Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/698
Karar No: 2022/3626
Karar Tarihi: 18.04.2022

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2022/698 Esas 2022/3626 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2022/698 E.  ,  2022/3626 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil

    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Kullanım kadastrosu sırasında, Sakarya ili Ferizli ilçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan 139 ada 3 parsel sayılı 4.647,52 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Kanun'un 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı ve bu parsel üzerindeki fındık ağaçlarının 1982 yılında ... kızı ... tarafından dikildiği, halen ... kızı ...'nın kullanımında olduğu şerhi yazılarak, bahçe vasfıyla Maliye Hazinesi adına 22.04.2012 tarihinde tespit ve 22.06.2012 tarihinde tescil edildikten sonra 6292 sayılı Kanun uyarınca 22.08.2013 tarihinde ...’ya satılarak bu kişi adına tescil edilmiş; aynı çalışma alanında bulunan 101 ada 111 parsel sayılı 26.152,61 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Kanun'un 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı ve bu parsel üzerindeki fındık ağaçlarının 1982 yılında ... oğlu ... tarafından dikildiği, halen ... oğlu ...'in kullanımında olduğu şerhi yazılarak, bahçe vasfıyla Maliye Hazinesi adına 21.04.2012 tarihinde tespit ve 22.06.2012 tarihinde tescil edildikten sonra 6292 sayılı Kanun uyarınca 15.10.2014 tarihinde ...’e satılarak bu kişi adına tescil edilmiş; aynı çalışma alanında bulunan 139 ada 9 parsel sayılı 135,21 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Kanun'un 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı ve bu parsel üzerindeki fındık ağaçlarının 2005 yılında ... oğlu ... tarafından dikildiği, halen ... oğlu ...'in kullanımında olduğu şerhi yazılarak, bahçe vasfıyla Maliye Hazinesi adına 22.04.2012 tarihinde tespit ve 22.06.2012 tarihinde tescil edildikten sonra 6292 sayılı Kanun uyarınca 24.02.2014 tarihinde ...’e satılarak bu kişi adına tescil edilmiş; aynı çalışma alanında bulunan 139 ada 5 parsel sayılı 10.992,99 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Kanun'un 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı ve bu parsel üzerindeki fındık ağaçlarının 1980 yılında ... oğlu ... tarafından dikildiği, halen ... oğlu ...'in kullanımında olduğu şerhi yazılarak bahçe vasfıyla Maliye Hazinesi adına 22.04.2012 tarihinde tespit ve 22.06.2012 tarihinde tescil edildikten sonra 6292 sayılı Kanun uyarınca 24.02.2014 tarihinde ...’e satılarak bu kişi adına tescil edilmiş ve yine aynı yer çalışma alanında bulunan 101 ada 110 parsel sayılı 2.8374,17 m2 yüzölçümündeki taşınmaz ise, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Kanun'un 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı ve bu parsel üzerindeki fındık ağaçlarının 1976 yılında ... oğlu ... tarafından dikildiği, 1980 yılında taşınmaz üzerine betonarme ev yapıldığı, halen ... oğlu ...'in kullanımında olduğu şerhi yazılarak, bahçe vasfıyla Maliye Hazinesi adına 21.04.2012 tarihinde tespit ve 22.06.2012 tarihinde tescil edildikten sonra 6292 sayılı Kanun uyarınca 15.07.2014 tarihinde ... oğlu ...’e satılarak bu kişi adına tescil edilmiştir.
    Davacı ... vekili, muris ...’in 2007 yılında vefat ettiğinde zilyetliğinde olan 2/ B arazilerinin herhangi bir miras paylaşımı olmadan diğer mirasçılar ..., ..., ... ve ... arasında paylaştırılarak tapuya tescil edildiğini, müvekkili olan davacıya herhangi bir hak verilmediğini belirterek, bu taşınmazların tapudaki kayıtlarının iptaliyle muris ... mirasçıları adına tescili istemiyle dava açtıktan sonra, 18.08.2014 tarihli açıklama dilekçesiyle, dava konusu taşınmazların ... adına tespit edilen 139 ada 5 ve 9, ... adına tespit edilen 139 ada 3, ... adına tespit edilen 101 ada 111 ve ... adına tespit edilip sonradan oğlu ... adına kaydedilen 101 ada 110 parsel sayılı taşınmazlar olduğunu belirterek, kayıtların düzeltilmesi suretiyle davacının muris ... mirasçısı olması nedeniyle isminin tapu kaydına eklenmesini talep etmiş; bilahare ıslah dilekçesi adı altında sunduğu 07.12.2015 tarihli dilekçesiyle de 101 ada 110 parsel yönünden ...’in oğlu ...’in davalı olarak davaya eklenmesini talep etmiştir.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, 6292 sayılı Kanun gereğince satışı yapılan taşınmaza yönelik tapu iptali ve tescile ilişkindir.
    1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, dava konusu 139 ada 3 ve 9 parseller ile 101 ada 110 ve 111 parsellere ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarının reddi ile bu parseller hakkındaki hükmün onanmasına karar verilmiştir.
    2. Davacı vekilinin dava konusu 139 ada 5 parsel sayılı taşınmaza ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; T.C. Anayasası, yargılamanın açıklığı ilkesini kabul etmiştir. 6100 sayılı HMK'nin 294 ve devamı maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı düzenlenmiştir. Hükmün, açık, anlaşılır, infaz edilebilir şekilde tesis edilmesi, en önemlisi yazılacak gerekçenin, verilen hükme uygun olması gerekmektedir. Aksi halde yargılamanın açıklığı ilkesi dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş ve mahkeme kararlarına ... sarsılmış olacaktır. Yazılacak kararın gerekçesiyle, hüküm kısmı arasında bütünsellik ve uyumluluk esastır. Başka bir anlatımla gerekçe ile hüküm birbirine bağlıdır.
    Yine T.C. Anayasası'nın 141/3 maddesi gereğince bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerekir. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 388/1-3. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297/1-c. maddesi, bir mahkeme hükmünün kapsamının ne şekilde olması gerektiğini açıklamıştır. Bir mahkeme hükmünde, tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin birer birer, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde hükümde gösterilmesi gereklidir. Bu kısım, hükmün gerekçe bölümüdür. Gerekçe, Hakimin (Mahkemenin) tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Hakim, tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini (hukuk sebepleri) kendiliğinden (re’sen) araştırıp bularak hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar.
    Hakim, gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendini denetler. Üst mahkeme de, bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. Taraflar da ancak gerekçe sayesinde haklı olup olmadıklarını daha iyi anlayabilirler. Bir hüküm, ne kadar haklı olursa olsun, gerekçesiz ise tarafları doyurmaz (Kuru, Baki/ Arslan, .../ ..., Ejder; Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı 6100 sayılı HMK’na göre Yeniden Yazılmış, 22 Baskı, ... 2011, s.472). Anayasa’nın 141. maddesi gereğince bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gereklidir. Gerekçenin önemi Anayasal olarak hükme bağlanmakla gösterilmiş olup gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır.
    Yasa'nın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların Mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
    Az yukarıda vurgulanan hususlar, Hukuk Genel Kurulu'nun 19.06.1991 tarihli ve E:323, K:391; 10.9.1991 tarihli ve E:281, K:415; 25.9.1991 tarihli ve E:355, K:440; 19.04.2006 tarihli ve E:2006/4-142, K:229; 05.12.2007 tarihli ve E:2007/3-981, K:936; 23.01.2008 tarihli ve E:2008/14-29, K:4; 19.03.2008 tarihli ve E:2008/15-278, K:254; 18.06.2008 tarihli ve E:2008/3-462, K:432; 21.10.2009 tarihli ve E:2009/9-397, K:453; 24.02.2010 tarihli ve E:2010/1-86, K:108; 28.04.2010 tarihli ve E:2010/11-195, K:238; 22.06.2011 tarihli ve E:2011/11-344, K:436 sayılı kararlarında da, benimsenmiştir. Nitekim, 07.06.1976 tarihli ve 3/4-3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'nın gerekçesinde yer alan “Gerekçenin ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli ve yasal olması aranmalıdır. Gerekçenin bu niteliği yasa koyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek niteliği de tartışma götürmez bir gerçektir.” şeklindeki açıklama ile de aynı ilkeye, vurgu yapılmıştır.
    Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören Anayasa'nın 141/3. maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı HMK'nin 297. (Mülga HUMK'un 388.) maddesi, işte bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir. Yine HMK'nin 27. maddesinin (HUMK'un 73.m) 2. bendi “c” bölümünde de hukuki dinlenilme hakkının “Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini” de içerdiği açıklanarak bu husus vurgulanmıştır.
    Eldeki davada Mahkemece, davacı tarafından dava dilekçesinde dava konusu edilen 139 ada 5 parsel sayılı taşınmaza ilişkin herhangi bir açıklama yapılmaksızın, gerekçe gösterilmeden davanın reddine karar verilmiş olup, davanın reddine ilişkin hükmünün 139 ada 5 parseli kapsayıp kapsamadığı da anlaşılamamaktadır.
    Hal böyle olunca; mahkeme hükmünün muhakkak gerekçeli olması gereğine işaret eden anayasa ve yasa hükümlerine aykırı şekilde karar verilmesi isabetsiz olduğundan, bu parsel yönünden hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin dava konusu 139 ada 3 ve 9 parseller ile 101 ada 110 ve 111 parsellere ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarının reddi ile bu parseller hakkındaki hükmün ONANMASINA; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile dava konusu 139 ada 5 parsel sayılı taşınmaza ilişkin usul ve yasaya aykırı hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA; Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 18.04.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi