Esas No: 2022/740
Karar No: 2022/3628
Karar Tarihi: 18.04.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2022/740 Esas 2022/3628 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülen bir dava sonucunda, taşınmazın orman sınırları dışına çıkarılması sonucu oluşan tapu kaydının iptali ve tescili istemiyle açılan davada, davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekilinin temyiz başvurusu sonucunda, Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, davacının dava konusu taşınmazda zilyetlik talebinin reddedilmesi gerektiğini, ancak davanın niteliğinin tapu kaydının iptali ile tescil talebi olduğunu belirterek, kullanım kadastrosu kesinleşerek tapuya tescil edilen taşınmazların Hazinenin mülkiyetinden çıkıp, 3. kişiler adına tescilinden sonra tapu iptali ve tescil isteğine yönelik davanın dinlenme olanağı bulunmadığını ifade etmiştir. Kararın gerekçesinde de, dava konusu taşınmazın orman sınırları dışına çıkartıldığı ve daha sonra 6292 sayılı Kanun uyarınca satılarak davalı adına tescil edildiği belirtilmiştir. Kararın gerekçesindeki kanun maddeleri ise şöyle açıklanmıştır: 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 2/B maddesi, 6292 sayılı Kanun, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup, hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kullanım kadastrosu sırasında, Sakarya ili Karapürçek ilçesi Büyükkarapürçek (Merkez) Köyü çalışma alanında bulunan 205 ada 1 parsel sayılı 4.619,81 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Kanun'un 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı ve 1980 yılından beri müştereken ... oğlu ... ve Abdül kızı ölü ... ... mirasçılarının kullanımında olup üzerindeki fındık ağaçlarının kendilerine ait olduğu şerhi yazılarak, tarla vasfıyla Maliye Hazinesi adına 27.07.2010 tarihinde tespit ve 02.09.2010 tarihinde tescil edildikten sonra, 6292 sayılı Kanun uyarınca 24.01.2013 tarihinde 1/ 2 hissesi ... ‘a satılarak bu kişi adına tescil edilmiştir.
Davacı ..., taşınmazın, murisi ... ... adına ait iken murisin sağlığında 1/2'şer hisse ile kızları ... ... ve kendi adına taksim edildiğini, kadastro çalışmaları esnasında 1/2'si ... ... adına tespit gördüğü halde diğer yarısının muris ... ...’un torunu olan davalı adına tespit gördüğünü ileri sürerek, davalı adına olan taşınmazın 1/2 sinin tapu kaydının iptali ile adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; 6292 sayılı Kanun gereğince satışı yapılan taşınmaza yönelik tapu iptali ve tescile ilişkindir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Mahkemece, davacının dava konusu 205 ada 1 parsel sayılı taşınmazın davalı adına olan 2/B zilyetliğinin iptali ile kendi adına tespitini talep ettiği, toplanan deliller, dinlenen tanık beyanları, dosya arasına celbedilen Akyazı Orman İşletme Şefliği'nin 06.03.2015 tarihli yazıları ile mahallinde yapılan keşif sonucunda alınan bilirkişi raporları sonucunda dava konusu taşınmazın 02.11.1992 yılında orman sınırları dışına çıkartılarak zilyetliğe konu olduğu, davacının murisi olan ... ...'un ise dosya içerisinde yer alan Akyazı Sulh Hukuk Mahkemesinin 13.03.2015 tarihli ve 2015/99 Esas, 2015/112 Karar sayılı veraset ilamına göre 15.05.1982 tarihinde vefat ettiği, davacı tarafın murisi ... ...'un zilyetliğine dayanarak iş bu davayı açtığı nazara alındığında, murisin ölümünden sonra taşınmazın orman sınırları dışına çıkartıldığı, bundan önceki zilyetliğine itibar edilemeyeceği gerekçesiyle, davacının sübut bulmayan davasının reddine karar verilmiş olup, öncelikle Mahkemece, her ne kadar dava, zilyetliğin tespiti istemi olarak değerlendirilmiş ise de, dava dilekçesi içeriğine göre, davacı tarafından, 6292 sayılı Kanun gereği oluşan tapu kaydının iptali ile adına tescilinin talep edildiği anlaşılmakta olup, davanın yanlış vasıflandırılması suretiyle bu yönde işin esasına girilerek zilyetliğin varlığı hususunda değerlendirme yapılıp yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Şöyle ki; bilindiği üzere, kullanım kadastrosu kesinleşerek tapuya tescil edilen taşınmazın/taşınmazların Hazinenin mülkiyetinden çıkıp, 3. şahıs/şahıslar adına tescil edilmelerine esas olan hukuki işlem, idari işlem niteliğinde 6292 sayılı Kanun uyarınca Hazinenin satış işlemi olup, Hazinenin satış işlemi ortadan kaldırılmadıkça, başka bir ifade ile idari işlem niteliğindeki Hazinenin satışı idarece geri alınmadıkça ya da idari yargıda iptal edilmedikçe 3. kişi adına oluşan tapu kaydının yolsuz tescil olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla, kullanım kadastrosu kesinleşerek tapuya tescil edilen taşınmazın/ taşınmazların Hazinenin mülkiyetinden çıkıp, 3. şahıs/şahıslar adına tescilinden sonra tapu iptali ve tescil isteğine yönelik davanın dinlenme olanağı bulunmamaktadır.
Somut olaya gelince; davacı, eldeki davayı 28.08.2014 tarihinde açmış olup dava konusu 205 ada 1 parselin dava konusu edilen 1/2 hissesi 6292 sayılı Kanun uyarınca 24.01.2013 tarihinde davalı ...’a satılarak tapuda adına tescil edilmiştir. Davacı eldeki bu davayı davalıya yapılan satış işleminden sonra açtığına ve dosya kapsamından da idari işlem niteliğindeki satış işleminin idarece geri alındığı ya da idari yargıda iptal edildiği anlaşılamadığına göre, eldeki davanın dinlenme olanağı bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca; Mahkemece, açıklanan gerekçeyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek davanın ispatlanamadığından bahisle reddedilmiş olması isabetsiz ise de, ret kararı sonucu itibariyle doğru olup yeniden yargılamayı gerektirmediğinden bozma nedeni yapılmamış ve gerekçesinin düzeltilmesi suretiyle hükmün onanmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, hükmün, 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 438/son fıkrası gereğince gerekçesinin açıklanan şekilde değiştirilmesine ve düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA; davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle REDDİNE; taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 18.04.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.