14. Hukuk Dairesi Esas No: 2012/1161 Karar No: 2012/1906 Karar Tarihi: 13.02.2012
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/1161 Esas 2012/1906 Karar Sayılı İlamı
(Kapatılan)14. Hukuk Dairesi 2012/1161 E. , 2012/1906 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı tarafından, davalı aleyhine 28.06.2011 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi, kal istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 21.10.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_K A R A R_ Dava, paylı taşınmazda oluşan yararlanma hakkına öteki paydaşın elatmasının önlenmesi istemiyle açılmıştır. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, dava kabul edilmiştir. Hükmü, davalı temyiz etmiştir. Çekişme konusu 37 sayılı parselde taraflar elbirliği malikidir. Taşınmazda taraflar dışında başkaca elbirliği maliki olan ve davada taraf olmayanların da bulunduğu anlaşılmaktadır. Kuşkusuz, elbirliği mülkiyetine tabi taşınmazdan yararlanamayan malik engel olan öteki malik veya maliklere karşı elatmalarının önlenmesini her zaman isteyebilir. Ancak, o malikin taşınmazda payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa elatmanın önlenmesi davası dinlenemez. Yerleşik Yargıtay uygulamasına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren malikin sorunu elatmanın önlenmesi davasıyla değil kesin sonuç sağlayacak taksim veya şüyuun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözülebilir. Bilindiği üzere, Türk Medeni Kanununun 706, Borçlar Kanununun 213, 2644 sayılı Tapu Kanununun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazların harici veya fiili taksimi ile paylarının mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Ne var ki, taşınmazın kullanma biçimi tüm malikler arasında varılan bir anlaşmayla belirlenmiş ya da fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre de elbirliği malikleri bu durumu benimsemişlerse; kayıtta paylı, eylemli olarak bağımsız bu oluşumun resmi taksim yapılana veya ortaklığın giderilmesine kadar “ahde vefa” (söze sadakat) kuralı doğrultusunda korunması gerekir. Bu genel anlatımlardan sonra somut olaya gelince; her ne kadar davanın tarafları ve bir kısım yerel bilirkişi ve tanıklar taşınmazın fiili taksime tabi tutulduğunu söylemişler ise de, tüm maliklerin katıldığı bir paylaşmadan ve diğer maliklere taşınmazda nerelerin bırakıldığından söz etmemiştir. Dolayısıyla elbirliği malikleri arasındaki bu davanın dinlenme olanağı yoktur. Çünkü, her iki tarafta taşınmazda bir kısım bölümü kullanan kişilerdir. Yapılan bu saptama bir yana bırakılarak taşınmazdaki tüm maliklerin katıldığı kullanma taksimi olgusu kanıtlanmış gibi davanın yazılı olduğu şekilde hükme bağlanması doğru olmadığından, karar bozulmalıdır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 13.02.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.