğradığını savunmuştur. Dosya içeriğine göre davanın 25.04.2013 tarihinde açıldığı, davalının zamanaşımı savunması dikkate alındığında davacının fazla çalışma ücret alacağının dava tarihinden itibaren 5 yıl geriye gidilerek 25.04.2008 tarihinden iş sözleşmesinin sona erdiği 24.05.2011 tarihine kadar hesaplanması gerekirken hükme esas alınan bilirkişi raporunda iş akdinin sona erdiği tarihten 5 yıl geriye gidilerek 24.05.2006 tarihinden itibaren hesaplama yapıldığı anlaşılmaktadır. Davalı vekilin bilirkişi raporuna ve ek bilirkişi raporuna itirazında bu husus belirtildiği halde, itirazlar dikkate alınmaksızın mahkemece hatalı şekilde hesaplanan fazla çalışma ücret alacağının kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
2- Fazla çalışma ücret alacağında takdiri indirim yapılması gerekip gerekmediği taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Fazla çalışmaların uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde Yargıtayca son yıllarda takdiri indirim yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almıştır.
Somut olayda; hükme esas alınan bilirkişi raporunda tanık anlatımları dikkate alınarak fazla çalışma ücret alacağı hesaplandığı halde Mahkemece indirim yapılmaksızın hüküm altına alınması isabetli olmamıştır. Zira davacının hastalık, mazeret ya da izin gibi sebeplerle yılın tamamında aynı şekilde çalışamayacağı kabul edildiğinden hesaplanan alacaktan dosya içeriğine ve çalışma süresine uygun düşecek bir oranda hakkaniyet indirimi uygulanması gerekmektedir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 11.02.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.