19. Hukuk Dairesi 2017/161 E. , 2018/6671 K.
"İçtihat Metni" 19. HUKUK DAİRESİ
YARGITAY KARARI
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, davalı ile aralarında ticari ilişki bulunduğunu,davalıya olan borcun tasfiyesi için 12.12.2014 tarihli ve 23.05.2015 tarihli 2 adet protokol ile davacıya ait olan iki adet otelin davalıya kiralanması için 12.12.2014 tarihli kira sözleşmesi akdedildiğini, protokol gereğince taşınmazları üzerine 2.998.568,74.-USD"lik ipotek konulduğunu,kira sözleşmesinin davacı tarafından sonrasında feshedildiğini, 23.03.2015 tarihli borç tasfiye protokolünde 736.580,00.-Euro"luk borcun çek verilerek ödendiğini,kalan borç için de 8 adet çek verildiğini, ödemelerin yapılıp davacının tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini,ancak davalı tarafından otellerdeki yasal kiracı olarak kullanım hakkının kendilerine ait olduğu gerekçesiyle ... Kaymakamlığına şikayette bulunulduğunu, davalı tarafın davacı ile aralarında akdedilen sözleşmelerde belirlenen hükümler uyarınca karşı tarafa bildirme ve eksikliği giderme süresini beklemeyerek Kaymakamlığa başvurmasının akde aykırılık olduğunu, bu nedenle 12.12.2014 tarihli protokolün 12. ve kira sözleşmesinin 9. maddelerinde hüküm altına alınan 5.000.000,00.-USD ve 2.500.000,00.-USD olmak üzere toplam 7.500.000,00.-USD cezai şart alacağını ödemesi gerektiğini, ayrıca kira sözleşmesinin 20.01.2015 başlangıç tarihi göz önüne alındığında Ocak-Şubat-Mart ve Nisan ayları için kira bedeli olan 374.166,66.-USD ve alt kiracının dükkanlardan aldığı kiralar için 574.166,66.-USD olmak üzere cezai şart alacakları ile birlikte toplam 8.074.166,66.-USD alacakları bulunduğunu belirterek davacı tarafından davalı lehine keşide edilen çekler nedeniyle borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı şirket ile davalı arasında 2010 yılından bu yana ticari ilişki bulunduğunu, davacının bu ilişki nedeniyle cari hesaptan kaynaklı yaklaşık 10.000.000,00.-USD borcu bulunduğunu, imzalanan 12.12.2014 tarihli Borç Tasfiye Protokolü gereğince borca karşılık olarak otellerin davalıya kiraya verildiğini, kira sözleşmesinin süresi 20.01.2015 - 20.01.2025 olarak 10 yıl olup, 1.200.000,00.-USD yıllık kira bedeli olarak toplam 9 yıllık kira bedelinin tamamı davacı şirketin davalıya olan borcundan mahsup edilmek suretiyle ödendiğini, davacı tarafından borcun nakden ödenmesi teklif edilince 23.03.2015 tarihli Borç Tasfiye Protokolünün imzalandığını, protokolde davacının davalıya 9.162.505,43.-USD tutarında borcu bulunduğunun ve protokolde belirlenen şekilde ödemelerin yapılması halinde 12.12.2014 tarihli kira sözleşmesinin sona ereceğinin imza altına alındığını, protokolün 2.maddesine göre davalı şirketin ... Bankası AŞ nezdinde kullandığı krediden dolayı borcunun 2.070.000,00.-USD"lik kısmının davacı şirket tarafından üstlenmesi ve doğrudan bankaya ödeme yapması öngörülmüş iken davacının bu yükümlülüğünü yerine getirmediğini, davacı şirketin 23.03.2015 tarihli protokolün imzalamasından sonra kira sözleşmesine konu otelleri başka bir şirkete kiraya verip devrettiğini, otelde davalının halen kiracı olmasına rağmen 10.04.2015 tarihinde otele zorla girilerek taşınmazların işgal edildiğini,davalının kiracılık haklarının açıkça gasp edildiğini,davacının davalıya olan borcunun devam ettiğini ve eldeki davanın borçtan kurtulmaya yönelik kötü niyetli olarak açıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, davacının protokoller ile üstlendiği hiçbir yükümlülüğü yerine getirmediği gibi borcunu da ödemediği, açtığı bu davada ise davalının protokol ile üstlendiği yükümlülükleri yerine getirmediğini, bu nedenle cezai şart alacaklarının doğduğunu ileri sürdüğü, davacının davalının protokol ile üstlenip yerine getirmediği yükümlülüklerin neler olduğunun belirtilmediği, davalının üstlenip yerine getirmediği herhangi bir yükümlülüğünde söz konusu olmadığı, asıl yükümlülükleri yerine getirmeyen tarafın davacı olduğu, dava konusu edilen çeklerin de ödenmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 18/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.