17. Hukuk Dairesi 2015/10627 E. , 2015/11142 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 17. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 29/11/2012
NUMARASI : 2009/16-2012/556
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ile davalı Ö.. G.. tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili davalı K.. G.."in müvekkiline olan borcu nedeniyle hakkında yaptıkları icra takibi sırasında alacaklılardan mal kaçırmak amacı ile kendisine ait taşınmazları diğer davalılara sattığını öne sürerek yapılan tasarrufun iptalini talep etmiştir.
Davalılar K.. G.. ve S.. S.. cevap vermemiş, diğer davalılar davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davalı E.. G.. yönünden hak düşürücü süre geçmiş bulunmakla talebin reddine, davalı Ö.. G.. bakımından; 1096 ada, 13 parselde kayıtlı taşınmazın 10 nolu bağımsız bölümü itibarı ile 1.4.2003 tarihinde yapılan satışa ilişkin tasarrufun iptali ile taşınmazın bu tarihteki değeri 53.750 TL üzerinden asıl borçlu K. G. ile birlikte sorumlu tutulmasına, Ö.. G..’in satışı ile malik olan birleşen Kadıköy 2.Asl. Hukuk Mah. 2009/611 E. sayılı dosyasında dava açılan davalı F.. K.. hakkındaki davanın ispat olunamadığı sebebi ile reddine, Asıl davada davaya dahil edilen S.. S.. hakkında ispat olunamayan davanın reddine, 6180 parselde 11 nolu bağımsız bölüm bakımından borçlu K.. G..’den C.C.’a yapılan tasarrufun kötü niyetle yapıldığı anlaşılamadığından reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ile davalı Ö.. G.. tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacı vekilinin dava konusu 465 Ada 38 sayılı parsel üzerindeki 12 nolu bağımsız bölüme ilişkin temyiz itirazları-
nın incelenmesinde; Dosya arasındaki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, borçlu davalı K.. G.. tarafından taşınmazın davalı E.. G.."e satış tarihi 05.05.2000 olup dava ise 16.01.2009 tarihinde açılmasına, 6183 sayılı yasanın 26. maddesine göre tasarrufun iptali davalarının tasarruf tarihinden itibaren 5 yıllık süre içinde açılmasının öngörülmesine, söz konusu sürenin hak düşürücü süre olmasına ve mahkemece resen nazara alınmasının gerekmesine, bu durumda mahkemecede bu taşınmaz yönünden "davanın hak düşürücü süre yönünden reddine" karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve kararda yazılı diğer gerekçelere göre davacı vekilinin bu taşınmaza ilişkin temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Davacı vekilin dava konusu 6180 sayılı parsel üzerindeki 11 nolu bağımsız bölüme ilişkin temyiz itirazlarına gelince; Dava, 6183 sayılı yasanın 24 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
İptal davasından maksat 6183 sayılı yasanın 24 ve devamı maddelerinde yazıldığı gibi alacağın tahsilini temin için borcun doğumundan sonra yapılan tasarrufların iptaline hükmettirmektir. Bu davanın ön koşulu ise, borçlu hakkında yapılan ve kesinleşen bir icra takibinin bulunmasıdır. Ön koşulun bulunması halinde ise 6183 sayılı yasanın 28, 29 ve 30. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle 28.maddede akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza aynı yasanın 30.maddesinde mal varlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan 6183 sayılı yasanın 29.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
Somut olayda davalı 3. kişi Celal ile borçlu davalının aynı işyerinde çalışmış olmaları, komşuluk ilişkilerinin
bulunduğu ve ivazlar arasında bir mislini aşan fahiş fark olduğu tüm dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece dava konusu 6180 sayılı parsel üzerindeki 11 nolu bağımsız bölüme ilişkin davanın kabulü gerekirken yanlış değerlendirme sonucu bu taşınmaz yönünden davanın reddine karar verilmiş olması doğru bulunmamıştır.
3-Dava konusu 1096 Ada 13 sayılı parsel üzerindeki 10 nolu bağımsız bölüme ilişkin olarak davalı Ö.. G.."in temyiz itirazlarına gelince; 6183 sayılı yasanın 26. maddesine göre tasarrufun iptali davalarının tasarruf tarihinden itibaren 5 yıllık süre içinde açılması öngörülmüştür. Söz konusu süre hak düşürücü süre olup, mahkemece resen nazara alınması gerekmektedir. Somut olayda, dava konusu 1096 Ada 13 sayılı parsel üzerindeki 10 nolu bağımsız bölüm 01.04.2003 tarihinde borçlu davalı K.. G.. tarafından 3. kişi Ö.. G.."e satılmış, dava ise 16.01.2009 tarihinde açılmıştır. Bu durumda mahkemece hak düşürücü sürenin geçmesi nedeniyle davanın bu taşınmaz yönünden tümden reddi gerekirken davalı Ö.. G.."in tazminatla sorumlu tutulmasına karar verilmesi doğru bulunmamıştır.
4-Bozma nedenine göre davacı vekilinin 1096 Ada 13 parsel, 10 nolu bağımsız bölüme ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin 465 Ada 38 sayılı parsel üzerindeki 12 nolu bağımsız bölüme ilişkin temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin 6180 sayılı parsel üzerindeki 11 nolu bağımsız bölüme ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile bu taşınmaza ilişkin hükmün BOZULMASINA, (3)nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı Ö.. G.."in temyiz itirazlarının kabulü ile 1096 Ada 13 sayılı parsel üzerindeki 10 nolu bağımsız bölüme ilişkin hükmün BOZULMASINA, (4) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı Ö.. G.."e geri verilmesine, 492 sayılı Harçlar Yasasının 13/J maddesi uyarınca davacıdan harç alınmamasına 26.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.