23. Hukuk Dairesi 2016/8304 E. , 2019/5294 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkil ile davalı şirket arasında imzalanan sözleşme hükümlerine göre 15 gün önceden bildirim yapılarak feshin öngörüldüğü halde ihtar ve bildirim yapılmadan sözleşmenin davalı şirket tarafından 17.06.2015 tarihinde tek taraflı olarak feshedildiği, ücretlerin sözleşmede belirtilenden ücretlerinin eksik ödenmesi ve sözleşmenin feshi nedeniyle zararlarının oluştuğu, sözleşmenin iş sahibi tarafından istediği zaman feshedilebileceği konusundaki şartın geçersiz olduğunu ileri sürerek şimdilik 30.000,00 TL’nin faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, sözleşmesinin 7. maddesine göre işveren yani müvekkil şirketin hiçbir neden göstermeden sözleşmeyi fesih hakkına sahip olduğunu, kaldı ki davalı şirketin araç çalıştırma ile ilgili 6. maddede sayılan özel şartları ve yükümlülüklerini uyarılara rağmen yerine getirmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacı şirketin DSİ Genel Müdürlüğü ile yaptığı sözleşme gereğince davalı şirket tarafından iki adet araç ve sürücüler ile taşıma işinin yapılması konusunda imzalanan sözleşmede davacının imzası bulunmasa da itirazının olmadığı, hatta bu sözleşmede bulunan feshe ilişkin hükümlere dayanmakla bu sözleşmeyi kabul ettiği, bu sözleşmeden ayrı olarak ihale dosyasına sunulması için her bir araç için düzenlenen fiyat ve gün belirtilen iki adet sözleşme daha imzalandığı, davalı şirketin sözleşmenin 6. maddesinde belirtilen hallerde ve 7. maddede belirtilen diğer hallerde sözleşmeyi neden bildirmeden feshedeceği konusunda bir hakkı mevcutsa da, 6. ve 7. maddede belirtilen nedenlerin gerçekleştiği konusunda davacı şirkete bir bildirimi ve duyurusu bulunmadığına göre feshin sözleşmeye ve hukuka uygun olmadığı, tarafların tacir oldukları düşünüldüğünde TBK 20. madde hükmünün taraflar için uygulanamayacağı, diğer taraftan, davalı şirket sözleşmeye belirtilen süreden önce feshetmesi halinde, bu fesih nedeniyle davacı şirketin uğrayacağı zararı karşılamak zorunda olduğu, kira sözleşmesine ilişkin Yargıtay tarafından kabul edilen üç aylık makul sürenin yorum yoluyla somut olaya da uygulanabileceği, bu halde, davacı şirketin sözleşmenin feshi nedeniyle geçmişte yapılan ödemelere göre hesap edilecek gelecek üç aylık gelir kaybı şeklinde zararının tazminine karar verilmesi hakkaniyete uygun olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 19.400,00 TL maddi zararın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Dava, haksız fesih nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
Sözleşmenin haksız feshi halinde Türk Borçlar Kanunu"nun kıyasen uygulanan 408. maddesi hükümleri değerlendirerek kazanç kaybı tespiti yapılması gerekmektedir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda yapılan kazanç kaybı hesabının anılan madde hükümlerine göre yapılıp yapılmadığı anlaşılamadığı gibi tespit edilen miktar kalem kalem hesaplanmadığından denetime elverişli, açık ve anlaşılır değildir. Bu durumda mahkemece, gerekli belgelerde toplandıktan sonra TBK"nın 408. maddesinde gösterilen ilkelere göre, işin yapılmaması nedeniyle davacı tarafından yapılan tasarruflar, aynı nedenle diğer bir işten elde edilen kazanımlar ve davacının kazanmaktan kasten feragat ettiği değerlerin de gözetilerek aynı bilirkişi kurulundan veya konusunda uzman başka bir bilirkişi kurulundan açıklamalı, gerekçeli ve denetime elverişli bir rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 12.12.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.