21. Hukuk Dairesi Esas No: 2011/12812 Karar No: 2013/3582 Karar Tarihi: 28.02.2013
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2011/12812 Esas 2013/3582 Karar Sayılı İlamı
21. Hukuk Dairesi 2011/12812 E. , 2013/3582 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir. Hükmün davacı ve davalılardan Kurum vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A R Dava, davacının 15.04.1999-30.01.2005 ve 06.03.2006-21.07.2006 tarihleri arasında davalı işyerinde geçen ve Kuruma kayıt ve tescil edilmeyen hizmetlerinin ve bu süreler arasındaki prim ödeme gün sayısının ve Kuruma bildirilen dönemdeki primlerinin gerçek ücret üzerinden tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece istemin kısmen kabulü ile, davacının dosyada mevcut 25.03.2011 tarihli bilirkişi raporunda belirlenen 2006/7 12 gün için....2007/9 14 gün için SPEK miktarının ...TL olarak SGK"ya bildirilmesi gereken ücret olduğunun kabulüne ve eksik bildirilen miktarlar için primlerin davalı SGK tarafından davalı işverenden tahsiline,hizmet süresi Kuruma bildirilmiş olmakla yeniden tespitinin taraflara hukuki yararı bulunmadığından bu yönde karar verilmesine yer olmadığına,davacının diğer taleplerinin reddine karar verilmiştir. 6100 sayılı yeni HMK m.297/1-c ve 1086 sayılı eski HUMK"nun 388/3. maddesi gereğince hükmün gerekçe bölümünde iki tarafın iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, ihtilaflı konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışması, ret ve üstün tutma sebepleri, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebep gösterilmelidir. Mahkeme kararlarının gerekçeli olması gerektiği hususu bir Anayasa emridir. Kararın gerekçesiz olması mutlak bir temyiz (bozma) sebebidir. Çünkü gerekçe hakimin tesbit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar. Hakim gerekçe sayesinde verdiği hükmün hukuka uygun olup olmadığını yani kendi kendini denetler. Yargıtay da bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. Somut olayda, mahkemece kararın gerekçesinde taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacının 15.04.199-30.01.2005 ile 06.03.2006-21.07.2006 tarihleri arasında davalı işyerinde 506 sayılı Yasa kapsamında çalışması bulunup bulunmadığının ve davalı işverence Kuruma bildirilen süreler dışında 2006/7.ile 2007/9.aylar arası eksik bildirilen sürelerin gerçek miktarı üzerinden tespitine karar verilmesi olduğunu belirttiği halde kısa ve gerekçeli kararda gerekçeye aykırı olarak hizmet süresi Kuruma bildirilmiş olmakla yeniden tespitinin taraflara hukuki yararı bulunmadığından bu yönde karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek sonuca gidildiği,davacının uyuşmazlık konusu döneme ilişkin hizmet tespiti talebi ile ilgili olumlu yada olumsuz bir karar verilmediği görülmektedir. Bu eksik ve çelişkili gerekçe ile hükmün hukuka uygun olup olmadığını denetlemek mümkün olmadığından gerekçe ile karar arasında çelişki oluşturacak şekilde hüküm kurulmuş olması ve hizmet tespiti talebi ile ilgili olumlu yada olumsuz bir karar verilmemiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, tarafların diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davacıya iadesine 28.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.