![Abaküs Yazılım](/3.png)
Esas No: 2019/5526
Karar No: 2020/3270
Karar Tarihi: 09.06.2020
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/5526 Esas 2020/3270 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı alacaklı vekili, davalı borçlu... Akaryakıt ve Mad. Yağ. Ürn. San. ve Tic. Ltd. Şti. hakkında takip yaptığını, takibin semeresiz kaldığını, borçlunun mal kaçırma amacı ile dava konusu araçlarını, davalılar ..., ..., ... ve ..."ye, dava konusu taşınmazın şirket ortağı ... adına tescil edildikten sonra davalı ..."ya satıldığını belirterek, bu tasarrufların iptalini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, müvekilinin babasının ... Otomotiv Ltd. Şti."nin ortağı ve yetkili olduğunu, uzun yıllar ... yetkilisi olarak çalıştığını, borçlu şirket yetkilisi..."nin dava konusu aracı tamir için getirdiğini, aralarında güven ilişkisi geliştiğini daha sonra..."nin müvekkilinin kuzeninin aracını istediğini, takas teklif edildiğini, bu teklif ile aracın alındığını, muvazaanın söz konusu olmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.
Davalı ... vekili, araç ve taşınmazın rayiç bedelden alındığını, kötüniyet ve muvazaanın olmadığını belirtmiştir.
Diğer davalılar cevap dilekçesi sunmamıştır.
Mahkemece, davalı ... ile davalı şirket arasındaki... plakalı aracın satışına ilişkin işlemin 21/12/2012 tarihinde yapıldığı, davaya konu icra takibinin ise 2013 yılı Şubat ayında yapıldığından,... plakalı aracın satışına ilişkin tasarrufun iptali talebinin yerinde olmadığı, yine davalı ..."ya ... plakalı aracın 25/01/2009 tarihinde satışının yapıldığı, davaya konu icra takibinin ise 2013 yılı Şubat ayında yapıldığından, ... plakalı aracın satışına ilişkin tasarrufun iptali talebinin yerinde olmadığı, ...ada 8 parseldeki taşınmazın ... adına kayıtlı iken ..."ya devredildiği, her ne kadar ... şirket yetkilisi ise de, kendi adına kayıtlı olan taşınmazı ..."ya devretmiş olduğundan, taşınmazın borçlu şirket ile hiçbir ilgisi bulunmadığından, taşınmazın satışına ilişkin tasarrufun iptali talebinin yerinde olmadığı, dava konusu ..., ... plakalı araçların davalı... Akaryakıt Madeni Yağ Ürün. Paz. Nak. San. ve Tic. Ltd. Şti"ne ait borcun doğumundan sonra satışı yapıldığından bu araçlara ilişkin tasarrufun iptali talebinin yerinde olduğu anlaşıldığından, davalı... Akaryakıt ve Mad. Yağ. Ürn. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin ... plakalı aracın ..."ya, ... plakalı aracın ..."ya, ... plakalı aracın ..."ya,... plakalı aracın ..."ye satışına ilişkin tasarrufun iptaline karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK."nın 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
1-İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1 ). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
Borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları, üç grup altında ve İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak, bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarruflar, sınırlı olarak sayılmış değildir. Kanun, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bırakmıştır (İİK.md.281). Bu yasal nedenle de, davacı tarafından İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerden birine dayanılmış olsa dahi, mahkeme bununla bağlı olmayıp, diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebilir (Y.H.G.K.25.11.1987 Tarih, 1987/15-380 Esas ve 1987/872 Karar sayılı ilamı). Genelde denilebilir ki, borçlunun iptal edilebilecek tasarrufları, alacaklılarından mal kaçırılmasına yönelik olarak yapılan ivazsız veya aciz halinde yapılan tasarruflar ile alacaklılarına zarar verme kastıyla yapılan tasarruflardır.
Somut olayda, dava koşulları yönünden incelendiğinde, davacı alacaklının borçlu hakkında geçerli bir takip yaptığı, takibin kesinleştiği, borçlu adreslerinde yapılan, 07.02.2013 tarihli haczin İİK"nun 105.maddesi anlamında geçici aciz belgesi niteliğinde olduğu sabittir. Ancak takibe konulan çekler 31.01.2013 tarihli olup temyize konu...-...- ... ve ... plakalı araçlardan öncedir. Davacı alacaklı borcun doğumunun araçların devrinden önce olduğunu ileri sürerek, araç devir tarihlerinden önceki faturaları sunmuştur. Ticari hayatta çekin vadeli ödeme aracı olarak kullanıldığı bir gerçektir. Davacı ve davalı alacaklı arasında cari hesap ilişkisi olduğu anlaşıldığına göre, yapılacak iş davacı alacaklı ile borçlu şirketin ticari defterleri üzerinde uzman bilirkişi aracılığı ile inceleme yapılarak taraflar arasındaki borcun doğum tarihini net olarak ortaya koyduktan sonra, borcun satışlardan önce doğduğunun tesbit edilmesi halinde davalılar ... ve ... yönünden İİK"nun 278-279 ve 280. maddelerinde belirtilen iptal sebeplerinin varlığı araştıralarak oluşacak sonuca göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
2-Dava konusu 42745 ada 8 nolu parsel her ne kadar borçlu şirket ortağı ... adına tescilli olsa da, davacı bu satışın Nam-ı müstear niteliğinde olduğunu ileri sürmektedir. Nam-ı müstear, adını herhangi bir nedenle gizli tutmak isteyen bir kişinin, sözleşmeyi kendi hesabına, başka bir kişiye yaptırmasıdır. Tasarrufun iptali veya BK"nun 19. maddesine dayalı dava yönünden ise alacaklıdan mal kaçırmak isteyen borçlunun kendi adını gizli tutarak hukuki işlemi kendi hesabına, başka bir kişiye yaptırmasıdır.
Belirtilen taşınmaz 06.04.2011 tarihinde doğrudan ... adına alınmış, daha sonra 18.01.2013 tarihinde davalı ..."ya satılmıştır. Bu halde bir önceki bozma gerekçesinde belirtildiği gibi borcun 18.01.2013 tarihinden önce doğduğunun tesbiti halinde, taşınmazın borçlu şirket tarafından davalı ... adına alınıp alınmadığı araştırılarak, sonuca gidilmelidir. Aksi durumda davanın ön koşul yokluğundan reddine karar verilmelidir.
3-Mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması Anayasa hükmüdür (md.141/3). Mahkemenin, tarafların açıklamalarını dikkate alarak değerlendirmesi ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesi hukuki dinlenilme hakkının da (HMK.md.27) gereğidir. Bu husus aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6.maddesinde düzenlenen adil yargılama hakkı kapsamında da güvence altına alınmış haklardandır. Yargı organları her iki tarafın iddia ve savunmaları ile delillerini değerlendirip, sabit görülen maddi vakıaları ve bunlardan çıkardıkları sonuç ve hukuki sebepleri gerekçelerine yansıtmalıdırlar.
Somut olayda, temyize gelen davalı ... yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, kabul gerekçesinin ne olduğuna dair bir bilgiye yer verilmemesi de isabetsiz olmuştur.
4-Kabule göre ise:
a)Davalı ... yönünden dava kımen kabul olduğuna göre red edilen bölüm yönünden vekil ile takip edilen anılan davalı yararına vekalet ücretine takdir edilmemesi de hatalı olmuştur.
b)HMK’nun 297/2. fıkrası gereğince hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Öte yandan tasarrufun iptali davalarında amaç davacı alacaklının alacağını tahsil imkanı sağlamak olduğundan, davanın kabulü halinde takip dosya numarası belirtilerek, iptal edilen şey üzerinde davacı alacaklıya alacak ve ferileri ile sınırlı olarak haciz ve satış isteme yetkisi verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi de isabetsizdir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı alacaklı ve davalı ... vekilinin, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin, (3) ve (4-a) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin, 4-b) bendinde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalı ..."ya geri verilmesine, 09/06/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.