Abaküs Yazılım
4. Daire
Esas No: 2018/3226
Karar No: 2021/1774
Karar Tarihi: 23.03.2021

Danıştay 4. Daire 2018/3226 Esas 2021/1774 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2018/3226
Karar No : 2021/1774

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF(DAVACI) : … Petrol Ürünleri Taşımacılık İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, takdir komisyonu kararına dayanılarak, 2010/1-12 dönemine ilişkin tekerrür hükümleri uygulanarak adına kesilen vergi ziyaı cezasının kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen ayrıntılı ve somut bir biçimde teknik inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra bulunan matrah farkı üzerinden tarhiyat yapılması gerekirken, yasal olarak teknik ve detaylı inceleme yetkisi bulunmayan takdir komisyonunca, vergi tekniği raporuna dayanılarak bulunan matrah farkı esas alınmak suretiyle yapılan tarhiyatta yasal isabet görülmediği sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; düzenlenen … tarih ve … sayılı vergi inceleme raporuna istinaden tarh edilen bir kat vergi ziyaı cezalı 2010/1-12 dönemi kurumlar vergisine ilişkin ihbarnamenin, tarh zamanaşımı süresinin bitimine bir gün kaldığından, şirket müdürünün ikametgah adresinde 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21. maddesi uyarınca tebliğ işlemi yapıldığı, tahakkuk eden vergilerin tahsili istemiyle düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle … Vergi Mahkemesinin E:… esasında dava açıldığı, öte yandan, davalı idarece, aynı incelemeden dolayı 09/12/2015 tarihinde takdir komisyonuna sevk işleminin yapıldığı, 26/04/2016 tarihli takdir komisyonu kararında, bir önceki tarh işlemine konu söz konusu vergi inceleme raporunda tespit edilen matrah farkının aynen kabul edildiğinden bahisle, 3 kat vergi ziyaı cezasının ve tekerrür hükümlerinin uygulanması gerektiği ve daha önce söz konusu bir kat vergi ziyaı cezalı vergi tarh edildiği dikkate alınarak düzenlenen dava konusu ihbarnamede, verginin istenmediği ancak fark vergi ziyaı cezalarının istendiğinin anlaşıldığı, buna göre, dava konusu döneme ilişkin olarak, ortada, ilk tarhiyatın dışında, başka bir nedene bağlı olarak belirlenmiş faklı bir matrah farkı üzerinden yapılan bir tarh işlemi bulunmadığından, dava konusu fark vergi ziyaı cezaların, ilk tarhiyata bağlı olarak, zamanaşımı süresi içerisinde düzenlenerek tebliğ edilen ihbarnameyle davacıdan istenmesi gerekirken, zamanaşımı süresi geçirildikten sonra, ilk tarhiyatla aynı dayanaklar ve matrah esas alınmak suretiyle belirlenen vergi tutarı dikkate alınarak düzenlenen dava konusu ihbarnameyle istenen fark vergi ziyaı cezalarında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılarak Vergi Mahkemesi kararının kaldırılmasını gerektirecek neden bulunmadığından, istinaf başvurusunun yukarıda belirtilen gerekçeyle reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idarece kesilen cezanın hukuka uygun ve yerinde olduğu belirtilerek Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 8. maddesinde mükellef, vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettübeden gerçek veya tüzel kişi olarak tanımlanmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun; 14. maddesinin 3. fıkrasının (c) bendinde, ehliyet hususu, ilk inceleme konuları arasında sayılmış; 15. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde ise, ehliyetsiz kişi tarafından açılan davaların reddine karar verileceği hükme bağlanmış olup; bu hükümlere göre, idari davalarda davayı açan ve davanın yöneltildiği kişilerde dava ehliyetinin varlığı, açılan davaların incelenebilmesi için zorunlu bulunmaktadır.
Türk Ticaret Kanunu'nda şube kavramının tanımına yer verilmemiştir. Ancak Ticaret Sicili Yönetmeliği’nin 118. maddesinin 1. fıkrasında, “Bir ticari işletmeye bağlı olup ister merkezinin bulunduğu sicil çevresi içerisinde isterse başka bir sicil çevresi içinde olsun, bağımsız sermayesi veya muhasebesi bulunup bulunmadığına bakılmaksızın kendi başına sınai veya ticari faaliyetin yürütüldüğü yerler ve satış mağazaları şubedir.” şeklinde tanımlanmıştır. Ticaret Kanunu'nun 40. maddesinin 3. ve 4. fıkrasında da şubelerin, Ticaret Sicili’ne tescil ve ilan olunacağı hükmüne yer verilmiştir.
Diğer taraftan Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 50. maddesinde, medenî haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanın, davada taraf ehliyetine de sahip olduğu belirtilmiş, aynı Kanun'un “Şubeler ve tüzel kişilerle ilgili davalarda yetki” başlıklı 14. maddesinin 1. fıkrasında, bir şubenin işlemlerinden doğan davalarda, o şubenin bulunduğu yer mahkemesinin de yetkili olduğuna hükmedilmiştir. Ayrıca, Türk Medeni Kanunu'nda, başlıbaşına bir varlığı olmak üzere örgütlenmiş kişi toplulukları ve belli bir amaca özgülenmiş olan bağımsız mal topluluklarının kendileri ile ilgili özel hükümler uyarınca tüzel kişilik kazanacakları; tüzel kişilerin, cins, yaş, hısımlık gibi yaradılış gereği insana özgü niteliklere bağlı olanlar dışındaki bütün haklara ve borçlara ehil olacakları; kanuna ve kuruluş belgelerine göre gerekli organlara sahip olmakla, fiil ehliyetini kazanacakları hükme bağlanmıştır.
Limited şirketler tüzel kişiliğe sahip sermaye şirketlerindendir. Yürütülen ticari faaliyetlerin yaygınlaşması sebebiyle işlerin tek bir merkezden yönetiminin zorlaşması halinde kurulan ve şirketi temsil eden şubelerin ise ayrı bir tüzel kişiliği yoktur. Zira yukarıda belirtilen özel kanunlarda tanımlanan şubeler ticari işletmenin bir parçası olarak merkeze bağlıdır, şubenin kar ve zararı merkeze aittir; şube aracılığıyla elde edilen hakların, üstlenilen borçların sahibi de, şube değil işletmenin kendisidir. O halde, taraf ve dava ehliyeti şubenin bağlı bulunduğu gerçek veya tüzel kişiye aittir.
Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre ticaret şirketleri ticaret siciline tescil ve ilan ile tüzel kişilik kazanmakta, ana sözleşmelerinde yazılı işletme konularında haklara ve borçlara sahip olmakta, organları tarafından temsil edilmekte, şirketin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde bu durumun ticaret sicilinde tescil ve ilan edilmesiyle tüzel kişilikleri de sona ermektedir.
Bu düzenlemelere göre, sermaye şirketinin borçlu kılınabilmesi, tüzel kişiliğini kaybetmemiş olmasına bağlıdır. Tasfiyesi tamamlanarak bu husus ticaret siciline tescil edilmekle tüzel kişiliği sona eren şirketin haklara sahip olması ve borçlu kılınması mümkün bulunmadığından, esasen adına tarhiyat yapılması hiç bir hukuksal sonuç doğurmayacağı gibi kanuni organları aracılığıyla temsil edilebilen şirketin tüzel kişiliğinin sona ermesi, organların bu sıfatının da sona ermesine yol açacağından, yargı yerlerinde temsil edilmesi de olanaksızlaşır.
Öte yandan, Ticaret Kanunu ve Vergi Kanunlarında sorumluluklarını düzenleyen hükümler uyarınca uyarınca münfesih şirketin ortakları veya kanuni temsilcileri ya da tasfiye memurları adına bu sıfatları nedeniyle tesis edilecek işlemlerin bunların menfaatini etkileyeceği tartışmasızdır.
Dosyanın ve ticaret sicil gazetelerinin birlikte incelenmesinden, davacı şirketin Merkezinin Tavşanlı olup münfesih sayılmasına karşın Türk Ticaret Kanunu'nun geçici 7. maddesi uyarınca münfesih olduğu hususuna ilişkin süresi içerisinde bildirimde bulunulmadığından bahisle 02/07/2014 tarihinde ticaret sicilinden re'sen silindiği, şube iş yeri Eskişehir'in de merkezin terkini sebebiyle 23/03/2017 tarihinde ticaret sicilinden re'sen silindiğinin 30/03/2017 tarihli ve 9295 sayılı Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiği görülmüştür.
Bu durumda; davacı şirketin, dava açıldığı tarihten önce tüzel kişiliği sona ermiş olup dava ve taraf ehliyeti bulunmadığından dava konusu cezalı tarhiyatlara karşı davacı şirket tarafından açılan davanın ehliyet yönünden reddi gerekirken, dava tarihi itibariyle tasfiyesi kapanarak tüzel kişiliği sona ermiş bulunan şirket adına esastan inceleme yapılarak kabul yönünde verilen Vergi Dava Dairesi kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Temyiz isteminin kabulüne,
2.Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3.Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 23/03/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi