Esas No: 2022/718
Karar No: 2022/3631
Karar Tarihi: 18.04.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2022/718 Esas 2022/3631 Karar Sayılı İlamı
8. Hukuk Dairesi 2022/718 E. , 2022/3631 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Kadastro Tespitine İtiraz
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Kullanım Kadastrosu sırasında ... İli Kağıthane İlçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan 6802 ada 13 parsel sayılı 208 m2 yüzölçümündeki taşınmazın kadastro tutanağının beyanlar hanesine, taşınmazın tamamının 6831 sayılı Kanun'un 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı ve iş bu parsel üzerinde 2 adet tek katlı bina mevcut olup binalardan birinin ... ... oğlu ...’nın kullanımında olup bu binanın aynı adanın 12-14 parsellerine kısmen tecavüzlü olduğu, diğer binanın ise ... oğlu ... ...’in kullanımında olup bu binanın aynı adanın 14 nolu parseline ve park alanına tecavüzü olduğu, 12 nolu parseldeki binaların da bu parsele kısmen tecavüzlü olduğu şerhi yazılarak arsa vasfıyla Maliye Hazinesi adına 13.10.2011 tarihinde tespit ve 23.12.2011 tarihinde tescil edildikten sonra 6292 sayılı Kanun uyarınca 1/2 hissesi 05.05.2014 tarihinde ... ...‘ya, diğer 1/2 hissesi ise 23.05.2014 tarihinde ... ... ‘e satılarak bu kişiler adına tescil edilmiştir.
Davacı ...; dava konusu 6802 ada 13 parsel 208 m2 yerin 104 m2 sinin annesi ... ...’ya sattığını, ... 43. Noterliğinde 11.03.2014 tarihinde satış vaadi sözleşmesi yapıldığını, sözleşmenin yapıldığı esnada davacıya ait kalan 104 m2 nin kadastro tespitinde davalı adına düzenlendiğini, davalının da kabulünde olduğu halde devir için para talep ettiğini, ayrıca davalının 13 parsele 4,11 m2 tecavüzünün bulunduğunu, bu nedenle dava konusu 208 m2'lik yerin 104 m2 sinin davacı adına tescilini talep etmiştir.
Dava ilk olarak ... Kadastro Mahkemesi’nin 2014/57 esas numarası ile açılmış olup kadastro askı ilan süresi geçtikten sonra dava açıldığından mahkemece görevsizlik kararı verilmiş 11.03.2015 tarihinde temyiz edilmeksizin kesinleşmesi ve talep üzerine dosya ... 11. Asliye Hukuk Mahkemesinde şimdikini esasını almıştır. Mahkemece ; davanın reddine karar verilmiş olup hüküm; davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; 6292 sayılı Kanun gereğince satışı yapılan taşınmaza yönelik tapu iptali ve tescile ilişkindir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı vekilinin ve davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Mahkemece; davacının taşınmazın kendisine ait olduğu iddiası ile huzurdaki davayı açtıysada ... 43. Noterliğinin 11.03.2014 tarihli ve 12433 yevmiyeli Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi ile davacı ...'nın tüm hak ve hissesini annesi ... ...'ya devrettiği, 06.10.2007 tarihli harici satış senedinin ... ... ile ... ... arasında düzenlendiği, 26 kapı numaralı gecekondunun 20.000 TL bedelle ... ...’e satılarak devredildiği, Milli Emlak Müdürlüğü tarafından yapılan satışta hak sahibi olarak ... ... ile ... ...'in tespit edilmiş olması nedeniyle satış işleminin bu iki isme yapıldığı, taşınmazın 1/2’şer hissesinin halen ... ... ve ... ...’e ait olduğu, dava konusu taşınmazın davacının değil annesinin olduğu, yapılan tespitlere esas alınan harici satış senetleri ile davacının davaya dayanak olabilecek bir hak sahipliği olmadığı ve aktif husumetinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacının dava dilekçesi incelendiğinde dava konusu 208 m2 yerin tamamının kendisine ait iken 104 m2 sini annesi ...’ye sattığı kalan 104 m2 nin ise kendisine ait olduğu ve davalı ... ... adına yazılan bu 104 m2 nin adına tescili talep edilmiş ve davacı tarafından Noter Satış Vaadi Sözleşmesinde taşınmazın tamamı ifadesi kullanılmışsa da iradesinin 104 m2 ye ilişkin olduğu ileri sürülmüş olup mahkemece davanın esasına girilerek Noter Satış Vaadi Sözleşmesi ve harici satış sözleşmesi değerlendirilmek, davacının hak sahibi olup olmadığı irdelenmek ve hak sahibi olmadığına kanaat getirilmek suretiyle aktif husumetinin bulunmadığından bahisle davanın reddi karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Bilindiği üzere, kullanım kadastrosu kesinleşerek tapuya tescil edilen taşınmaz/taşınmazların Hazinenin mülkiyetinden çıkıp, üçüncü şahıs/şahıslar adına tescil edilmelerine esas olan hukuki işlem 6292 sayılı Kanun uyarınca Hazinenin satışına dayanan idari işlem olup, Hazinenin satış işlemi ortadan kaldırılmadıkça, başka bir ifade ile idari işlem niteliğindeki Hazinenin satışı idarece geri alınmadıkça ya da idari yargıda iptal edilmedikçe üçüncü kişi adına oluşan tapu kaydının yolsuz tescil olarak nitelendirilmesi mümkün değildir.
Dolayısı ile kullanım kadastrosu kesinleşerek tapuya tescil edilen taşınmaz/taşınmazların Hazinenin mülkiyetinden çıkıp, üçüncü şahıs/şahıslar adına tescilinden sonra tapu iptali ve tescil isteğine yönelik davanın dinlenme olanağı bulunmamaktadır.
Somut olaya gelince; davacı eldeki davayı 11.06.2014 tarihinde açmış olup dava konusu taşınmazın 1/2 hissesi 6292 sayılı yasa uyarınca 05.05.2014 tarihinde dava dışı davacının annesi ... ...’ya, diğer 1/2 hissesi ise 23.05.2014 tarihinde davalı ... ...’e satılarak tapuda adına tescil edilmiştir. Davacı eldeki bu davayı davalıya yapılan satış işleminden sonra açtığına ve dosya kapsamından da idari işlem niteliğindeki satış işleminin idarece geri alındığı ya da idari yargıda iptal edildiği anlaşılamadığına göre eldeki davanın dinlenme olanağı bulunmamaktadır.
O halde; mahkemece bu gerekçeyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken az yukarıda yazılı gerekçe ile işin esası yönünden değerlendirme yapılarak davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemişse de ret kararı sonucu itibariyle doğru olup yeniden yargılamayı gerektirmediğinden ayrıca bozma nedeni yapılmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda 2. bentte açıklanan nedenlerle hükmün 6100 sayılı HMK ‘nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 438/son fıkrası gereğince gerekçesinin değiştirilmiş ve düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, davacı vekilinin ve davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle REDDİN, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 18.04.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.