10. Hukuk Dairesi 2020/11951 E. , 2021/10849 K.
"İçtihat Metni"Bölge Adliye Mahkemesi : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
İlk Derece Mahkemesi : Soma İş Mahkemesi
Dava, davacının Kuruma bildirilmeyen hizmet sürelerinin tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, fer’i müdahil Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın fer’i müdahil Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalı yanında 04/08/2006 tarihinde işe başladığını, yaklaşık 14 gün çalıştığını, ancak davalı tarafından işe giriş bildirgesi verilmiş olsa da primlerinin yatırılmadığını, sigorta giriş tarihinin belirtilen tarih olarak tespitini ve hizmetlerinin birleştirilmesini talep etmiştir.
II-CEVAP:
Davalı şirket tarafından davaya cevap verilmediği anlaşılmıştır.
Fer’i müdahil vekili cevap dilekçesinde özetle; sigortalının davalı şirkte ait işyeri dosyası üzerinden 04/08/2006 tarihinde ilk işe giriş bildirgesinin verilmiş olduğunu, ancak bu işyeri üzerinden herhangi bir bildirilen ve ödenen prim günü olmadığını, Kurum kayıtlarının yazılı delil olduğunu, davacı için işe giriş bildirgesi verilse de sigorta primlerinin yatırılmadığını, bu sebeple davanın reddini savunmuştur.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece mahkemesince; Davanın kısmen kabulüne, davacı ..."ın (...) davalı şirkete ait ... sicil numaralı işyerinde 04/08/2006 tarihinde 1 gün süre ile dönem asgari ücret ile çalıştığının tespitine, çalışmalarının birleştirilmesine, şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Fer"i müdahil Kurum vekili, dosya kapsamında dinlenen tanık beyanlarının davacının iddialarını destekleyecek nitelikte olmadığını, Kurum kayıtlarının resmi yazılı belge vasfında olduğunu, aksinin aynı nitelikteki belgeler ile ispatlanması gerektiğini, davacının talep ettiği sürelerin 5 yıllık zamanaşımına uğradığını, davanın ispatlanamadığını beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesince, “Soma İş Mahkemesi"nden verilen 23/01/2020 tarih, 2018/146 Esas ve 2020/61 Karar sayılı kararının kaldırılmasına yönelik fer"i müdahil Kurum vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı yasanın 353/1-b.1 hükmü gereğince esastan reddine” şeklinde karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Fer’i müdahil vekili, istinaf gerekçeleri ile aynı hususları belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE ESASIN İNCELEMESİ:
Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanunun geçici 7/1. maddesi uyarınca uygulama alanı bulan mülga 506 sayılı Kanunun 79. maddesidir. Bu tür sigortalı hizmetlerin saptanmasına ilişkin davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan, özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur.
506 sayılı Kanunun “Sigortalı Sayılmayanlar” başlıklı 3. maddesinin (H) bendinde; “Resmi meslek ve sanat okullariyle, yetkili resmi makamların müsaadesiyle kurulan meslek veya sanat okullarında tatbiki mahiyetteki yapım ve üretim işlerinde çalışan öğrenciler”in sigortalı sayılmayacağı belirtilmiştir. Sözü edilen öğrencilerin sigortalı sayılmamaları, ‘tatbiki mahiyetteki yapım ve üretim işleri’ nin gördükleri öğrenimin doğal bir gereği olmasından ötürüdür. Bir başka anlatımla, bu işler -SSK anlamında sigortalı işçilerin gördükleri iş görünümünde bulunsalar bile- belirgin olarak öğrenim çevresine girmektedir. Bu bakımdan, bu gibi durumlarda, esasen bir hizmet akdinin varlığından söz edilemeyeceği için sigortalılık niteliği edinme hali de söz konusu değildir. (Sosyal Sigortalar Kanunu Şerhi; Mustafa Çenberci, 1977 Baskı – s;130).
Eldeki davada, davalı şirket ile organik bağ içerisinde olduğu anlaşılan ... Kömür İşl. Paz. San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından 03/08/2006 tarih ve 222993 sayı ile Kuruma intikal eden 04/08/2006 tarihli işe giriş bildirgesinin mevcut olduğu, 2006 yılı 8. ay bordrosunda ise davacının 04/08/2006 – 05/08/2006 tarihleri arasında “0” gün çalışmasının bildirildiği, dinlenen dönem bordro tanıklarından ...’nın ifadesinde “davacının stajyer olarak çalıştığı, maden mühendisi olarak okuduğu” yönünde beyanda bulunduğu, dinlenen diğer dönem bordro tanıklarının ise davacıyı hatırlamadıklarını beyan ettikleri anlaşılmaktadır.
Davacı, davalı işveren nezdinde 04/08/2006 tarihinden itibaren 14 gün süreyle hizmet akdine bağlı olarak çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece; 04/08/2006 tarihli işe giriş bildirgesinin varlığı ve tanık beyanları doğrultusunda davacının bir gün süreyle davalı işyerinde çalışmasının tespitine karar verilmiştir. Ancak, davacının uyuşmazlığa konu dönemdeki çalışmasının mahiyeti şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenebilmiş değildir.
Dönem bordro tanığı ...’nın davacının işyerinde stajyer olarak çalıştığını beyan etmesi, giderek prim hizmet belgelerinde davacının çalışmasının giriş-çıkış olarak Kuruma bildirildiğinin görülmesi karşısında, bu çalışmasının “Kısa Vadeli Sigorta” kolunda olup olmadığı, işyerinde stajyer programı kapsamında çalışıp çalışmadığı yöntemince araştırılmalı, davacının maden mühendisi olarak eğitim aldığı okul idaresinden öğrenim ve staj tarihleri sorularak ilgili belgeler getirtilmeli, davacının üretime dayalı çalışıp çalışmadığı konusunda işyeri dönem bordrolarında yer alan çalışanların re’sen bilgi ve görgülerine başvurulmalı, deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, fer"i müdahil Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak, temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesi ile kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 23/09/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.